Uluslararası Şeffaffılık Örgütü’nden çağrı
Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International), Türkiye’nin OECD dış rüşvetle mücadele sözleşmesini hiç uygulamayan ya da küçük çapta uygulayan 22 ülke arasında olduğunu bildirdi. Sözleşmenin uygulanması konulu yıllık raporunu yayınlayan TI Türkiye’ye, “kamu görevlilerine hediye” tanımına açıklık getirmesi, rüşvetin negatif etkilerine ilişkin kamuoyu farkındalığını artırması, dış rüşvet konusunda daha etkin takip ve yargılama çağrısında bulundu.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International) uygulamasını izlemekle yükümlü bulunduğu “OECD Rüşvetle Mücadele Sözleşmesi” ile ilgili yıllık raporlarından onuncusunu yayınlandı. Rapor, “Yolsuzluk İhracı İlerleme Raporu 2014: OECD Dış Rüşvetle Mücadele Sözleşmesiyle İlgili Uygulamaların Değerlendirilmesi” başlığı taşıdı.
Raporda Sözleşme’nin yürürlüğe girmesinden yaklaşık on beş yıl sonra hala, 22 ülkede “hiç” uygulanmadığı ya da “küçük çaplı” uygulandığı, 8 ülkede ise “sınırlı” uygulama görüldüğüne vurgu yapıldı.
Raporda “Sonuç olarak Sözleşme’nin küresel ticarette yolsuzluktan uzak, eşit şartlara ulaşma temel hedefi hala başarılma noktasından uzaktır. Sözleşmeyi gecikmeli uygulayan taraflar, Sözleşme kapsamındaki taahhütlerini yerine getirene kadar bu hedefe ulaşamayacaktır” denildi.
Rapora göre “dış rüşvet” soyut bir olgu değil. Sözleşmelerde; en iyi tedarikçilerle çalışılmaması, rüşvet ödemelerini karşılamak için fiyatların sıklıkla artması, çevre koruma koşullarının uygulanmıyor olması ve vergilerin toplanmaması gibi tahrip edici sonuçlara yol açıyor.
Dış rüşvetle mücadele sözleşmesinin etkin uygulanmasını sağlamak için, bu alanda gecikme gösteren ülkelerde sivil toplum/ticaret kesiminin konuyla ilgili taraftarlığının sağlanması gerektiği belirtilen raporda bazı ülkelerde iyileşme görüldüğü belirtilerek, “Ancak uluslararası ticarette dış rüşvetle mücadelede mutabık kalan 40 ülkenin büyük çoğunluğunun performansı tatmin edici olmaktan uzak. Sadece iki ülke –Kanada ve Yeni Zelanda- geçen yıldan bu yana iyileşme göstermiş; her ikisi de ‘Sınırlı Uygulama’dan ‘Az Uygulama ya da Uygulamanın Olmadığı Ülkeler’ kategorisine geçen Bulgaristan ve Danimarka’da gerileme olmuştur. Diğer ülkelerin sınıflandırması değişmemiştir” denildi.
Raporda ülkeler, “Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Yetkililerinin Rüşvetle Mücadelesi Hakkında OECD Sözleşmesi” gereklerini uygulama kategorilerine göre şöyle sıralandı:
Raporun dünya ihracatının yüzde 0.9’unu gerçekleştiren Türkiye bölümünde; 2013 yılında dış rüşvetle ilintili herhangi bir davanın başlatılmadığı ya da sonuçlandırılmadığı belirtildi. 2010-2013 arası beş soruşturmanın başlatıldığı, bunlardan birinin 2010, üçünün 2011, birinin de 2013’e ait olduğu kaydedildi.
Adalet Bakanlığı’ndan alınan bilgiye göre 2013’te açılan yeni soruşturmalardan biri yabancı bir kamu görevlisine rüşvet veren kişilerle ilgiliydi. Raporda bununla ilgili “Türk Ceza Yasası altındaki soruşturmalar gizli ve bu nedenle ayrıntı ve ek bilgi temin edilemedi” dipnotu yer aldı.
Diğer yargı çevreleri söz konusu olduğunda ise 2013 Ocak ayında basında yer alan haberlerin, Pakistan’da bir Türk enerji grubu hakkında, 2011’de Pakistan Başbakanı’na yasadışı ödemede bulunduğu iddiasına ilişkin açılan bir soruşturma açıldığını ortaya koyduğu da kaydedildi. Raporda “Pakistan’daki adli kovuşturmaya karşın Türkiye’de bir soruşturma başlatılmadı” denildi.
Sözleşme’nin Türkiye’de uygulanması konusunda “2013 yılında önemli gelişme bulunmamaktadır” ifadesi yer alan raporun “Tavsiyeler” bölümünde ise şöyle denildi:
“-Şirketler tarafından verilen dış rüşvetin caydırılması için kurumsal cezaları artırın.
-Mahkemelerin dış rüşvetle ilgili tüm kararları yayınlamasını sağlayın.
-Soruşturma ve davalarla ilgili veriler ile uygulamaya ilişkin raporlar dış rüşvet suçlarını soruşturmaktan sorumlu birim tarafından düzenli olarak derlenmeli ve hazırlanmalı.
-Bu raporlar ilerlemeyi izleyebilmelerine imkân sağlamak için kamuya açık olmalı.
-Özel sektör elemanlarıyla kamu yetkililerini kendi kurum ve örgütleri içinde yolsuzlukla mücadele farkındalıklarını artırmak amacıyla eğitin.
-Kamu Görevlilerinin Etik Davranış ve İlkeleri Hakkındaki Düzenleme’de ‘hediye’ tanımına açıklık getirin.
-Yanlış, ya da yasadışı bir uygulamayı ortaya çıkaran kişilerin korunmasında iyileştirmelere gidin. Dış rüşvet iddialarını soruşturmak üzere özel bir birim oluşturun.
-Genel kamuoyu arasında dış rüşvete ilişkin farkındalığı artırın.”ANKA
Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International), Türkiye’nin OECD dış rüşvetle mücadele sözleşmesini hiç uygulamayan ya da küçük çapta uygulayan 22 ülke arasında olduğunu bildirdi. Sözleşmenin uygulanması konulu yıllık raporunu yayınlayan TI Türkiye’ye, “kamu görevlilerine hediye” tanımına açıklık getirmesi, rüşvetin negatif etkilerine ilişkin kamuoyu farkındalığını artırması, dış rüşvet konusunda daha etkin takip ve yargılama çağrısında bulundu.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International) uygulamasını izlemekle yükümlü bulunduğu “OECD Rüşvetle Mücadele Sözleşmesi” ile ilgili yıllık raporlarından onuncusunu yayınlandı. Rapor, “Yolsuzluk İhracı İlerleme Raporu 2014: OECD Dış Rüşvetle Mücadele Sözleşmesiyle İlgili Uygulamaların Değerlendirilmesi” başlığı taşıdı.
Raporda Sözleşme’nin yürürlüğe girmesinden yaklaşık on beş yıl sonra hala, 22 ülkede “hiç” uygulanmadığı ya da “küçük çaplı” uygulandığı, 8 ülkede ise “sınırlı” uygulama görüldüğüne vurgu yapıldı.
Raporda “Sonuç olarak Sözleşme’nin küresel ticarette yolsuzluktan uzak, eşit şartlara ulaşma temel hedefi hala başarılma noktasından uzaktır. Sözleşmeyi gecikmeli uygulayan taraflar, Sözleşme kapsamındaki taahhütlerini yerine getirene kadar bu hedefe ulaşamayacaktır” denildi.
Rapora göre “dış rüşvet” soyut bir olgu değil. Sözleşmelerde; en iyi tedarikçilerle çalışılmaması, rüşvet ödemelerini karşılamak için fiyatların sıklıkla artması, çevre koruma koşullarının uygulanmıyor olması ve vergilerin toplanmaması gibi tahrip edici sonuçlara yol açıyor.
Dış rüşvetle mücadele sözleşmesinin etkin uygulanmasını sağlamak için, bu alanda gecikme gösteren ülkelerde sivil toplum/ticaret kesiminin konuyla ilgili taraftarlığının sağlanması gerektiği belirtilen raporda bazı ülkelerde iyileşme görüldüğü belirtilerek, “Ancak uluslararası ticarette dış rüşvetle mücadelede mutabık kalan 40 ülkenin büyük çoğunluğunun performansı tatmin edici olmaktan uzak. Sadece iki ülke –Kanada ve Yeni Zelanda- geçen yıldan bu yana iyileşme göstermiş; her ikisi de ‘Sınırlı Uygulama’dan ‘Az Uygulama ya da Uygulamanın Olmadığı Ülkeler’ kategorisine geçen Bulgaristan ve Danimarka’da gerileme olmuştur. Diğer ülkelerin sınıflandırması değişmemiştir” denildi.
Raporda ülkeler, “Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Yetkililerinin Rüşvetle Mücadelesi Hakkında OECD Sözleşmesi” gereklerini uygulama kategorilerine göre şöyle sıralandı:
Raporun dünya ihracatının yüzde 0.9’unu gerçekleştiren Türkiye bölümünde; 2013 yılında dış rüşvetle ilintili herhangi bir davanın başlatılmadığı ya da sonuçlandırılmadığı belirtildi. 2010-2013 arası beş soruşturmanın başlatıldığı, bunlardan birinin 2010, üçünün 2011, birinin de 2013’e ait olduğu kaydedildi.
Adalet Bakanlığı’ndan alınan bilgiye göre 2013’te açılan yeni soruşturmalardan biri yabancı bir kamu görevlisine rüşvet veren kişilerle ilgiliydi. Raporda bununla ilgili “Türk Ceza Yasası altındaki soruşturmalar gizli ve bu nedenle ayrıntı ve ek bilgi temin edilemedi” dipnotu yer aldı.
Diğer yargı çevreleri söz konusu olduğunda ise 2013 Ocak ayında basında yer alan haberlerin, Pakistan’da bir Türk enerji grubu hakkında, 2011’de Pakistan Başbakanı’na yasadışı ödemede bulunduğu iddiasına ilişkin açılan bir soruşturma açıldığını ortaya koyduğu da kaydedildi. Raporda “Pakistan’daki adli kovuşturmaya karşın Türkiye’de bir soruşturma başlatılmadı” denildi.
Sözleşme’nin Türkiye’de uygulanması konusunda “2013 yılında önemli gelişme bulunmamaktadır” ifadesi yer alan raporun “Tavsiyeler” bölümünde ise şöyle denildi:
“-Şirketler tarafından verilen dış rüşvetin caydırılması için kurumsal cezaları artırın.
-Mahkemelerin dış rüşvetle ilgili tüm kararları yayınlamasını sağlayın.
-Soruşturma ve davalarla ilgili veriler ile uygulamaya ilişkin raporlar dış rüşvet suçlarını soruşturmaktan sorumlu birim tarafından düzenli olarak derlenmeli ve hazırlanmalı.
-Bu raporlar ilerlemeyi izleyebilmelerine imkân sağlamak için kamuya açık olmalı.
-Özel sektör elemanlarıyla kamu yetkililerini kendi kurum ve örgütleri içinde yolsuzlukla mücadele farkındalıklarını artırmak amacıyla eğitin.
-Kamu Görevlilerinin Etik Davranış ve İlkeleri Hakkındaki Düzenleme’de ‘hediye’ tanımına açıklık getirin.
-Yanlış, ya da yasadışı bir uygulamayı ortaya çıkaran kişilerin korunmasında iyileştirmelere gidin. Dış rüşvet iddialarını soruşturmak üzere özel bir birim oluşturun.
-Genel kamuoyu arasında dış rüşvete ilişkin farkındalığı artırın.”ANKA