Kimliklerinden ve inançlarından dolayı ayrımcılığa maruz kaldıklarını dile getiren Abdallar Yardımlaşma ve kültür Derneği Başkanı Niyazi Buluter, Abdallar'ın Gaziantep’te sosyal, eğitim, kamusal alanda yaşadıkları sorunlara ve maruz kaldıkları ayrımcılığa dair konuşarak Abdallar'a yönelik yüzyıllardır süren ayrımcılığın son bulmasını istedi.
Gaziantep’te 2007 yılında kurulan Abdallar Yardımlaşma ve kültür Derneği erken evlilik ve uyuşturucu ile mücadele ederken, çocukların eğitime ulaşması için çalışmalar da yürütüyor. Toplum olarak iş imkanı verilmediği, çocukların okullarda ve dini inançlarını yaptıkları mekanlarda dışlandıklarını ifade eden Niyazi Buluter ile Abdallar'ın kentte yaşadıkları sorunlara ve maruz kaldıkları ayrımcılığa dair konuştuk. 13 yıldır kentte Abdallarla dayanışmak, yaşadıkları sorunları ve maruz kaldıkları ayrımcılığı görünür kılmak amacıyla kurdukları dernekle beraber yaptıkları çalışmaları paylaşan Buluter, pek çok alanda ayrımcılığa maruz kaldıklarını belirterek, bu ayrımcılığın son bulması ve çalışmalarına destek verilmesini istedi.
'İstihdam edilmiyoruz'
Toplum tarafından dışlandıklarını, ayrımcılığa maruz kaldıklarını ve köle muamelesi gördüklerini dile getiren Buluter, Gaziantep'te eğitimden, iş imkanlarına ve sosyal haklarına kadar birçok alandan yaşadıkları dışlanma, ayrımcılığı şu şekilde anlattı: “Abdallar olarak dışlanmış bir topluluğuz. İnsanlar bize ellerini uzatmaz. Öncelikle ekmeğimizi elimizden aldılar. Biliyorsunuz, biz düğünlerde keman çalarak ekmeğimizi kazanırdık. Sonra keman kalktı saz oldu, saz kalktı davul-zurna oldu. Şimdi de diyorlar ki ‘davul-zurna şeytan çağırma aletidir’. Ekmeğimizi , sanatımızı engellediler. Tek kazancımız olan da sanatımız, onu da engellediler. Bu engeller nedeniyle bazı insanlar eve ekmek götüremez oldu. ‘Abdal’ diye başka bir işe de alınmıyoruz. Fabrikada çalışmak istesek dahi çalışamayız. Çünkü ‘Abdal’ diye işe alınmıyoruz. Biz kamu kurumlarında da işe alınmayız. Belediyelerde çalışmak istediğimizde bize, ‘Abdal belediyede mi çalışır?’ diyorlar. Aynı şekilde çadır evlerinde oturan Abdallar okula gidemez ve okullar da bu ailelerin çocuklarını almaz. Bize, ‘Abdalın çocuğu öğretmen mi olacak?’ , ‘Abdal’ın çocuğu saz çalar, davul-zurna çalar’ diyorlar. Biz bunları isteyen değildik, bize ne olacağımızı ve ne yapacağımızı söyleyip durdular. Hala da söylüyorlar.”
’Antep’te çalışmak istediğimizde ayrımcılığa maruz kalıyoruz’
Hem Sünniler hem de Aleviler tarafından ayrımcılığa maruz kaldıklarını söyleyen Buluter, “Biz bütün bu dışlanmaları, aşağılanmaları sadece Sünnilerden görmedik, Alevilerden de görüyoruz. Yani aynı mezhepten olduğumuz insanlar da bizi dışlıyor. Biz iki taraftan da dışlanan insanlarız. İki tarafta bizi kendilerine eşit görmüyor. Hareketleri ile bakışları ile aşağılıyorlar. Mesela biz cem evine gidemiyoruz. Biz cem yapmaya kalksak bize gülüyorlar. ‘Abdal da yapıyor’ diyorlar. Abdal hiçbir şey yapamazmış gibi. Saydığım şeylerin dışında birçok şeyden dışlanıyoruz. Yani anlayacağınız biz köleliği yaşayan toplumduk. Bu bakış açısı Antep’te değişmedi. Yüzyıl önce nasılsa şimdi de aynı. Antep’te en çok bir işte çalışmak istediğimizde ayrımcılığa maruz kalıyoruz. Ne kamuda ne eğitimde ne sosyal hayatta hala eşit değiliz” diye ifade etti.
‘Eğitim alanında da eşit görülmüyoruz’
En büyük eksikliklerinin eğitimden geri kalmaları olduğunu söyleyen Buluter, çadırda yaşayan halk olarak ekmeklerini kazanmak için çalışırken, kendileri için büyük bir öneme sahip olan eğitimi ise unuttuklarını belirtti. Buluter, “Bütün bu dışlanmalardan kurtulacağımız şeyin, eğitim olduğunu bilemedik. Baskıyı, küçük görülmeyi, aşağılanmayı eğitim ile aşacağımızı ve mücadele edeceğimizi bilemedik. Açlığı bile eğitim ile aşacağımızı bilemedik. Biz bütün bunlara geç kaldık. Eğitim alanında da eşit görülmüyoruz. Okullarda çocuklarımız hala ayrımcılığa maruz kalıyor” sözleriyle dile getirdi.
‘Erken evlilik ve uyuşturucuyla mücadele ediyoruz’
Kendilerini dışlayan halk ile bir araya gelmeleri için bir 50 yıllık zamanın geçmesi gerektiğini kaydeden Buluter, kurdukları derneğin faaliyetlerine dair bilgiler vererek şunları aktardı: “Dernek olarak Sıfır Ayrımcılık Derneği ile birlikte birçok çalışma yürüttük. Örneğin, erken evlilikle, uyuşturucuyla mücadele gibi çalışmamız oldu. Hala da bu çalışmalarımız devam ediyor. Aynı şekilde derneğimizi okula dönüştürdük. Okul öncesi çocuklar için Sıfır Ayrımcılık Derneği ile birlikte başlatmış olduğumuz bir çalışma. Bu çalışmada yüzden fazla çocuğa gönüllü öğretmenlerle eğitim veriliyor. Ayrıca bizim toplumumuzun kadınlarının yüzde 95’i okuma yazma bilmiyor. Kadınlara da okuma-yazma dersi veriliyor.”
‘Bizi dışlayan insanların da eğitim alması gerekiyor’
Öte yandan dernek faaliyetlerine destek veren Necla Buluter ise en çok çocukların okulda ayrımcılığa maruz kalmasına dair tepkilerini dile getirdi. Okullarda yaşıtları ve öğretmenleri tarafından dışlanan Abdal çocukların eğitimden soğuduğunu ve bu nedenle de okullarını yarıda bırakmak zorunda kaldıklarına dikkat çeken Buluter, "Bir tek bizim eğitime ihtiyacımız yok, bizi dışlayan insanların da eğitim alması gerekiyor” dedi.
'İnsanlar bizi dışlamaktan vazgeçsinler'
Necla Buluter, son olarak Abdallar'a karşı bakış açısının değişmesi gerektiğini vurgulayarak, “Şunu sormak istiyorum, bizi dışlayan insanlardan farkımız ne ve neyimiz eksik? Bütün insanlarda olan ne varsa biz de ona sahibiz. Sizin gibi oturuyoruz, sizin gibi yemek yiyoruz, sizin gibi konuşuyoruz ve sizin gibi de ibadet ediyoruz, inanıyoruz. Bizi insan olarak görmüyorlar. Bizi davranışlar ile değil, söylemleri ile de dışlıyorlar. Topluma dahil olamıyoruz. İçlerine almıyorlar bizi. İnsanlar bizi dışlamaktan vazgeçsinler. Bizim istediğimiz şey, bize karşı olan bakış açısının değişmesidir. Bize insan olarak baksınlar istiyoruz “dedi. Esra Aydın