Türkiye’deki insan hakları ihlallerini, ayrımcılık türlerini ortaya koyan raporla ilgili konuşan KONDA Araştırma Genel Müdürü Ağırdır: “İşsizlik, yoksulluk, gelir dağılımındaki eşitsizlikler arttığı için yeniden sınıfsal gerilimler gündeme geldi.”
Türkiye’deki insan hakları ihlallerini, ayrımcılık türlerini ve Türkiye’nin insan hakları alanındaki faaliyetlerini ortaya koyan raporun sunumunu KONDA Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır yaptı.
Civil Rights Defenders Temsilcisi Ivana Randjelovic de kuruluşun araştırma kapsamında amaçladıklarını ve faaliyet alanlarını özetledi:
“Özellikle Avrupa’daki baskıcı toplumlarda siyasi hakların geliştirilmesine odaklanarak hukuk ve ifade özgürlüğü alanlarındaki hak ihlallerini ve bu alanlardaki insan hakları faaliyetlerini güçlendirmeyi hedefliyoruz.
“Benzer çalışmaları dört kıtada yürütüyoruz. Türkiye’dekine benzer bir çalışmayı ise tüm Balkan ülkelerinde sürdürüyoruz. Özellikle azınlık haklarının geliştirilmesi, ifade özgürlüğü ve ağ kurma konularında çalışmalarımıza özenle devam ediyoruz.”
Araştırma kapsamı
Araştırmanın amacı Türkiye’deki 18 yaş üstü yetişkin nüfusun, saha çalışmasının yapıldığı günlerdeki demografik profil, siyasal eğilim ve insan hakları konusunda bilgi, yaklaşım, algı ve beklentilerini yansıtmak olarak tarifleniyor.
Araştırma toplumunun hak ve özgürlükler, demokrasi, hak ihlalleri; diğer topluluklara, azınlıklara ve göçmenlere bakışı gibi kapsayıcı başlıklar da taşıyor.
31 ilin merkez dahil 85 ilçesine bağlı 120 mahalle ve köyünde 25-26 Eylül 2021 tarihlerinde rastlantısal olarak belirlenen hanelerin kapılarında 2 bin 402 kişiyle yüz yüze görüşüldü. Her bir mahallede gerçekleştirilen 18 anket için yaş ve cinsiyet kotası uygulandı.
Görüşülen her 100 kişiden 1’i 15-17 yaş, 39’u 18-32 yaş, 34’ü 33-48 yaş aralığında, 26’sı ise 69 yaş ve üzerinde.
Görüşülen her 100 kişiden 43’ü lise altı eğitime sahipken, 24’ü lise, 23’ü üniversite mezunlarından oluşuyor.
“Bu sorunlar böyle gider”
Araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye’de en fazla siyasetçiler (yüzde 56) ve medya (yüzde 32) insan haklarını ihlal ediyor.
Türkiye’nin insan hakları alanındaki sorunlarını mevcut hiçbir partinin çözemeyeceği algısı toplum geneline hakim.
Toplumun yüzde 15’i AKP’nin, yüzde 9’u CHP’nin, yüzde 7’si İyi Parti’nin insan hakları sorununu çözebileceğini düşünüyor.
Ancak yüzde 38 gibi daha çarpıcı bir sonuç Türkiye’nin insan hakları alanında bir gelişme kaydedemeyeceğini ifade ederek “Bu sorunlar böyle gider” diyor.
En önemli üç hak
Topluma göre en önemli üç insan hakkı şöyle: Yaşama hakkı, ifade ve düşünce özgürlüğü ve iyi bir eğitime erişim hakkı. En az önem atfedilen üç hak ise: Örgütlenme, protesto, toplantı ve gösteri hakkı.
LGBTİ+’lar: İki kişiden birine uzak
Ayrımcılık yasağı, yasa önünde eşitlik, yasalar tarafından eşit derecede korunma gibi haklar Anayasa’yla korunsa da süregelen politikalar ve toplumun eksik ya da yanlış bilgilendirilişi yurttaşlar arasındaki ayrımcılığı körüklüyor.
Yurttaşlara yöneltilen ayrımcılık temelindeki sorular, ayrımcılığın sürdürülen politikalarla ilgisini açıkça ortaya koyuyor.
Araştırmanın sonuçlarına göre toplumun yüzde 50’si kendini LGBTİ+’lara uzak hissediyor. Her iki kişiden birinin kendini uzak hissettiği LGBTİ+’lar, toplumun kendini en uzak hissettiği kesim.
Kadınlar, yoksullar, Kürtler
Toplumda en çok haksızlığa uğradığı düşünülen gruplar ise şöyle: Kadınlar, yoksullar, Kürtler ve gençler.
Kadınlarla toplumun hiçbir uzaklık problemi yokken toplumun yarısının onların haklarının ihlal edildiğini belirtmeleri çarpıcı.
“Yoksulluk, gelir dağılımındaki eşitsizlikler arttı”
Bekir Ağırdır, toplumun Türkiye’ye insan hakları konusunda 5 üzerinden 2.7 puan verdiğini, 2012’de bu oranın 2.9 olduğunu söylüyor.
“Rapor kapsamında öne çıkan iki başlık toplumun muhatap olarak hâlâ siyasileri ve siyaseti işaret etmesiyle, bilgi eksikliği/eğitim düzeyi.
“Sorunun kaynağı olarak da çözümün adresi olarak da toplum, siyaseti işaret ediyor. Ülkenin kadim problemleri içinden baktığımızda dahi toplumun hâlâ serinkanlı bir yerden siyasetten çözüm beklediğini görüyoruz. Ki bunun önemli olduğunu düşünüyorum.”
Ağırdır, yoksulluk, gelir dağılımında eşitsizlik ve geçinme başlıklarının daha çok ön plana çıkmasıyla beraber kimlik siyasetinin ve gündeminin yerini sınıf siyasetinin aldığını söylüyor.
“Son on yılda kimlikler, yaşam tarzı gibi başlıklar tüm araştırmalarımızda öne çıkmıştı ve bu seçimlere de yansımıştı. Bugüne dek kimliklerimizden ötürü, bir nevi kimlik sayımına benzer şekilde oy kullanıyorduk.
“Ama 2019’dan beri KONDA olarak takip ettiğimiz şu oldu: İşsizlik, yoksulluk, gelir dağılımındaki eşitsizlikler arttığı için yeniden sınıfsal gerilimler gündeme geldi. Özetle kimlik geriliminin yerini, sınıfsal gerilim aldı.”
Ağırdır’a göre toplum, Türkiye’nin demokrasi ve insan hakları konularındaki zaaflarının farkında. İfade özgürlüğünün ne denli gerekli olduğunun da.
Toplumun, insan hakları ihlallerinin bilincinde olması, mevcut hükümeti bundan sorumlu görüp eleştiriyor olması ve insan haklarını ihlal eden partilerden oyunu esirgeyeceğini belirtmesinin muhtemel bir seçimde önemli bir unsur olacağını işaret ediyor.