Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi ve BM Nüfus Fonu, cinsiyet temelli şiddetle mücadele eden kadın, erkek tüm Türkiye halkının yanında olduğunu belirterek, “Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ancak mutlak cinsiyet eşitliğinin sağlanması ile mümkün olacaktır” açıklamasında bulundu.
BM Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi ve BM Nüfus Fonu’ndan yapılan açıklamada, kadınlara ve kız çocuklara yönelik şiddetin, vahim bir insan hakları ihlali olduğu anımsatıldı. Bu şiddetin ancak kadına yönelik şiddetin ana sebepleri olan cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik ayrımcılıkla mücadele ile sonlandırılabileceğine dikkat çekilen açıklamada, şöyle denildi:
“Biz, BM Kadın Birimi ve BM Nüfus Fonu Türkiye temsilcileri olarak, Özgecan Aslan’ın hunharca öldürülüşünü kınıyor ve kadınlara ve kız çocuklara yönelik şiddete ‘Hayır’ demek için Türkiye’nin dört bir yanında sokaklara dökülen binlerce kadın ve erkeğin dayanışmasına katılıyoruz. İstanbul Sözleşmesi bir Birleşmiş Milletler sözleşmesi olan Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinde (CEDAW) belirlenmiş olan küresel standartlar ile uyumludur ve uygulanması halinde kadınlar ve kız çocuklar için dünyanın daha güvenli bir hale gelmesinde etkili bir araç olacaktır.”
Eldeki son verilere göre, 2008 yılından bugüne, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin azalması yönünde anlamlı bir ilerleme olmadığı kaydedilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Kadına yönelik şiddet Türkiye’de hala yaygınlığını sürdürmektedir ve her 5 kadından 2’si cinsel ve fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. Kadına yönelik şiddetin mağdur üzerinde çok ciddi etkileri olmakla beraber bu durumdan aileler, toplum ve sonuçta tüm ülke olumsuz yönde etkilenmektedir. Kadına yönelik şiddeti önlemek, hayatları kurtarmak ve insanların acı çekmesine mani olmak demektir. Bu sebeple Başbakanın Özgecan Aslan cinayetini kınayarak kadınlar ve kız çocuklara yönelik şiddetle mücadele konusunda bir Eylem Planı hazırlanacağı şeklindeki açıklamasını memnuniyetle karşıladığımızı belirtmek isteriz. Toplumdaki her birey, özellikle de erkekler ve erkek çocuklar, kadına yönelik her türlü şiddetten ve aile içi şiddetten uzak bir toplum yaratma hedefine ulaşmada yardımcı olabilir. Her birimiz toplumsal cinsiyet kalıp yargılarına, zarar verici geleneksel uygulamalara ve kadına yönelik ayrımcılığa karşı mücadeleye destek olabiliriz. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ancak mutlak cinsiyet eşitliğinin sağlanması ile mümkün olacaktır.”ANKA
BM Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi ve BM Nüfus Fonu’ndan yapılan açıklamada, kadınlara ve kız çocuklara yönelik şiddetin, vahim bir insan hakları ihlali olduğu anımsatıldı. Bu şiddetin ancak kadına yönelik şiddetin ana sebepleri olan cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik ayrımcılıkla mücadele ile sonlandırılabileceğine dikkat çekilen açıklamada, şöyle denildi:
“Biz, BM Kadın Birimi ve BM Nüfus Fonu Türkiye temsilcileri olarak, Özgecan Aslan’ın hunharca öldürülüşünü kınıyor ve kadınlara ve kız çocuklara yönelik şiddete ‘Hayır’ demek için Türkiye’nin dört bir yanında sokaklara dökülen binlerce kadın ve erkeğin dayanışmasına katılıyoruz. İstanbul Sözleşmesi bir Birleşmiş Milletler sözleşmesi olan Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinde (CEDAW) belirlenmiş olan küresel standartlar ile uyumludur ve uygulanması halinde kadınlar ve kız çocuklar için dünyanın daha güvenli bir hale gelmesinde etkili bir araç olacaktır.”
Eldeki son verilere göre, 2008 yılından bugüne, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin azalması yönünde anlamlı bir ilerleme olmadığı kaydedilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Kadına yönelik şiddet Türkiye’de hala yaygınlığını sürdürmektedir ve her 5 kadından 2’si cinsel ve fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. Kadına yönelik şiddetin mağdur üzerinde çok ciddi etkileri olmakla beraber bu durumdan aileler, toplum ve sonuçta tüm ülke olumsuz yönde etkilenmektedir. Kadına yönelik şiddeti önlemek, hayatları kurtarmak ve insanların acı çekmesine mani olmak demektir. Bu sebeple Başbakanın Özgecan Aslan cinayetini kınayarak kadınlar ve kız çocuklara yönelik şiddetle mücadele konusunda bir Eylem Planı hazırlanacağı şeklindeki açıklamasını memnuniyetle karşıladığımızı belirtmek isteriz. Toplumdaki her birey, özellikle de erkekler ve erkek çocuklar, kadına yönelik her türlü şiddetten ve aile içi şiddetten uzak bir toplum yaratma hedefine ulaşmada yardımcı olabilir. Her birimiz toplumsal cinsiyet kalıp yargılarına, zarar verici geleneksel uygulamalara ve kadına yönelik ayrımcılığa karşı mücadeleye destek olabiliriz. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ancak mutlak cinsiyet eşitliğinin sağlanması ile mümkün olacaktır.”ANKA