Karanlık, En Çok Görmediğimizde Büyür…

YAYINLAMA: 18 Kasım 2025 / 00.00 | GÜNCELLEME: 17 Kasım 2025 / 16.48

Herşeyi-doğayı, kültürleri, kimlikleri, yüzyılların biriktirdiği doğal dengeyi ve yaşamın kendisini-yok etmeden değiştirmek mümkün aslında. Fakat bunun neden başarılmadığını anlamak zor değil. Dürüst olalım: Çünkü hayatta olup biten her şey artık politiktir. Hayatta olup biten hiçbir şey artık rastlantısal değil. Bu planlı gidişatı görmezden gelemeyiz.

Ekonomi mesela… Gerçekten böyle mi olmalıydı? Yeryüzündeki küçücük bir grubun kırbacına dönüşen, birini diğerine muhtaç bırakan, her alanda alt–üst ilişkisini meşrulaştıran bir sistem mi olmalıydı ekonomi? Ekonomik hedef dediğimiz şey ise, çoğu zaman yeni hayatların ve büyük emeklerin karartılması anlamına gelmiyor mu?

Oysa ekonomi, dayanışmayı büyütmeli, kimseyi geride bırakmamayı amaçlamalı. “Ekonomi ekonomi” diye çığlık atılan düzen; toplumun ihtiyaçlarını eşit biçimde karşılayan, kimseyi yük olarak görmeyen, ortak yaşamı güçlendiren kolektif bir değirmen olmalıydı. Gerçek anlamda ekonomi, adaletli dağılıma, birlikte üretime ve eşit tüketime yol açtığında faydalı tanımına kavuşabilir.

Ama biz, her zorlukta “Başımın çaresine bakarım” deyip; kendimize taze mezarlar hazırlıyoruz. Yabancı hayatların tabutunda gezinirken gözlerimizi tam açamıyoruz; çünkü görmekten, bilmekten korkuyoruz. Ve ah… bu dilsizlik bedeni sardıkça acı ruhumuza yağıyor!

Sonra seslerimiz, ulaşması gereken yere ulaşmadığında; haykırışla öfkenin birbirine dolandığı gölge dünyanın karanlığında rutubetleniyoruz. Keşke çağrılarımız sadece bir uğultu gibi kaybolmasaydı. Keşke acıyı ufalayıp, birlikte tatlı kahkahaları göğün tepesine taşıyabilseydik.

Ve keşke hakikate gözlerimizi bu kadar sıkı kapatmasaydık; çünkü karanlık, en çok görmemeye direndiğimizde büyüyor.

Henrich Böll, “Dünyayı sizin için doğrultuyoruz” diyenlerin yarattığı yıkımı anlatırken, tuttuğunu koparandan duyduğu nefreti dile getirir. Çünkü onlar, hünerlerini bir marifet gibi sunsalar da, o aslında leş bir hünerdir.

Evet, bir şeyler değişiyor; ama değişirken kulağımıza, yüreğimize ağır bir ağıt çöküyor. Sonra ümitsizlik, yüzümüze vurulan yumruklar gibi iz bırakıyor.

Tam bu sırada Böll’ün kahramanı insana en sert manifestosunu savurur:

“Hiç düşünmüyorsun ki, senin tahammül edemediğin—bıraktığın, kaçtığın—bu durum bizi yavaş yavaş öldürüyor, boğazlıyor.” Çoğunluğun sandığı gibi, yaşarken diri diri gömülmeye razı gelmek; kayıpların sessizce akıp gitmesine seyirci kalmak tarihin hiçbir döneminde kimseyi kurtarmadı. Çünkü kaybetmeyi önemsemeyenler, önce kendini kaybetmeye mahkûmdur.

Daha kötüsü şu:

Hayata güzellik katmak için kanat çırpan, sanatın, kültürün, edebiyatın değerini yükseltmek için engelleri aşan tertemiz insanlar; kolektif bir bilinci yeniden kurmaya çalışırken, tam anlaşılmaları gereken o zirve anda çoğu zaman artık hayatta olmuyorlar.

 “Konuşma,” diyorlar. “Hayallere dalıyorsun, sık sık duygulanıyorsun; bu tehlikelidir,” diyorlar. Oysa insan hep yeniden başlamalı. Kendini başkalarının vicdanına bırakarak var olunmuyor. Çünkü uyuyup uyandığımızda ortalık kendiliğinden aydınlanmıyor.

Kısacası:

Biz büyükler, dünyanın çocuklarına çayırları, bayırları, ormanı ve hayatı dar ettik. Gökyüzünün buram buram kokan özgürlüğünde koşmalarına fırsat tanımadık. Tarladan çiçek toplamalarını, hiç oynamadıkları toprağa küçük sevinçler ekmelerine bile yüzümüzü ekşiterek tepki verdik.

Artık sevgiyle büyümeyen; adalet duygusunu ve birlikte yaşamanın barışını öğrenemeyen çocuklarımız var. Oysa bir bilen şunu demişti: Sevmeyecekseniz niye, niye bu dünyadasınız?

O halde, gözden kaçmış hayatı düşünelim. Eksik bırakılmış, doğanın bize vadettiği o başka sevinçleri düşünelim. Uyandığımızda çocuk katliamlarının, kadın cinayetlerinin, ahkâm kesen sıkıcı bakışların olmadığı; ruhu hafifletilmiş bir dünya düşünelim. Sersemletmiş geleneklerin gizli zindanlarından çıkışımızı düşünelim.

Ve bilelim ki:

O zirvede olabilmek-her türlü sahip olmaktan çok daha yücedir.

 

Yararlanılan Kaynaklar:

HEINRICH BOLL – Ve O Hiçbir Şey Demedi

MİKHAİL MAİMY – Mirdad’ın Kitabı

 

Karanlık, En Çok Görmediğimizde Büyür…
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *