“2023 yılında 62, bu yıl şu ana kadar 24 çocuğun işçi cinayetlerine kurban gittiğini görüyoruz. Bu çocuklarına arasında 5 yaşında çocuklar da var”
Türkiye’de son yıllarda kritik düzeyde artış gösteren çocuk işçiliğine dikkat çeken İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) Üyesi Mustafa Güven, ekonomik koşulların ve MESEM uygulamasının çocuk yaşta işçiliği devlet eliyle artırdığını belirtti. Çocuk işçi cinayetlerinin de arttığının altını çizen Güven, “2023 yılında 62, bu yıl şu ana kadar 24 çocuğun işçi cinayetlerine kurban gittiğini görüyoruz. Bu çocuklarına arasında 5 yaşında çocuklar da var” dedi.
Türkiye’de uzun yıllardır devam eden çocuk işçi sorunu okulların kapanmasıyla birlikte bir kez daha gündeme geldi.
Binlerce çocuk, ekonomik koşullar ve uygulanan eğitim politikaları nedeniyle çocuk yaşta çalışma hayatına katılmak zorunda kalırken 15-17 yaş çocuk işçi sayısında sistematik artış meydana geldiği istatistiklerle gözler önüne serildi.
TÜİK verilerine göre; 15-17 yaş grubundaki çocuklarda 2022'de yüzde 18,7 olan "iş gücüne katılma oranı" yüzde 22,1'e yükseldi. 2024 yılında ise bu oran artarak devam etti.
Çocuk işçi sayısındaki artış ve çocuk işçi cinayetlerine ilişkin ANKA Haber Ajansı’na konuşan İSİG Meclis Üyesi Mustafa Güven, yaşanan sorunun temeline ekonomik dar boğazı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın uygulamaya başladığı Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) programını işaret etti.
“2008 krizinden sonra işçi sınıfında ortalama çalışma yaşının giderek aşağıya çekildiğini görüyoruz”
Çocuk işçiliğin yıllar içerisinde sistematik olarak arttığını belirten Güven, Amerika’da 2008 yılında yaşanan Mortgage kredileriyle başlayan ekonomik krizi hatırlatarak şunları söyledi:
“Özellikle 2008’de Amerika’daki Mortgage krizinden sonra Türkiye’de 2008’den 2009’a geçildiğinde 1 yıl içerisinde stajyer ve çocuk işçilik miktarının yüzde 250 arttığını görüyoruz. O kriz nedeniyle milyonlarca işçi atılmıştı. Atılan işçilerin yerine özellikle stajyer ve çocuk işçiliğe doğru bir yönelim olduğunu görüyoruz. Bu, son 10-15 yılda gelişen bir şey. Ama son yıllarda bu artık çocuk işçi cinayetlerinde de gözle görülür bir hale geldi. Pandemide de bunu gördük. Özellikle tarım ve inşaatta. Baktığınız zaman Türkiye’de işçi cinayetlerinin rekor kırdığını, çocuk işçi cinayetlerinin de rekor kırdığını görüyoruz. Çünkü 2008 krizinden sonra Türkiye’de sermaye açısından bir ucuz emek gücü arayışı var. 2008 krizinden sonra işçi sınıfında ortalama çalışma yaşının giderek aşağıya çekildiğini görüyoruz. Bunlar kayıtlı olanlar. Bir de kayıt dışı olanlar var. İzmir’de yıllardır deri kundura sektöründe 5 yaşında çocuk çalıştırılıyor. Devletin el atmadığı bir alan var.”
“Türkiye ekonomisi bunun üzerine inşa edildi”
Çocuk işçi sayısındaki artışta Milli Eğitim Bakanlığı’nca uygulamaya konulan MESEM projesinin de büyük etkisi olduğunun altını çizen Güven, şöyle konuştu:
“MESEM projesi, çocuk işçiliğinin meşrulaştırılmış hali. MESEM projesiyle yasallaştırılan çocuk işçiliği, kayıt dışı alanda da Türkiye’deki göçmenlik üzerinden çocuk işçi sayısının ucuz emek gücü sömürüsü anlamında arttığını, o küçük çocukların okuması, oynaması gereken, yeterli eğitim alması gereken çocukların maalesef bir geçim derdiyle emeklerinin çok erken bir dönemde sömürüldüğünü görüyoruz. Türkiye ekonomisi bunun üzerine inşa edildi.”
“Geçim derdinden dolayı çocuklara seçim hakkı bırakılmış değil”
Ülkedeki ekonomik darboğazın çocukları küçük yaşta çalışmak zorunda bıraktığına da dikkat çeken Güven, şu ifadeleri kullandı:
“Bu çocukların istediği bir şey değil. Ailelerin zorladığı bir şey. Ve Türkiye ekonomisinin tercihi. Türkiye ekonomisi ucuz, kayıt dışı emek gücü istiyor. Bu alan, devletin denetlemediği bir alan olduğu için de yoksullaşmasının etkisiyle… Artık aileler bir maaşla geçinemiyor. Bir asgari ücretle bir aile geçinebilir mi? Yok. O zaman eşi de çalışıyor. Artık gelinen noktada iki eşin çalışması da ailenin geçimine yetmiyor. O zaman aileler, çocuklarını da kendi okul masraflarını karşılamak, giderlerini ve harçlıklarını karşılamak için çalışmaya itiyor. Bu, geçim derdinden kaynaklanıyor. Yoksullaşma. Bu kesinlikle o çocukların isteği değil. Hangi çocuk ister yazın çalışmayı? Ama maalesef bu çocuklara geçim derdinden dolayı böyle bir seçim hakkı bırakılmış değil.”
MESEM projesi ve 2008 krizi gölgesinde çocuk işçi sayısının yıllık değişimine ilişkin sayısal verileri de paylaşan güven, şunları söyledi:
“Özellikle 2009’dan itibaren her yıl yüzde 200-250 oranında işçilikte yaş ortalamasının düşürülüp 15 yaşın altına gidildiğini görüyoruz. Ve bu katlanarak gidiyor. Bu neye bağlı? Türkiye’de çalışan nüfusun yaklaşık yüzde 83’ü asgari ücretin altında ya da o seviyelerde yaşamaya çalışan bir halkız biz. İnsanlar geçim derdinden çocukları itiyorlar buna. Daha da tehlikeli olanı sistematik olarak bu çocuk işçilik ekonomisi isteniyor. Yani ekonomi bu ucuz iş gücünü istiyor ve yönlendiriyor. MESEM projesi de eğitim alanındaki, Milli Eğitim politikalarımız da çocuk işçiliği özendiriyor.
Çocuk işçilik sayısında bir ihtiyaç olarak MESEM projesiyle firmalara ucuz emek sağlanıyor devlet tarafından. Bu projelendirmenin 2009 yılından bu yana arttığını görüyoruz. SGK istatistiklerine göre; 2009 yılında stajyer kursiyer 17 bin civarındayken bugün 1 milyon 300’e ulaşmış. MESEM projesine 10 yılda patronlara ucuz iş gücü sağlamak için devlet olarak yaklaşık 20 milyar teşvik vermişiz. 2023 yılında bu projeye devlet teşviki yaklaşık 2 milyar. Ama bundan sadece 300 milyonu çocuk ve öğretmenlere gitmiş. Aynı zamanda bu çocuklar bedavaya çalıştırılıyor.
Bu patronlar için çok cazip bir şey oldu. 2024 yılında MESEM projesine başvuran patron sayısı 1 milyona ulaşmış. 1 milyon patron ‘Ben ucuz, çocuk iş gücü istiyorum’ diyor. Bu da çocuk işçi cinayeti sayısını artırdı. 2023 yılında 62, bu yıl şu ana kadar 24 çocuğun işçi cinayetlerine kurban gittiğini görüyoruz. Bu çocuklarına arasında 5 yaşında çocuklar da var. Yani 5 yaşındaki çocuklar da çalıştırılıyor. 5 yaşındaki çocukların biz işçi cinayetlerinde hayatlarını kaybettiğini görüyoruz.
Derhal çocuk işçilik yasaklanmalı. Türkiye’nin bu ucuz iş gücü arayışı çocukları mahvediyor. Siz asgari ücreti yoksulluk sınırına getirirseniz kimse çocuğunu çalıştırmak zorunda kalmaz. MESEM projeleri de bu şekilde kapatılmalıdır.”