ANASAYFA arrow right 20 Yıl Önce

Siyasiler, Amerikan karşıtlığı üzerine politika yapıyorlar

Siyasiler, Amerikan karşıtlığı üzerine politika yapıyorlar
YAYINLAMA: 09 Ekim 2024 / 14.46
GÜNCELLEME: 09 Ekim 2024 / 14.46

Virginia Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. James W. Ceaser, Berlin'den Brezilya'ya Pakistan'dan Japonya'ya kadar dünyanın tüm ülkelerinde siyasilerin çoğunun politikalarını Amerikan karşıtlığı üzerine kurduğunu, Amerikan karşıtı politikaların Almanya, Fransa, İngiltere gibi müttefik ülkelerde bile görüldüğünü kaydetti. Türk-Amerikan ilişkilerinde belli dönemlerde iniş-çıkışlar olmasına karşın müttefik olma durumunun sürdüğüne dikkat çeken Ceaser, "Müttefikler zaman zaman farklı görüşlerde olabilir. Önemli olan farklılıklar ortadan kalktıktan sonra birlikteliğin devam ediyor olmasıdır" şeklinde konuştu.

Amerikan karşıtlığı Irak savaşından sonra daha belirgin hale geldi

Gaziantep Rotary Kulübü ile ABD'nin Adana Konsolosluğu himayelerinde düzenlenen ve ABD'nin Gaziantep Corner Ofisi tarafından desteklenen "Dünya Kamuoyunda ABD" konulu konferansta konuşan Prof. Dr. James W. Ceaser, Amerikan karşıtı politikaların yeni olmadığını, 1980'li yıllarda, ABD'nin Rusya'ya karşı füze yerleştirdiği Almanya'da da Amerikan karşıtı politikaların geliştiğini, ancak son Irak savaşından sonra Amerikan karşıtlığının daha belirgin hale geldiğini belirtti. Ceaser, "Amerikan karşıtlığı, daha çok Amerikalılarla Amerikan yaşamının özünde yatan bir şeylerin dünyanın tümünü tehdit ettiği temeline dayanır diye konuştu.

Eleştiriler politikaya değil, Amerikan karşıtlığı esasına dayanıyor

Bir dönem Amerikan karşıtı politikaların hep Rusya tarafından üretildiğini ve yayıldığını zannettiğini belirten Prof. James W. Ceaser, "Körfez Savaşı sırasında Almanya'da bir konuşma yapıyordum. Eleştirilerin niteliği politikaya dönük değil, Amerikan karşıtlığına esasına dayalı eleştirilerdi. O zaman bu tavrın yalnızca Rusya'dan kaynaklanan bir politika olmadığını anladım" dedi.

Büyük gücü her şeyden sorumlu tutmak tercih ediliyor

Ceaser, dünya yüzündeki tüm büyük ve güçlü devletlerin şüpheyle karşılandığını, Antik dönemde de Roma'ya karşı aynı tavrın geliştiğini kaydederken, "Büyük gücü yanlış giden her şeyden sorumlu tutmak tercih ediliyor. Hegemonya haline gelen bir gücün yok olmasını isteyen Amerikan karşıtları, ABD'yi olağanüstü bir güce sahip olarak gösteriyor" diye konuştu.

İran'da kitle imha silahları araştırmasını BM yapıyor

Konuşmasının ardından sorulan yanıtlayan Profesör Ceaser, Irak'ta kitle imha silahlarının bulunmadığını söylenmesi üzerine, "Elbette kitle imha silahları Irak'ta bulunmayacaktı. Yalnızca Amerika değil, pek çok istihbarat örgütü Irak'ta kitle imha silahlarının olduğuna inanıyordu. Şu anda İran’da da kitle imha silahları araştırması Birleşmiş Milletler tarafından yürütülüyor. Bu konuda, ABD'deki istihbarat birimleri de BM komisyonlarıyla aynı fikirde" dedi.

Irak halkının beş yıl sonra ne düşüneceğini bilmiyoruz

ABD'nin Ortadoğu politikasını eleştiren ve Irak, Iran, Suriye halklarının gelecekte ABD düşmanı olacağı ve bu bölgede terörist grupların gelişeceği şeklindeki soru üzerine Prof. Ceaser şu yanıtı verdi: "Irak'ta müdahaleden önce çok kötü bir yönetim vardı, halk eziyet çekiyordu. Şimdi, tüm halkların eşitliğine dayalı bir yapılanma sürü yor. Irak'ın bazı kentlerinde ABD işgalinden söz edilirken, bazı kentlerinde ABD'nin müdahalesinden duyulan memnuniyet dile getiriliyor. Şu anda Irak halkının ne düşündüğünü kesin bilmiyoruz. Bu yapılanma sona erdiğinde, örneğin 5 yıl sonra meydana gelecek gelişmelere göre bir değerlendirme yapmak gerekir."

Hayranlıkla birlikte kuşku ve düşmanlık duyguları da tetiklendi

"ABD'nin dünyanın birinci gücü konumuna yükselişinin, hayranlık uyandırmanın yanı sıra geniş ger çapta kuşku ve düşmanlık duygularının yaygınlaşmasını da tetiklediğini kaydeden Prof. Dr. Ceaser, ABD karşıtlığının 200 yıllık bir geçmişi olduğunu savundu ve "ABD karşıtlığı bazı ön yargı unsurları taşımakla birlikte, daha çok yüksek düşünce ve felsefe ürünüdür. Geride bıraktığımız 200 yılda büyük Avrupalı düşünürler de bu oluşuma katkıda bulunmuşlardır" derken sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün, ABD'nin müttefiki olan Fransa, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde de yaygın olan ABD karşıtlığı, bu topraklarla sınırlı değil. Tam tersine geride bıraktığımız yüzyıl boyunca, ABD karşıtlığı dünyanın birçok yerine yayılmış. Örneğin İkinci Dünya Savaşı öncesinde Japon seçkinleri Alman filozoflarından etkilenmiş olduğu gibi, Fransız düşünüsünün ağırlıklı olduğu Latin Amerika ve Afrika ülkeleri de etkilenmiştir."

Alman ve Fransız düşünürlerinin, ABD karşıtlığı konusundaki fikirlerinin Arap dünyasında da hatırı sayılır bir etki yarattığını savunan Ceaser, şunları söyledi: "Çağdaş köktenci İslam hareketlerinin entelektüel kökleri üzerinde yapılan araştırmalar, bunların Batı ve ABD hakkındaki görüşlerinin çoğunlukla özel ve kendilerine has kaynaklardan çıkartılmadığını, birbirinden farklı batı felsefe akımlarından kaynaklandıklarını ortaya koymaktadır. Bu açıdan, batı felsefesi, batı aleyhinde çıkartılan sayısız cihat çağrısı ya da fetvaların da kısmen sorumlusudur. Uygarlıklar çatışması olarak lanse edilen olgu, bazen diğer kültürlerden sağlanan paralı askerlerin de desteğiyle, entelektüel gruplar arasındaki bir iç çatışmadan öte değildir. ABD karşıtlığının ardındaki karmaşık entelektüel mantığı kavramamız hayati önem taşımaktadır. Hedefimiz, bunun yarattığı zararı ortadan kaldırmaktır. İki yüzyılı aşkın bir dönem boyunca, birçok zıt görüşlü düşünür tarafından geliştirilen ABD karşıtlığı kavramı, en azından beş büyük hat ya da katmandan oluşmakta ve bunların her biri de kendilerinden sonrakileri etkilemektedir."

Tsunami felaketi için bile ABD'yi suçladılar

Ceaser, sözlerini şöyle tamamladı: "1980'li yıllarda, soğuk savaş yıllarında, ABD karşıtlığının komünizm tarafından üretildiği konusunda bir görüşe sahiptim. Ancak, dünyada komünizm yıkılmasına karşın, ABD karşıtlığı azalmadı, aksine arttı. ABD karşıtlığı bazı ülkeler ve düşünürler tarafından da bir kolaylık olması açısından yapılıyor. Örneğin, büyük bir üzücü olay ve kaza olduğu zaman, bunun nedenleri üzerinde hiç durulmadan, direkt olarak ABD suçlanıyor ve kolaycılık yapılıyor. Son olarak, Güney Asya'da meydana gelen Tsunami felaketi nedeniyle ABD'yi bile suçlayanlar oldu."

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *