ANASAYFA arrow right Güncel

İmar planı tadilatlarında büyük rantlar söz konusu

 İmar planı tadilatlarında büyük rantlar söz konusu
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.28
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.28
Mimarlar Odası Başkanı Bekir Sıtkı Severoğlu ile hem kenti ve kentin sorunlarını, hem siyaseti konuştuk…

Mimarlar Odası Başkanı Bekir Sıtkı Severoğlu ile hem kenti ve kentin sorunlarını, hem siyaseti konuştuk… Severoğlu’na göre 7 Haziran seçim sonuçlarının en makul sonucu AKP-CHP koalisyonu…

 

Mimarlar Odası Başkanı Sıtkı Severoğlu, son yıllarda kentte “Herşey rant, herşey para” felsefesinin yerleşmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirirken, yerel yönetimlerin projeler için yarışma açmamasını eleştirdi. Göz boyayan proje maketleri ile yapılan yanlışların düzeltilmesi için kaynakların ve zamanın boşuna israf edildiğine, kentin yetişmiş mimarlarına fırsat tanınmamasının yanlışlığına vurgu yaptı…Belediye meclislerinde yapılan imar tadilatlarında büyük rantlar döndüğüne dikkat çekti.

 

Mimarlar Odası Başkanı Sıtkı Severoğlu’nun sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

 

-Fatma Şahin’in büyükşehir belediye başkanlığı hepimizi çok heyecnlandırdı. Hem kadın, kente kadın bakış açısı ile yaklaşacak ve güzelleştirecek, hem Bakanlık yapmış, Ankara’da iyi irtibatları nedeniyle kente daha çok hizmet gelecek diye pek bir memnun olmuştuk. Ama dönüp baktığımızda ortada birşey görünmüyor sanki… Siz bu geçen süreci Mimarlar Odası olarak nasıl yorumluyorsunuz?

- Bunun temel nedeni, bu kentte yaşayan insanların Fatma Şahin’den beklentilerinin yüksek olmasıdır. Fatma Şahin’in büyükşehir belediye başkanlığı süresi 450 günü aştı. Gaziantep’in sorunlarına çözüm için, 50 gün öncesinden de kendisi ile diyalog halinde geçti.  Yani 500 günü aşkın bir zamandır Fatma Şahin Hanımefendi ile kentin sorunları, nasıl daha yaşanılabilir bir kent yaratılabilir konusunda temaslarımız devam ediyor. Geçen süre zarfında Oda olarak bir  takım çalışmalarımız itirazlarımız da oldu. Mesela Geneyik bölgesindeki yanlış, bizim itirazımız üzerine durduruldu.

Fatma Hanım, belediye başkanı olmadan da Bakanlık döneminde Maarif Meydanı’nda olduğu gibi bazı yanlış çalışmalara da müdahale etmişti.

Şimdi kentin bir genel profiline baktığımızda; öyle bir noktaya gelindi ki varlıklı olmak ve para temel yaşam felsefesi haline gelmiş.Bu nedenle plan tadilatlarında büyük rantlar söz konusu oluyor.

 -Bir vatandaş olarak belediye meclislerindeki plan tadilatı yoğunluğuna baktığımda çok işkilleniyorum. Ve burada birşeyler dönüyor  diye algılıyorum. Yanılıyor muyum, yoksa gerçekten bu kadar imar tadilatı büyük rantların döndüğünü mü gösteriyor?

-Belediye meclislerindeki tadilatların çoğunluğu okul ve trafo tadilatları. Ancak orada da yanlış yapılıyor.Okulun bahçe mesafesini 10 metreden 5 metreye-3 metreye çekiyorlar. Eğitimde daha doğru projeler üzerinde çalışmak yerine ellerindeki tip projeleri her yere uygulama yoluna gidiyorlar.

-Peki diğer tadilatlar!...

-Hemen her mecliste parsele özel plan tadilatlarıyla da karşılaşıyoruz. Biz Mimarlar Odası olarak bu tür tadilatlarda kamusal alanların korunması için gerekli gayretin gösterilerek tadilat yapılmasını arzu ediyoruz.İlgili yasa ve yönetmeliklere uygun tadilat yapılsın diyoruz.Kamu yararına uygun olmayan tadilatların iptali için açtığımız davalar var. Ama ne yazık ki bu konuda sonuca ulaşmak her zaman mümkün olmuyor.Çünkü Türkiye’de yargı süreci yavaş işliyor.Açtığınız dava 1-2 yıl sonra sonuçlanıyor. O sırada adam binayı bitirmiş oluyor ve kararın uygulanma şansı kalmıyor.

Mevzuata göre, planları yaparken kişi başına yeşil alan ve sosyal donatı alanlarını ayırmak zorundasınız. Şu anda planların çoğunda bu uygulanmıyor.Açtığımız davaların çoğunu kazanıyoruz.Bazı yanlışların düzeltilmesine katkı sağlıyoruz. Şu anda 30 tane devam eden davamız var. 12 tanesi önceki dönemde açılmış davalardı. 18 yanlış uygulama için de yeni dava açıldı.

-Asım Bey’in gider ayak yaptığı 100. Yıl Parkı’ndaki ihlaleler durdurulup, iptal edilmişti.Ama şimdi bakıyorsunuz, adamlar çimlerin üzerine yayılıp gidiyor, ne yapıyorsun diyen yok.Kuralsızlığın kural olduğu bir kent yönetimi görüntüsü var sanki ne dersiniz?

-Yeşil alanlarla ilgili şöyle bir durum söz konusu.1970’li yıllarda Kültür Parkı alanının bulunduğu Alleben yatağı, Burç ormanları, Erikçe ormanı aktif yeşil alanlardı.Kentin nüfusu 300 bindi. Şimdi, Suriyeliler’le birlikte nüfus 2 milyona ulaştı, ama yeşil alan miktarı bir karış artmadı, yerinde saydı, hatta nüfusa göre azaldı da denilebilir.

Temel mesele; kentin bütün planının rant elde etmek amacıyla sürekli bozulması.Mesela, Onkoloji hastanesi yanındaki yapılaşma düşük yoğunluklu, bence gayet güzel de bir yapılaşmaydı.Ancak şu anda oradaki yapılaşma üst ölçek plana, yasaya, yönetmeliğe aykırı olarak değiştirildi ve halen devam ediyor.

-Yani, sonuç itibariyle insan kadın yönetici, belediye başkanı olunca rant meselesi ortadan kalkar diye düşünüp, umut ediyor ama, sizin konuşmalarınızdan da anladığım, maalesef iyi bir görüntü yok… Kadın yönetici beklentimiz, sorunların çözümüne yansımadı, şahsen müthiş bir hayal kırıklığı yaşıyorum.

-Dört tane kız babası olarak kadınların mesleklerinde ve her alanda gösterdikleri başarılarıları yürekten destekliyorum. Ama burada kişisel ilişkiler, siyasi baskılar ve yaşasın para, yaşasın rant baskısı ile rant tadilatları başlıyor.Bir gayrimenkul bire 3, bire 4 değer kazanıyordu.Ancak son 10 yılda inanılmaz spekülatif artışlar yaşanmaya başladı.Bire 100 bire 200 rantlar elde edilen yerler var.

Söze gelince herkes çevreci, herkes yaşanılır, yeşil alanları olan bir kent istiyor.Ancak aynı adamın orada bir arsası varsa, kişisel menfaat, insanların doğruları görmesini engelliyor.

- Abdullah Gül, cumhurbaşkanlığı döneminde ziyaret ettiği İtalya izlenimlerini Twitter'da fotoğraflar eşliğinde paylaşmış, Roma'da tarihi dokunun korunmuş olmasını, ''Şehrin yüzlerce yıllık ihtişamlı binaları, meydanları, sokakları öyle korunmuş ki ne bir gökdelen ne de bir AVM var'' diye değerlendirmişti. Gaziantep’e çok yüksek binalar yapılması kentin tarihi dokusuna haksızlık ve yanlış değil mi?

- Çok yüksek binaların, o binayı yapan insanlara çok büyük ve haksız rant sağlamaktan başka hiç kimseye olumlu bir katkısı yok. Bir kere ışığı ve rüzgarı kesiyor.

Mesela Fevzi Çakmak 30 metrelik bir yol. Plan yapılırken sadece konut yapılaşmasına izin verilmiş. Ama sonradan, tüm binaların girişi ticarethaneye dönüştürülmüş, üzerine bir AVM gelmiş, şimdi bir de o sözünü ettiğiniz 5-6 katlı binaların arasında ucube yapı yükseliyor. Çok kısa bir zaman sonra o yol bu yükü kaldıramadığı için tek yönlü yapılmak zorunda kalınacak. Biz kentin imar planlarında öngörülen yeşil alan ve sosyal donatı alanlarını bırakın artırmayı, tam tersine üzerine insan yoğunluğu getirdik. Bir bölgeye 3-4 katlı binanın yanına 20-30 katlı binalar yapılıyorsa orada bir yanlışlık ve rant var demektir.

Oysa yurt genelinde yapacağımız düşük yoğunluklu, ışığı ve rüzgarı kesmeyen, çevreye saygılı ve yerel malzeme kullanılan binalarla her yıl birkaç tane nükleer santralin üreteceği enerji kadar enerji tasarrufu sağlayabiliriz.

-Neden doğrusunu yapmak dururken, hep yanlış yolara sapıyor yöneticilerimiz? Böyle uygulamaların kamu yararına olmadığını, rant amaçlı olduğunu vatandaş anlamıyor mu sanıyorlar? Mesela isim vermeyeyim ama, Fatma Şahin’in çok yakınında çalışan çekirdek kadrosuna bakıyorum, “Bu adamdan birşey olmaz, bu adam kim ki bu görevde, bu adamın belediyecilikle ne alakası var? Fatma Hanım bu adamı neden tutuyor” diyeceğiniz çok isim var. Bunlar da sonuç itibarı ile yanlış işlere imza atıyorlar?

-Gaziantep’te maalesef insanlar konusunun dışında her konuda uzman olduğu için, ilgisi olmayan kişiler her konuda görüş bildirebiliyorlar. Eğer belediyeler projeleri için yarışma açsalar, nitelikli insanlar yarışmayla belirlenen o projeye uymak zorundadır.Ancak böyle yapılmadığı için çok hatalı projeler yapılıyor.Büyükşehir belediyesi uzman mimarların yer alacağı bir ekip ile çalışsa, o ekibin bu kentin silüetini bozacak bir yapıya onay vermesi mümkün değil.

-Kentin ihtiyacını karşılayacak kadar mimar yok herhalde, o yüzden niteliksiz insanlarla çalışmak zorunda kalıyorlardır…

-Aksine, çok sayıda genç ve yetenekli mimarımız var. Kayıtlı üye sayımızda son 2 yılda yüzde 25 artış oldu. Bu insanların yeteneklerini sergileyecekleri ortam yaratılması lazım. Lafa gelince yerel markaları tercih edelim, kentteki mimar ve mühendislere de bu kenti yönetenler imkan sağlasın.İstanbul’da bir takım şirketlere çizdirilmiş, üç boyutlu şahane görsellerlegöz boyayan, niteliksiz insanlara iş veriliyor, yanlışlar yapılıyor, sonra da bu yanlışları düzeltmeye çalışıyorlar.Örneğin Gaziantep Üniversitesi’nde yapılan bir kültür merkezi var. 2012 yılında bitmesi gerekiyordu.Bu projenin sorunlarını çözmek için 3 yıldan beri uğraşıyorlar.Arkeoloji Müzesi de öyle… 2013 yılında açılacaktı, yanlış proje seçilmiş, tasarım doğru yapılmamış, açılamıyor.Yazık değil mi bu ülkenin kaynaklarına ve insanlarına?

-Neden yapılıyor bu yanlışlar sizce? Ortada bir rant doğuyor da onu mu paylaşıyorlar?

-Biraz önce yönetici kadroların bilinçli ve nitelikli olmasından söz ettiniz. Bu yanlışlar onların yüzünden işleniyor.İlgili idarenin yetkili amirlerinin karar verici olma arzusu ön plana çıktığı için kentte yanlış işler yapılıyor.

-Mimarlar Odası olarak, kentte gördüğünüz en bariz aksaklıklar neler?

-En basiti, bir yayanın kentteki kaldırımlarda yürümesi mümkün değil. Çünkü kaldırımlar; büfeler, reklam panoları ve otobüs durakları ile işgal edilmiş durumda.Bu yayalara çok büyük haksızlık.Bir insan yaşadığı kentin kaldırımlarında yürüyemiyorsa gerisini siz düşünün.Konusunda uzman olmayan insanların karar verici olması, hataların artmasına imkan tanıyor.

-Geçen sürede çok başarılı işler yapılıyor demek zor. Geçenlerde bir AKP’li ile sohbet ederken konuyu gündeme getirip, Fatma Şahin’in dönemini nasıl değerlendirdiğini sorduğumda, “Aslında çok başarılı işler yapılıyor” diye başladı söze, ben merakla acaba kendisinin vakıf olup, bizim bilmeden atladığımız ne var diye merakla dinlemeye başladım. “Mesela hayvanat bahçesindeki Safari park uygulaması çok şahane birşey oldu. İnsanlar şimdi, serbestçe dolaşan hayvanların arasında gezebiliyorlar” dedi ve bitti.

-Mimarlar Odası olarak bu kentin daha yaşanılır kılınması için diyaloğu kesmeden devam ettirmeye gayret gösteriyoruz.  Verilen kararların kenti geri değil, ileri götürmesi lazım.Fatma Şahin Hanımefendi ile direkt temas kurduğumuzda, sorunu anlatma imkanı bulduğumuzda bazı yanlışlardan dönülmesini sağlayabiliyoruz. Örneğin, Nisan 2015'te TMMOB olarak gerçekleştirdiğimiz Kent Sempozyumu’nda İbrahimli 2 Bölgesi’ndeki yollarda ortaya çıkacak 

sorunları geçmişte yazılı verdiğimizi ve sorunun çözülmediğini dile getirmiştim. Bazı önemli düzeltmeler bu süre içinde yerine getirildi.

Kamil Ocak Stadyumu yerine ne yapılabileceği konusunda Büyükşehir Belediyesi sponsorluğunda 3 üniversitenin Mimarlık Fakülteleri’nin öğrencileriyle fikir çalıştayı gerçekleştirdik.Önemli sonuçlar elde ettik.Bazı projelerde samimi görüşümüz soruluyor, katkı sağlıyoruz. 

- Biraz da politika konuşalım, siz geçmişte 13 yıl ANAP'ta aktif siyasetin için de yer aldınız, 7 Haziran seçim sonuçlarını nasıl okuyorsunuz? 

 -AKP, CHP ve MHP ile ilgili sanal medyada yaptığım oy tahminleri bire bir tuttu. HDP’nin de onlardan giden oylarla barajı aşacağını söylemiştim.Benim 45 yıldan beri ülkenin siyasi yaşamına aklım yetiyor.Güneş Motel olayı, 12 Eylül, ANAP dönemi ve AKP dönemini yaşadım.AKP dönemini 2007 öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırmk lazım. 2007’ye kadar güzel işler yaptılar, sonrasında tek başına güçlü iktidar, yanlışları da beraberinde getirdi.

Toplum AKP’liler ve onlara karşı olanlar diye ikiye bölündü.

Bu ayrıştırmaya tepki olarak 7 Haziran seçimleri, MHP’lilerin HDP’nin, HDP’lilerin de MHP’nin oylarını koruduğu, sahip çıktığı ilginç bir seçim oldu.

Şu anda Türkiye’nin kurtuluşu koalisyondan geçiyor. Yüzde 40 oy alan AKP ile yüzde 60 oy alan karşı tarafı aynı demokratik arayışla biraraya getirecek  bir ortam oluşturmak gerekiyor.

Bunun da en yakın ve güçlü ihtimali, bir AKP-CHP koalisyonu diye düşünüyorum.Şu anda çok ciddi bir hukuk sorunu yaşıyoruz, çözüm sürecinin devam ettirilmesi gerekiyor. İktidar kim olursa olsun, Batılı emperyalistler tarafından empoze edilen ancak şu anda var olan bu sorunla ilgili doğru adımlar atılmalı. Varlıklı kesimin gelirden aldığı pay sürekli artarak zengin ile yoksul arasındaki makas açılıyor. Koalisyon hükümeti başta hukuk ve milli eğitim olmak üzere tüm bu sorunlara çözüm bulmalı.AKP-CHP koalisyonu bunu başarabilir, bu imkan var. Ama eğer bu başarılamazsa, Türkiye’yi sıkıntılı bir dönem bekliyor. Oysa,  hepimizin kardeşçe, özgür bir şekilde, bir arada yaşamaya ihtiyacımız ve hakkımız var.

Özgürlükçü, sivil bir Anayasa’ya, demokratik, insan haklarına saygılı bir hukuk devletine ihtiyacımız var, buna hakkımız da var.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *