TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Euro/Dolar paritesinin Mart ayında, bir önceki seneye göre yüzde 21.5, bu senenin ilk çeyreğinde ise yüzde 17.6 değer kaybettiğini gördüklerini belirterek, “ABD ekonomisindeki enflasyon ve istihdam ile ilgili son göstergeler, FED’in Haziran ayında faiz artışı yapacağı yönündeki beklentileri güçlendirmesine rağmen faiz artışının beklenenden daha yavaş olacağını ve daha küçük dilimlerle yapılacağını gösteriyor” dedi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), 2015 yılı Mart ayı ihracat verilerini, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin Cumhurbaşkanı ve Ekonomi Bakanı ile resmi yurtdışı seyahate katılımı nedeniyle basın açıklaması ile kamuoyuna duyurdu. Mart ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 13.4 gerileyerek 11 milyar 229 milyon dolar oldu. Yılın ilk 3 ayında toplam ihracat yüzde 6.8 gerileme ile 35 milyar 816 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Son 12 aylık ihracat ise geçen yılın aynı dönemine göre değişmeyerek 153 milyar 309 milyon dolar oldu. İhracatta geçen yılın Mart ayına göre bu ay yüzde 21.5 oranında gerileyerek 1.08 seviyelerine inen paritenin negatif etkisi aylık 1.3 milyar doları buldu. Toplam ihracata birim fiyat etkisi hariç kilogram bazında bakıldığında, Mart ayında ihracatta kilogram bazında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4.4 artış gerçekleşti.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi açıklamasında, ihracatta yaşanan düşüşte, parite etkisi ile birlikte tüm dünya ticaretinde dolar bazında yaşanan daralmanın da etkili olduğunu belirtti. 2015 yılının geneli için tahminlerin, dünya ticaretinin yüzde 4 ila 5 oranında gerileme kaydedebileceği yönünde şekillendiğini bildiren Büyükekşi,“ ‘Capsize Dry Index’ küresel taşımacılık endeksi, son 6 yıldaki en düşük seviyelerine inerek, bu daralmanın devam edebileceğinin sinyalini veriyor. Dünyanın büyük ihracatçı ülkelerinin kesinleşen Ocak ayı ihracat rakamları da bu etkileri teyit ediyor. Örneğin Almanya’nın ihracatı Ocak ayında yüzde 15 düşerken, İngiltere’nin yüzde 20.5, İspanya’nın yüzde 21.3, İtalya’nın yüzde 18.2, Brezilya’nın yüzde 14.5, Hindistan’ın yüzde 11.2, Rusya’nın yüzde 30.5 ve Çin’in ihracatı yüzde 3.3 geriledi” açıklamasında bulundu.
Küresel ihracat ve dış ticaret performansına odaklanıldığında 70 büyük ihracatçının ülkenin yayınlanan Ocak verilerine göre, toplam ihracatının Ocak ayında yüzde 8.5 gerilerken, TÜİK’in kesinleşmiş rakamlarına göre Türkiye’nin ihracatının Ocak ayında yüzde 0.7; Ocak-Şubat döneminde ise yüzde 3.4’e gerilediğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Küresel ihracat ve dış ticaret performansına odaklandığımızda ise 70 büyük ihracatçı ülkenin yayınlanan Ocak verilerine göre, toplam ihracatı Ocak ayında yüzde 8.5 gerilerken, TÜİK’in kesinleşmiş rakamlarına göre Türkiye’nin ihracatı Ocak ayında yüzde 0.7; Ocak-Şubat döneminde ise yüzde 3.4 geriledi. Dolayısıyla Türkiye’nin dünya ticaretinde yaşanan bu daralmadan daha az etkilendiğini, hatta Euro bazlı değerlendirdiğimizde AB’de pazar payımızı artırdığımızı görmek, önümüzdeki dönem için motivasyon ve cesaretimizi artıyor. İhracatçılarımız mal ihracatında adet ve kilogramda dolar bazında artışa rağmen birim fiyata bağlı olarak dolar değerinde yaşanan kayıpların önümüzdeki aylarda azalmaya başlamasını ve ihracatımızın 3. çeyrek itibariyle de yeniden artış trendine girmesini bekliyoruz.
Yılın ilk 2 ayında AB-28’in dışarıdan gerçekleştirdikleri ithalat, Euro bazında yüzde 5 gerileme kaydederken, Türkiye aynı dönemde bu bölgeye ihracatını yüzde 7.5 arttırdı. Amerikan Doları’nın tüm Dünya para birimlerine karşı son 11 yılın en değerli seviyesine ulaştığı ve dünya ticaretinin dolar bazındaki fiyat gerilemelerine bağlı olarak gerileme trendine girdiği bir dönemde AB’de pazar payı kazanmamızı son derece sevindirici bir gelişme olarak görüyoruz.
İlk 3 ayda, ilk 30 ülkenin ihracatımızdaki payı yüzde 78. İlk 30 ülkenin 13’ü, AB-28 üyesi ülkeler ve bu ülkelerin toplam ihracatımızdaki payı yüzde 41. Dolayısıyla Euro-Dolar paritesindeki toparlanma ile birlikte bu değişime fiyatların uyum sağlaması ve Euro bölgesinde bir süre sonra deflasyonun sona ermesi ile fiyatların bulunduğu seviyeden daha yukarı çıkacağına inanıyoruz.”
FED’in faiz artırımı beklentileri ve bunun sonucunda doların hemen hemen tüm para birimleri karşısında değer kazanmasının, dünya ekonomilerinin en sıcak gündem maddesi olmaya devam ettiğini de ifade ederek, şöyle devam etti:
“ABD ekonomisindeki enflasyon ve istihdam ile ilgili son göstergeler, FED’in Haziran ayında faiz artışı yapacağı yönündeki beklentileri güçlendirmesine rağmen faiz artışının beklenenden daha yavaş olacağını ve daha küçük dilimlerle yapılacağını gösteriyor. Bu gelişme, şüphesiz Türkiye için olduğu kadar Euro için de iyi bir haber olarak algılandı. Bunun sonucunda Euro dolar karşısında bir miktar değer kazandı.
2014 ile karşılaştırıldığında Euro/Dolar paritesinin Mart ayında, bir önceki seneye göre yüzde 21.5, bu senenin ilk çeyreğinde ise yüzde 17.6 değer kaybettiğini görüyoruz. İhracatımızda Euro’nun ağırlığı göz önüne alındığında pariteden dolayı ihracatımızın; Ocak ayında 800 milyon dolar, Şubat ayında 900 milyon dolar, Mart ayında ise paritedeki yüzde 22’lik gerileme ile yaklaşık 1,3 milyar dolar negatif yönde etkilendiğini görüyoruz. Gerileyen parite ve tüm bölgelerdeki para birimlerine karşı güçlenen dolar etkisini hissettiriyor ve derinleştiriyor. Halbuki Euro bazında bakıldığında AB’ye ihracatımız artmaya devam ediyor. Mart ayında Euro bazında AB’ye ihracatımız yüzde 5.3 artarken, ilk 3 ayda ise yüzde 6.5 artış gösterdi.
Yine AB ülkelerine Euro bazında baktığımızda ihracat gelişimini daha çarpıcı olarak görebiliyoruz. İhracatımızda toplamda yüzde 78’lik payı olan ilk 30 ülke içerisinde 13 ülke AB-28 bölgesi ülkeler. Bu ülkelere Euro bazda ilk 3 ayda ortalama yüzde 8’lik ihracat artışı yakaladık. Sene başından itibaren yüzde 18 gerileyen Euro/Dolar paritesi bu artışı dolarda yüzde 11 gerilemeye çekiyor. Bunun haricinde ilk 30 ülke içerisinde sıkıntılar yaşanan Irak, Rusya, Ukrayna, Mısır ve Libya gibi pazarlar haricinde bilhassa dolar fiyatlanan tüm pazarlarda dolar bazında da artış görmek bizi geleceğe dair ümitlendiriyor. Dolayısıyla Euro bölgesindeki deflasyonun sona ermesi ve küresel talepteki toparlanma ile birlikte Euro/Dolar paritesinin bir seviyede normalize olması durumunda ihracatımızda yeniden güçlü artışlar yakalayacağımıza inanıyoruz.”
Mehmet Büyükekşi, Dolar ve Euro bazında ana ihracat pazarlarına bakıldığında; Almanya’ya ihracatın Ocak-Mart döneminde yüzde 15 düşerken, Euro bazında ihracatın yüzde 4 arttığını bildirerek şu ifadeleri kullandı:
“İtalya’ya ihracatımız Ocak-Mart döneminde yüzde 12 düşerken, Euro bazında ihracatımız yüzde 7 arttı. Fransa’ya ihracatımız Ocak-Mart döneminde yüzde 14 düşerken, Euro bazında ihracatımız yüzde 4 arttı. Euro bazında ihracatımızın artıyor olmasını son derece önemli buluyoruz. Bununla birlikte Avrupa Merkez Bankası parasal genişlemeye giderek, aylık 60 milyar Euro devlet tahvili alımlarına başladı. Bu genişlemenin AB’deki büyüme beklentilerine hız kazandırmasını bekliyoruz. Ayrıca yakın zamanda Avrupa’da fuarlara katılan ve bu fuarlardan oldukça olumlu izlenimlerle dönen ihracatçılarımız da, önemli fırsatların olduğu bir dönemden geçtiğimizi işaret ediyor.
İhracatçılarımızın bir taraftan AB’deki ekonomik büyümeyi yakından takip ederken, diğer taraftan da dolar ile ihracat yaptığımız ve hızla büyüyen ekonomilerdeki fırsatları mercek altına almaları gerektiğini düşünüyoruz. Örneğin Dünyada 2015 büyüme beklentilerinde öne çıkan Türkmenistan, Endonezya, Malezya, Hindistan, Katar, Nijerya gibi ülkelerde yeni fırsatların ortaya çıkabileceğine ve ihracatçılarımızın da bu fırsatlardan en iyi şekilde istifade edeceğine inanıyoruz.
Diğer taraftan her çeyrek düzenlediğimiz eğilim anketlerimizde ihracatçılarımızın ön gözde pazarı olarak her zaman ilk sıralarda yer alan Rusya’da, en kötü senaryonun geride kaldığına ve bundan sonraki gelişmelerin olumlu yönde olacağına inanıyoruz. Dolayısıyla Rusya, bizler için her zaman önemli fırsatlar barındıran bir pazar konumunu koruyor.”
Tüm olumlu beklentilere rağmen, siyasi risk ve çatışmaların Dünya ekonomilerini tehdit etmeye devam ettiğini söyleyen TİM Başkanı Büyükekşi, “Tüm bu olumlu beklentilere rağmen, siyasi risk ve çatışmaların Dünya ekonomilerini tehdit etmeye devam ettiğini görüyoruz. Yemen’deki çatışmanın başta Suudi Arabistan olmak üzere, çevre ülkelerdeki petrol üretimini olumsuz etkileyebileceğine yönelik endişeler var. Ancak Yemen krizinin bölgesel bir çatışmaya dönüşme olasılığını da düşük görüyoruz. Suudi Arabistan’ın Yemen’e askeri müdahalesinin sürmesinin petrol fiyatlarında yukarı yönlü bir baskı yaratmadığını izlerken, İran’la batılı devletlerarasındaki nükleer anlaşmasına yönelik görüşmeleri de yakından takip ediyoruz. Dolayısıyla 61 bin ihracatçının temsilcisi Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak, gerek parite gerek Rusya, İran, Orta Doğu, Afrika, Arap Yarım Adası’ndaki olası riskleri dikkatle izliyoruz” açıklamasında bulundu.
Dün açıklanan büyüme rakamları dikkate alındığında; Türkiye ekonomisinin yılın 4. çeyreğinde yüzde 2.6 ve 2014 yılının tamamında yüzde 2.9’luk büyüme rakamına ulaştığını ve üst üste 21 çeyrektir büyümesini sürdürdüğünü vurgulayan Büyükekşi,
“Türkiye’nin bölgesinde gerçekleşen ve yoğunluğunu artarak hissettiren jeopolitik gerginlikler ile AB genelinde yaşanan durgunluk ve gelişmekte olan ülkeleri tehdit eden finansal istikrarsızlıklara rağmen net ihracatın 1,8 puan ile katkısı ile ortaya konulan yüzde 2,9’lik büyümeyi oldukça başarılı buluyoruz.
2014 yılında AB-28 ülkeleri yüzde 1,3, Avro Bölgesi ülkeleri yüzde 0,9 ve Latin Amerika ülkeleri yüzde 1,3 oranında büyürken, Türkiye’nin ortaya koyduğu büyüme rakamı bir başarı olarak değerlendirilmelidir. 61 bin ihracatçının temsilcisi TİM olarak, her ne kadar Türkiye’nin büyüme yükünü çoğunlukla omuzlamaktan büyük gurur duysak da, daha canlı bir iç pazar ile Türkiye’nin çift kanatlı büyümesinin, çok daha sağlıklı bir ekonomik yapı tesis edeceğine inanıyoruz.
Yakalanan rakamları dünyadaki bu zorlu konjonktürde önemli bir başarı olarak değerlendirmekle birlikte 2014 yılı genelinde bakıldığında, özel yatırımların ekonomik büyümeye 0,1 puanla sınırlı etki yaptığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde büyümeye yatırımın katkısını daha da arttırmak ve yatırımları canlandırmak için çaba sarf etmemiz gerektiğine inanıyoruz. Yatırımlar büyümenin sürdürülebilirliği açısından en kritik unsur.”
Büyükekşi açıklamasında, rakamların detayına inildiğinde tarımda arz açısından talihsiz bir yıl yaşanması nedeniyle tarımın Türkiye ekonomisinin 2014 gelişim hızını 0.2 puan olumsuz etkilediğini gördüklerinin altını çizerek şöyle devam etti:
“Böylece, 2013 yılından farklı olarak, tarım büyümeye katkı vermedi, hızımızı aşağı çekti. 2015 yılı için güven ve beklentileri iyi yönetmemiz gerekiyor. Tarımda olumsuz etkiler biterse 2015 yılında global gelişmeler de göz önüne alındığında Türkiye makul bir şekilde büyümeye devam edecektir. Bununla birlikte 21. yüzyılda bilgi ve teknoloji rekabetinde olmayan bir ülkenin, küresel ekonomide söz sahibi olmasının çok zor olduğundan hareketle yaklaşan seçim dönemi sonrası 4 yıllık seçimsiz bir dönemin yaratacağı istikrar ortamına ve fırsatlara odaklanmamız gerekiyor. Senenin ikinci yarısından itibaren topyekûn bir yaklaşımla, ülkemizin ekonomisini inovasyon ve Ar-Ge ile dönüştürerek ihracatın katkısının daha anlamlı olduğu yüksek büyüme oranlarını yakalamamız gerektiğini düşünüyoruz. Tüm ihracatçı camiamızın beklentisinin de bu yönde olduğunu biliyoruz. Diğer taraftan geçtiğimiz ay içerisinde Fitch’in Türkiye notunu değiştirmemesini son derece olumlu karşıladık. Fitch, düşen petrol fiyatlarının enflasyon ve cari açığın iyileşmesine katkıda bulunduğunun altını çizerken, jeopolitik risklerin ihracatımıza olan yansımalarını hatırlattı. Son derece kritik bir konjonktürden geçerken, Türkiye’nin olumlu görünümünün teyit edilmesi, önümüzdeki dönemin daha iyi olacağının işaretlerini veriyor.”
TİM olarak geçtiğimiz ay içerisinde Türkiye İnovasyon Haftası 2015 yılı etkinliklerinin startını verdiklerini de kaydeden Büyüekşi, “Bu sene 4. yılına giren etkinliğimizi, geçen yıldan bu yana Anadolu’da da düzenlemeye başladık. Geçen sene olduğu gibi bu sene de İzmir yine ilk durağımız oldu. Ekonomi Bakanlığı koordinatörlüğünde, Meclisimiz ve Ege İhracatçı Birlikleri işbirliğinde düzenlediğimiz Türkiye İnovasyon Haftası İzmir Etkinliği, 19-20 Mart 2015’te İzmir Swissotel’de yapıldı. Ziyaretçi sayısının 9 bini aştığı etkinliğimizde, toplamda 12 Ar-Ge Merkezi, 8 üniversite, 2 teknopark ve 2 bilim merkezi etkinliklerimize katılım sağladı. 400’ün üzerinde girişimci ile iş dünyasının önde gelen isimleri bir araya geldi. İlk kez İzmir’e özel düzenlediğimiz iki günlük workshop süresince 30 tasarımcı ‘kent mobilyası’ tasarladı” dedi. ANKA

YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.17
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.17
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Euro/Dolar paritesinin Mart ayında, bir önceki seneye göre yüzde 21.5,
İlginizi Çekebilir

Türkiye'de her 4 kişiden biri icralık
#Ekonomi / 19 Haziran 2025

Vatandaşın reel serveti eridi
#Ekonomi / 19 Haziran 2025

Hibritlerde ÖTV yüzde 150’ye, pick-up'larda ise yüzde 50’ye çıkacak
#Ekonomi / 18 Haziran 2025

Mirasın tapuda eşit olarak dağıtılması zorunluluğu ortadan kalktı
#Ekonomi / 18 Haziran 2025

İktidar, milletin kasasını 3-5 yandaşa, rant düzenine, ihaleciye teslim etti
#Ekonomi / 18 Haziran 2025

Tarım ÜFE mayısta aylık bazda yüzde 0,23 arttı
#Ekonomi / 17 Haziran 2025
Yorumlar
Yorumlar
Kendi koyacağınız özel bir adla yorum yapmak için giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *