ANASAYFA arrow right Güncel

3 bin yıllık balta kültür öğesi olarak sergileniyor

3 bin yıllık balta kültür öğesi olarak sergileniyor
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.41
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.41
Birçok savaşa tanıklık eden 3 bin yıllık demir balta, Medusa Arkeolojik Cam Eserler Müzesi'nde
Van bölgesinde yaşayan Ermeniler’in ataları Urartular’a ait olduğu tahmin ediliyor
Birçok savaşa tanıklık eden 3 bin yıllık demir balta, Medusa Arkeolojik Cam Eserler Müzesi'nde ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor. Dünyada sayılı, Türkiye'de tek olan Cam Müzesi'nde, eski dönemlere ait cam eserlerin yanı sıra, tarihe tanıklık eden çeşitli heykeller, takılar ve savaş aleti bulunuyor. Cam Eserler Müzesi'nde sergilenen savaş aletlerinden 3 bin yıllık demir balta ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor. Demir baltanın, Van bölgesinde M.Ö. yaşayan Urartulara ait olduğunu tahmin ediliyor.
Arkeolog Gökhan Köse, eskiden kültürler arası üstünlük mücadelesi nedeniyle Urartuların M.Ö. 13. yüzyılda, demir çağına girmesiyle beraber, hızlı bir silahlanma sürecine gittiğini belirtti. Demir ve bronz baltanın da o dönemde yapıldığını belirten Köse, "Burada Urartu dönemine ait iki tane balta bulunmaktadır. Urartular, demir döneminde, M.Ö. 13 yüzyılda, günümüz Van bölgesinde yaşamış olan bir kültürdür. Kendine has özellikte baltalar yapmışlardır. Milattan önce bin 300 yılında yapılmış baltalardır. Tunç döneminden sonra demir dönemine geçilmiştir. Bunlar da o döneme aittir" dedi.

Eski dönemlerde kültürler arası üstünlük mücadelesi bulunduğu için savaşlara sıklıkla başvurulduğunu belirten Arkeolog Gökhan Köse, "Burada çok eski dönemlere ait kılıçlar, balta uçları, mızrak uçları ve birçok çeşit balta bulunmaktadır. Hepsi de birbirinden farklı formatlarda yapılmıştır. O da şu şekilde yorumlanmaktadır. Eski dönemdeki kültürler, kendine ait olanın başkası tarafından görülmesi için, kendine ait özelliklerde savaş aletleri yapmışlardır. Zaten gelip müzemizdeki eserleri detaylı olarak incelediğinizde, eserlerin birbirlerine benzemediğini göreceksiniz" şeklinde konuştu.
Müzede sorumlu İbrahim Halil Algın ise, "Müzemizin değerli eserlerinden bulunan bu eski baltalar ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor. Bu baltalar, M.Ö. bin 3 binli yıllara aittir. Bu baltalar savaş amacıyla yapılmışlar. Bu balta muhakkak birçok savaşa tanıklık etmiştir. Şimdi ise değerli eserlerimiz arasında yerini almaktadır" diye konuştu.

9 bin yıllık bir heykel de var
Gaziantep'te, dünyada sayılı Türkiye'de ise tek olan Arkeolojik Medusa Cam Eserler Müzesinde, 'ana tanrıça' olarak bilinen 9 bin yıllık bir heykel de sergileniyor.
Dünyada sayılı, Türkiye'de tek olan cam müzesi, Gaziantep Kalesi civarında 2008’de kuruldu. Ülkenin il cam müzesinde, eski dönemlere ait cam eserlerin yanı sıra, yine eski medeniyetlere tanıklık eden binlerce yıllık geçmişe sahip heykeller de bulunuyor. Müzedeki, pişmiş topraktan yapılan 9 bin yıllık maziye sahip yarım metre uzunluğundaki 'ana tanrıça' heykeli, ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor. Erken Neolotik döneme ait olduğu düşünülen ana tanrıça heykeli Türkiye’de tek olurken, sadece Gaziantep ve Şanlıurfa bölgesine ait olan kültürü simgeliyor. Ana tanrıça heykelinin yanı sıra 4 bin yıl öncesine ait Tel Halaf bölgesine ait olan, bereket tanrıçaları ve Anadolu’da eski kültürlere ait ana tanrıça heykelleri de bulunuyor. Ana tanrıça heykeli hakkında bilgi veren Arkeolog Gökhan Köse, “Bu ana tanrıça heykeli günümüzden 7 bin yıl önce, aslında 9 bin yıl önceki döneme ait olduğu da düşünülüyor. Onun da bir özelliği Türkiye de hiç görülmemiştir. Bu da, günümüz Gaziantep ve Şanlıurfa arasındaki bir bölgeye ait kültürden geldiği düşünülmektedir” dedi.

Bereket ana tanrıça heykellerinin, M.Ö. 6 bin yılında Suriye'nin Halep bölgesi kültürünün bir ürünü olduğunu aktaran Gökhan Köse, cam eserler müzesinde eski uygarlıklara ait birçok ana tanrıça heykellerinin olduğunu belirtti. Köse, burada bulunan her bir ana tanrıça heykellerinin Anadolu'nun farklı kültürlerini yansıttığından dolayı, sadece o bölgeye has olduğunu kaydetti. Cam eserler müzesinde, Erken Neolotik döneme ait bulunan M.Ö. 9 bin yılında ortaya çıkan ana tanrıça heykelinin Gaziantep ve Şanlıurfa'da o dönemde yaşayan medeniyetin kültürünü yansıttığından dolayı eşi benzeri olmadığını dile getiren Köse, “Bugün gördüğünüz ana tanrıçalar,

Tel Halap bölgesinden çıkmışlar. Tel Halap bölgesi, günümüz Suriye toprakları içerisinde Halep bölgesine yakın bir yerde yaşayan kültürlerdendir. Günümüzden 6 bin yıl önce o bölgede yaşamışlardır. Ana tanrıça hakkında bilgi verecek olursak, insanoğlu, her zaman bir şeylere tapmaya ihtiyaç duymuştur. Bu ilk zamanlarda mağaralara çizilen resimler, daha sonra, insanların bir şeyleri yapabilme keşfine varınca, topraktan cisimler yapmışlardır ve bunlara tapmışlardır. Ana tanrıçanın özelliği, vücut hatları dolgun verilmiştir. Bu da bereketin simgelerinden olup üretkendir. Aynı zamanda her kültür kendine ait ana tanrıçalara yapmıştır. Tel Halap bölgesinde görülen bu şekil ana tanrıçalar, günümüzde, Anadolu bölgesinde de aynı şekilde verilmiştir. Bunun yine aynı örneği de M.Ö. 7. yüzyılda buna benzer örnekler Çatalhöyük'te ortaya çıkmıştır. Aşağıda bir tane ana tanrıça daha vardır o da günümüzden 7 bin yıl önce, aslında 9 bin yıl önceki döneme ait olduğu da düşünülüyor. Onun da bir özelliği Türkiye de hiç görülmemiştir. Bu da, günümüz Gaziantep ve Şanlıurfa arasındaki bir bölgeye ait kültürden geldiği düşünülmektedir” şeklinde konuştu.
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *