Diyarbakır’da çalışan Hollandalı Gazeteci Frederike Geerdink’in PKK lehinde “terörist propaganda” yaydığı suçlaması ile yargılanmaya başlaması, yabancı medyada “Davanın sonucu Türkiye’deki medya özgürlüğünün barometresi olarak yakından izlenecek” gibi yorumlarla karşılandı. Wall Street Journal Gazetesi, Türkiye’de 20 yılda ilk kez yabancı bir gazetecinin yargılandığına dikkat çekerken davanın “Washington ve Brüksel’den eleştiri çeken Türkiye’deki kötüleşen basın özgürlüğü ortamının bir sembolü” olarak görüldüğünü de belirtiyor.
Geerdink davasının Diyarbakır’da başladığını okuyucularına duyuran Wall Street Journal Gazetesi, “Dava, projektörü Türkiye’nin basın özgürlüğü siciline çevirdi” yorumlarına yol açtı.“20 yılda bir kez yabancı bir gazete, bir Türk mahkemesinin önüne çıkarak hükümetinin kötüleşen basın özgürlüğü siciline vurgu yapıyor” sözlerini kullanıyor.
Savcıların Geerdink’in PKK için “terörist propaganda” yaymakla suçladıkları, Geerdink’in ise suçlamaları reddettiği belirtildikten sonra insan hakları gruplarının Geerdink aleyhindeki kanıtların “zayıf” olduğunu söylediklerini belirtildikten sonra davanın “Washington ve Brüksel’den eleştiri çeken Türkiye’deki kötüleşen basın özgürlüğü ortamının bir sembolü” olarak görüldüğü değerlendirmesi de yapılıyor.
WSJ “Davanın sonucu Türkiye’deki medya özgürlüğünün barometresi olarak yakında izlenecek” de dediği haberinde Türkiye’nin 2012 ve 2013 yıllarında dünyanın “en çok gazetecinin hapiste olduğu” ülke olarak ilan edildiğini anımsatırken Ankara’nın, çeşitli insan hakları raporlarında “geçen yılın sonundan ve kritik Haziran seçimi öncesi muhalif basın kuruluşlarına baskıları artırmakla suçlandığını da anlatıyor.
ABD’li gazete haberine “Türkiye’de Kürt konularına ilişkin haber yapmak uzunca bir süre hassas bir mesele olmuştu ama dava, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cezaevindeki Kürt lideri Abdullah Öcalan ile barış görüşmelerini yaptığı bir döneme rastlıyor. Bazı analistler, Bayan Geerdink’in Diyarbakır’dan çalışma kararının, barış müzakerelerine ilişkin mesajları kontrol etmek isteyen otoriteleri kızdırdığını söylüyorlar” savlarıyla son veriyor. ANKA
Geerdink davasının Diyarbakır’da başladığını okuyucularına duyuran Wall Street Journal Gazetesi, “Dava, projektörü Türkiye’nin basın özgürlüğü siciline çevirdi” yorumlarına yol açtı.“20 yılda bir kez yabancı bir gazete, bir Türk mahkemesinin önüne çıkarak hükümetinin kötüleşen basın özgürlüğü siciline vurgu yapıyor” sözlerini kullanıyor.
Savcıların Geerdink’in PKK için “terörist propaganda” yaymakla suçladıkları, Geerdink’in ise suçlamaları reddettiği belirtildikten sonra insan hakları gruplarının Geerdink aleyhindeki kanıtların “zayıf” olduğunu söylediklerini belirtildikten sonra davanın “Washington ve Brüksel’den eleştiri çeken Türkiye’deki kötüleşen basın özgürlüğü ortamının bir sembolü” olarak görüldüğü değerlendirmesi de yapılıyor.
WSJ “Davanın sonucu Türkiye’deki medya özgürlüğünün barometresi olarak yakında izlenecek” de dediği haberinde Türkiye’nin 2012 ve 2013 yıllarında dünyanın “en çok gazetecinin hapiste olduğu” ülke olarak ilan edildiğini anımsatırken Ankara’nın, çeşitli insan hakları raporlarında “geçen yılın sonundan ve kritik Haziran seçimi öncesi muhalif basın kuruluşlarına baskıları artırmakla suçlandığını da anlatıyor.
ABD’li gazete haberine “Türkiye’de Kürt konularına ilişkin haber yapmak uzunca bir süre hassas bir mesele olmuştu ama dava, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cezaevindeki Kürt lideri Abdullah Öcalan ile barış görüşmelerini yaptığı bir döneme rastlıyor. Bazı analistler, Bayan Geerdink’in Diyarbakır’dan çalışma kararının, barış müzakerelerine ilişkin mesajları kontrol etmek isteyen otoriteleri kızdırdığını söylüyorlar” savlarıyla son veriyor. ANKA