1970'li yıllarda ekonomik nedenlerle erkek çocuğu yaşlılıkta güvence olarak gören Türk insanı, 2000'li yıllara gelindiğinde bu düşüncesini büyük oranda terk etti.
Türk aile yapısında son 30 yıldaki değişimleri inceleyen bu yılın TÜBİTAK Bilim Ödülü sahibi Koç Üniversitesi öğretim üyesi ve Türkiye Bilimler Akademisi Şeref Üyesi Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı'nın "Çocuğun Değeri Araştırmasına" göre, 1970'li yıllarda yüzde 84 oranında erkek çocuk tercihi gösteren aileler, 2000'li yıllara gelindiğinde özellikle şehirlerde bu tercihini yüzde 41'e kadar düşürdü.
Kente göçle, sosyal güvenceye kavuşan Türk aileler, artık çocuklarına eskisi gibi bağımlı değil, ancak hala çok bağlı olmasıyla da Avrupalı ailelerden ayrılıyor.
Kağıtçıbaşı'nın 1970'lerde başladığı "Çocuğun Değeri Araştırması", Kore, Filipinler, Singapur, Tayvan, Tayland, Türkiye, Endonezya, ABD ve Almanya'da büyük bölümü doğurgan yaşlarda kadından oluşan 20 binden fazla evli kişiyle yürütüldü. Türkiye'de ise örneklem sayısı 2 bin 300 dolayında idi.
Yapılan mülakatlar sonunda ortaya çıktı ki, kadınlar için çocuğun "yaşlılık güvencesi" olarak görülmesi, Endedonezya'daki iki alt örneklemde yüzde 93 ve yüzde 98; Filipinler'de yüzde 89, Tayland ve Tayvan'da yüzde 79 ve Türkiye'de yüzde 77 oranında çıktı. Bu değer, Almanya'da ve ABD'de sadece yüzde 8 oranla diğer ülkelerle bir tezat oluşturdu.
Kağıtçıbaşı'nın ikinci araştırması, ilkinden yaklaşık 30 yıl sonra 2003 yılında yapıldı. Çalışmada, her tabakada okul öncesi çocukların genç anneleri, ergenlerin orta yaşlı anneleri ve onların anneleri yer aldı. Daha yaşlı annelerin ergen çocuklarıyla da mülakatların yapıldığı araştırmada, binden fazla katılımcı yer aldı. 2003 araştırmasındaki daha genç anneler, ortalama yaşlarındaki benzerlikler nedeniyle 1975'deki araştırmadaki genç anne örneklemiyle karşılaştırıldı.
ÇOCUĞUN PSİKOLOJİK DEĞERİ YÜKSELDİ
2003'deki en dikkate değer bulgu, çocukların "ekonomik-faydacı değerindeki düşüş" ve "psikolojik değerindeki keskin yükseliş" olarak açıklandı. Katılımcıların 1975'de ve 2003'deki çocuk sahibi olma isteklerinin sebeplerinin karşılaştırmasına göre, 2000'li yılların Türkiye'sinde ailelerin çocuk sahibi olma nedeni olarak öne sürülen neşe, zevk, sevgi gibi psikolojik değerler daha ön plana çıktı.
Buna karşılık çocuğun yaşlılık güvencesi ve diğer maddi yararları ve erkek çocuk sahibi olma isteği, çocuk sahibi olmada daha önemsizleşti.
CİNSİYET GİDEREK ÖNEMSİZLEŞİYOR
Araştırmada, ailelerin cinsiyet tercihine bakıldığında 1970'li yıllarda araştırmada, yüzde 84 erkek çocuk tercihi ve yüzde 16 kız çocuk tercihi olduğu ortaya çıktı. 2000'li yılların araştırmasına göre ise, kentli anneler arasında yüzde 41 erkek ve yüzde 58.9 kız çocuk tercihi görüldü. Cinsiyet tercihi kentli orta ve yüksek sosyoekonomik düzey grubunda kentli düşük gelir grubuna göre daha fazla tersine dönüyor.
"ÇOCUĞUN MALİYETİ DE ARTTI"
Kağıtçıbaşı, sosyal değişimle, özellikle kırdan kente geçiş ve eğitim düzeyindeki artışla toplumda çocuğa verilen değerlerde de farklılıklar yaşandığına işaret etti.
Türk aile yapısındaki değişimlerin faydacı değer de denilen çocuğun ekonomik değeri üzerine odaklandığını kaydeden Kağıtçıbaşı, geçen süre içinde bunun öneminin azaldığını söyledi.
Kırsal yaşamda tarlada çalışarak ailesine katkı veren çocuğun kent yaşamında tüketici konumuna geldiğini anlatan Kağıtçıbaşı, araştırma sonuçlarına ilişkin şu bilgileri verdi:
"Böylece çocuktan maddi beklentiler azalıyor. Çünkü kentte refah artmış durumda, sosyal güvenceler ortaya çıkıyor. Bunun yanında çocuğun faydacı yararı azalıyor ve maliyeti yükseliyor. Ancak çocuğun genel değeri azalmıyor, çocuğa atfedilen psikolojik değer ön plana çıkıyor." AA
Türk aile yapısında son 30 yıldaki değişimleri inceleyen bu yılın TÜBİTAK Bilim Ödülü sahibi Koç Üniversitesi öğretim üyesi ve Türkiye Bilimler Akademisi Şeref Üyesi Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı'nın "Çocuğun Değeri Araştırmasına" göre, 1970'li yıllarda yüzde 84 oranında erkek çocuk tercihi gösteren aileler, 2000'li yıllara gelindiğinde özellikle şehirlerde bu tercihini yüzde 41'e kadar düşürdü.
Kente göçle, sosyal güvenceye kavuşan Türk aileler, artık çocuklarına eskisi gibi bağımlı değil, ancak hala çok bağlı olmasıyla da Avrupalı ailelerden ayrılıyor.
Kağıtçıbaşı'nın 1970'lerde başladığı "Çocuğun Değeri Araştırması", Kore, Filipinler, Singapur, Tayvan, Tayland, Türkiye, Endonezya, ABD ve Almanya'da büyük bölümü doğurgan yaşlarda kadından oluşan 20 binden fazla evli kişiyle yürütüldü. Türkiye'de ise örneklem sayısı 2 bin 300 dolayında idi.
Yapılan mülakatlar sonunda ortaya çıktı ki, kadınlar için çocuğun "yaşlılık güvencesi" olarak görülmesi, Endedonezya'daki iki alt örneklemde yüzde 93 ve yüzde 98; Filipinler'de yüzde 89, Tayland ve Tayvan'da yüzde 79 ve Türkiye'de yüzde 77 oranında çıktı. Bu değer, Almanya'da ve ABD'de sadece yüzde 8 oranla diğer ülkelerle bir tezat oluşturdu.
Kağıtçıbaşı'nın ikinci araştırması, ilkinden yaklaşık 30 yıl sonra 2003 yılında yapıldı. Çalışmada, her tabakada okul öncesi çocukların genç anneleri, ergenlerin orta yaşlı anneleri ve onların anneleri yer aldı. Daha yaşlı annelerin ergen çocuklarıyla da mülakatların yapıldığı araştırmada, binden fazla katılımcı yer aldı. 2003 araştırmasındaki daha genç anneler, ortalama yaşlarındaki benzerlikler nedeniyle 1975'deki araştırmadaki genç anne örneklemiyle karşılaştırıldı.
ÇOCUĞUN PSİKOLOJİK DEĞERİ YÜKSELDİ
2003'deki en dikkate değer bulgu, çocukların "ekonomik-faydacı değerindeki düşüş" ve "psikolojik değerindeki keskin yükseliş" olarak açıklandı. Katılımcıların 1975'de ve 2003'deki çocuk sahibi olma isteklerinin sebeplerinin karşılaştırmasına göre, 2000'li yılların Türkiye'sinde ailelerin çocuk sahibi olma nedeni olarak öne sürülen neşe, zevk, sevgi gibi psikolojik değerler daha ön plana çıktı.
Buna karşılık çocuğun yaşlılık güvencesi ve diğer maddi yararları ve erkek çocuk sahibi olma isteği, çocuk sahibi olmada daha önemsizleşti.
CİNSİYET GİDEREK ÖNEMSİZLEŞİYOR
Araştırmada, ailelerin cinsiyet tercihine bakıldığında 1970'li yıllarda araştırmada, yüzde 84 erkek çocuk tercihi ve yüzde 16 kız çocuk tercihi olduğu ortaya çıktı. 2000'li yılların araştırmasına göre ise, kentli anneler arasında yüzde 41 erkek ve yüzde 58.9 kız çocuk tercihi görüldü. Cinsiyet tercihi kentli orta ve yüksek sosyoekonomik düzey grubunda kentli düşük gelir grubuna göre daha fazla tersine dönüyor.
"ÇOCUĞUN MALİYETİ DE ARTTI"
Kağıtçıbaşı, sosyal değişimle, özellikle kırdan kente geçiş ve eğitim düzeyindeki artışla toplumda çocuğa verilen değerlerde de farklılıklar yaşandığına işaret etti.
Türk aile yapısındaki değişimlerin faydacı değer de denilen çocuğun ekonomik değeri üzerine odaklandığını kaydeden Kağıtçıbaşı, geçen süre içinde bunun öneminin azaldığını söyledi.
Kırsal yaşamda tarlada çalışarak ailesine katkı veren çocuğun kent yaşamında tüketici konumuna geldiğini anlatan Kağıtçıbaşı, araştırma sonuçlarına ilişkin şu bilgileri verdi:
"Böylece çocuktan maddi beklentiler azalıyor. Çünkü kentte refah artmış durumda, sosyal güvenceler ortaya çıkıyor. Bunun yanında çocuğun faydacı yararı azalıyor ve maliyeti yükseliyor. Ancak çocuğun genel değeri azalmıyor, çocuğa atfedilen psikolojik değer ön plana çıkıyor." AA