Türkiye Kamu-Sen Gaziantep İl Temsilcisi Kemal Kazak, yaptığı yazılı basın açıklamasında vergi sisteminin adil olması gerektiğine vurgu yaparken, “Hükümet, çalışanlar üzerindeki vergi yükünü iyice artırıp, 2017 yılında 13 bin lira olan yüzde 15’lik gelir vergisi üst sınırını, 2018 yılı için 14 bin 800 lira olarak belirleyince bütün ücretlilerin 2018 yılı içinde bir üst vergi dilimine geçmesi ve 5 puan daha fazla vergi ödemesi kesinleşmişti. Birçok kamu görevlisi daha yılın ikinci yarısına ilişkin maaş zammını alamadan ödedikleri vergiler yüzde 5 oranında artmıştı. Kasım ayı itibarı ile 2 milyon 700 bin kamu görevlisinin tamamı bir üst vergi diliminden gelir vergisi ödemeye başladı. Hal böyle olunca bir taraftan enflasyon maaşları eritirken diğer yandan da artan vergiler nedeniyle ele geçen ücretlerde büyük düşüşler yaşandı” dedi.
Orta-düşük gelirlilerin vergi oranı
yüzde 25’ten yüzde 27’ye çıkarıldı
“Gelir dağılımının vergiler yoluyla etkilenmesinde önemli olan bir başka kriter, vergilerin dolaylı mı yoksa dolaysız olarak mı toplandığıdır” diyen Kazak, “OECD ülkelerinde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirlerine oranı ortalama yüzde 35 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 68’ler dolayındadır. Buna göre adaletsiz vergi toplamanın bir göstergesi olan dolaylı vergilerin, Türkiye’de dolaysız vergilerin yerine ikame edildiği görülmektedir. Buna ek olarak 2003 yılında en yüksek gelir grubundan alınan vergi oranı 5 puan indirilerek yüzde 40’tan yüzde 35’e çekilmiş, 2006 yılında yapılan bir düzenleme ile orta- düşük gelirli grubun gelir vergisi oranı yüzde 25’ten yüzde 27’ye çıkarılmıştır. Kayıtlı çalışanları yolunacak kaz gibi gören bu vergi politikası, gelir dağılımının geniş kitleler aleyhine bozulmasında büyük pay sahibi olmaktadır. Çünkü bu yolla ücretli, sabit gelirli kesimin satın alma gücü önemli ölçüde daraltılmaktadır. Buna karşılık hazine bonoları ve devlet tahvillerinin vergiden muaf tutulması, rant gelirleri lehine gelir dağılımının bozulmasına sebep olmaktadır” değerlendirmesinde bulundu.
Çalışanlar üzerindeki vergi
yükünün hafifletilmesi gerekiyor
Vergi politikalarındaki adaletsizlik nedeniyle, düşük ücret alan ve büyük ölçüde ülkenin en fakir kesimini oluşturan kamu görevlilerinin, KİT çalışanlarının, işçilerin, asgari ücretlilerin kısa sürede bir üst vergi dilimine tabi olduklarını, maaşların düştüğünü ve Temmuz ayında aldıkları maaş zammının büyük bölümünün artan gelir vergisi ödemesine gittiğini kaydeden Kazak, “Bilindiği gibi ücretli kesimin vergileri stopaj usulü ile kesilirken, diğer kesimlerin vergilerinin bir dönem sonra ve taksitler halinde tahsil edilmesi, hatta bir süre sonra çıkarılan vergi afları yoluyla indirime gidilmesi, enflasyonun AB ve ABD gibi gelişmiş bölgelere oranla yüksek düzeyde olduğu ülkemizde, izlenen vergi politikası ile gelir dağılımının geniş kitleler aleyhine bozulmasında rol sahibi olmaktadır. Yaşanan bu olumsuzlukları gidermenin yolu, çalışanlar üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesidir. Gelir vergisinin yüzde 15 orana denk gelen alt diliminin tatminkâr seviyede yükseltilerek çalışanların yıl içinde yüzde 20’lik vergi dilimine girmelerinin önlenmesidir. Bu konuda herhangi bir yasal düzenlemeye gerek yoktur. Her yılın başında Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından gelir vergisi tarifesi yayınlanmaktadır. Burada alınacak bir prensip kararı ile gelir vergisi alt diliminin yükseltilmesi sağlanabilir” ifadesini kullandı. Hüseyin Karataş
Orta-düşük gelirlilerin vergi oranı
yüzde 25’ten yüzde 27’ye çıkarıldı
“Gelir dağılımının vergiler yoluyla etkilenmesinde önemli olan bir başka kriter, vergilerin dolaylı mı yoksa dolaysız olarak mı toplandığıdır” diyen Kazak, “OECD ülkelerinde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirlerine oranı ortalama yüzde 35 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 68’ler dolayındadır. Buna göre adaletsiz vergi toplamanın bir göstergesi olan dolaylı vergilerin, Türkiye’de dolaysız vergilerin yerine ikame edildiği görülmektedir. Buna ek olarak 2003 yılında en yüksek gelir grubundan alınan vergi oranı 5 puan indirilerek yüzde 40’tan yüzde 35’e çekilmiş, 2006 yılında yapılan bir düzenleme ile orta- düşük gelirli grubun gelir vergisi oranı yüzde 25’ten yüzde 27’ye çıkarılmıştır. Kayıtlı çalışanları yolunacak kaz gibi gören bu vergi politikası, gelir dağılımının geniş kitleler aleyhine bozulmasında büyük pay sahibi olmaktadır. Çünkü bu yolla ücretli, sabit gelirli kesimin satın alma gücü önemli ölçüde daraltılmaktadır. Buna karşılık hazine bonoları ve devlet tahvillerinin vergiden muaf tutulması, rant gelirleri lehine gelir dağılımının bozulmasına sebep olmaktadır” değerlendirmesinde bulundu.
Çalışanlar üzerindeki vergi
yükünün hafifletilmesi gerekiyor
Vergi politikalarındaki adaletsizlik nedeniyle, düşük ücret alan ve büyük ölçüde ülkenin en fakir kesimini oluşturan kamu görevlilerinin, KİT çalışanlarının, işçilerin, asgari ücretlilerin kısa sürede bir üst vergi dilimine tabi olduklarını, maaşların düştüğünü ve Temmuz ayında aldıkları maaş zammının büyük bölümünün artan gelir vergisi ödemesine gittiğini kaydeden Kazak, “Bilindiği gibi ücretli kesimin vergileri stopaj usulü ile kesilirken, diğer kesimlerin vergilerinin bir dönem sonra ve taksitler halinde tahsil edilmesi, hatta bir süre sonra çıkarılan vergi afları yoluyla indirime gidilmesi, enflasyonun AB ve ABD gibi gelişmiş bölgelere oranla yüksek düzeyde olduğu ülkemizde, izlenen vergi politikası ile gelir dağılımının geniş kitleler aleyhine bozulmasında rol sahibi olmaktadır. Yaşanan bu olumsuzlukları gidermenin yolu, çalışanlar üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesidir. Gelir vergisinin yüzde 15 orana denk gelen alt diliminin tatminkâr seviyede yükseltilerek çalışanların yıl içinde yüzde 20’lik vergi dilimine girmelerinin önlenmesidir. Bu konuda herhangi bir yasal düzenlemeye gerek yoktur. Her yılın başında Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından gelir vergisi tarifesi yayınlanmaktadır. Burada alınacak bir prensip kararı ile gelir vergisi alt diliminin yükseltilmesi sağlanabilir” ifadesini kullandı. Hüseyin Karataş