Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Mavera Kongre ve Sanat Merkezinde Sivil Toplum Diyaloğu İşletme ve Sanayi Politikası Hibe Programı kapsamında; Taşev Eğitim Kültür ve Gençlik Derneği tarafından Gaziantep Üniversitesi, Gaziantep Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ve İpekyolu Kalkınma Ajansı işbirliği ile yürütülen “Yenilenebilir Enerji için Sürdürülebilir Ortaklık Projesi” konferansı düzenlendi.
Gençlerin kendi imkanlarıyla üniversiteyi de yanlarına alarak çok güzel bir çalışmayı başardıklarını belirten Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Deniz Köken, “Batının bizden çok fazla bir üstünlüğü yok. Bizim bazı işleri ön plana alma konusunda bir sıkıntımız oluşmuş ve önceliklerimizi sıralayamamışız. Sıralayamadığımız için de önceliklerimiz lüzumsuz işlerle uğraşmaktan ana işe dönememişiz. Dönemeyince de bugün bu sorunları yaşıyoruz. O yüzden nasıl ki gelişmiş ülkeler bugün 25-30 bin doların üzerine çıkmışlarsa ve bununla ilgili hangi altyapılar yapmışlarsa, eğitim modeli hangisinde daha iyiyse, teknolojik yapılanmalar hangisinde daha iyiyse onları almamız gerekiyor. Yeniden dünyayı keşfetmenin manası yok. Biz daha ilerisini bulmak zorundayız” ifadelerinde bulundu.
Açılış konuşmaları sonrasında Rektör Prof Dr. Gür’ün moderatörlüğünü yaptığı panele; GAÜN Enerji Sistemleri Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Serap Çelik, Taşev Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Demirezer, Doğa Koruma Derneği YKB Sinan Tütüncüler, Gaziantep Valiliği İl Planlama Uzmanı İhsan Canpolat ve Büyükşehir Belediyesi Enerji Sistemleri Mühendisi Merve Özkara panelist olarak katıldı.
Taşev Eğitim Kültür ve Gençlik Derneği olarak yaklaşık iki yıl önce bu projenin hazırlıkları başladığını belirten Özgür Demirezer, projenin enerjisinin gençlerin bir eğitim sırasında ortaya attığı bir fikirden hareketle gerçekleştirildiğini söyledi. Gençlerin fikirleri çok önemli olduğunu ifade eden Demirezer, gençlerin enerjisine ve fikirlerine çok özel bir hassasiyet gösterilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Yenilenebilir enerji alanındaki Türkiye’nin üretim yüzdesinin düşük olmasının sebebinin çok gelişmiş bir ülke olmamız ve enerji tüketimimizin yüksek olmasından kaynaklandığını kaydeden Yrd. Doç. Dr. Serap Çelik, yenilenebilir enerji alanında Türkiye’nin rüzgar enerjisinde devreye alınan santral sayısı anlamında 2016 yılında dünya yedincisi, Avrupa üçüncüsü; Jeotermal enerjinin doğrudan ve dolaylı kullanımında ise dünyada Türkiye olarak beşinci olduğumuzu ifade etti.
Uzman İhsan Canpolat, bütün dünyanın enerji konusunda bir adım daha ileriye gidebilmek için çok ciddi bir mücadelenin içerisinde olduğunu söyleyerek, “Bu savaş bazı yerlerde tanklarla, uçaklarla oluyor, bazı yerlerde araştırmayla oluyor. Bazı yerlerde güneş santrallerinin yerleştirilmesindeki mühendislik zekasını daha ileriye taşımakla veya panel kalitesini daha artırmakla oluyor. Ama enerji konusundaki savaş devam ediyor çünkü yaşamın her alanında enerjiye ihtiyaç var” diye konuştu.
Lisanslı yatırımlar ve Lisanssız elektrik üretimi hakkında katılımcılara bilgi veren Mühendis Merve Özkara, “Türkiye’de yenilenebilir enerjiyle ilgili bir şeyler yapmak istiyorsak önümüzde iki seçenek var. Ya lisanslı bir yatırım tercih edeceğiz, ya da lisanssız elektrik üretim yönetimine yöneleceğiz. Lisanslı yatırımlar bizim yapabileceğimiz düzeyde değil, daha çok büyük teknoloji gerektiren yatırımlar oluyor. Lisanssız elektrik üretimiyse biz hep diyoruz ya evimizin çatısında güneş enerjisi olsun, bir rüzgar gülü de buraya koyalım. O aşamada lisanssız elektrik üretimine yöneliyoruz” diyerek konunun yasal boyutu hakkında da dinleyenleri bilgilendirdi.
Sinan Tütüncüler ise, yenilenebilir enerji sürdürülebilir kalkınmanın basit bir parçası olduğunu ifade ederek eğer zihnimizde bir ülke ya da şehir kendisine bir vizyon olarak sürdürülebilir kalkınmayı önüne koyabildiği ölçüde zaten yenilenebilir enerji alternatifleri bir seçenek olarak ortaya çıktığını vurguladı.
Gençlerin kendi imkanlarıyla üniversiteyi de yanlarına alarak çok güzel bir çalışmayı başardıklarını belirten Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Deniz Köken, “Batının bizden çok fazla bir üstünlüğü yok. Bizim bazı işleri ön plana alma konusunda bir sıkıntımız oluşmuş ve önceliklerimizi sıralayamamışız. Sıralayamadığımız için de önceliklerimiz lüzumsuz işlerle uğraşmaktan ana işe dönememişiz. Dönemeyince de bugün bu sorunları yaşıyoruz. O yüzden nasıl ki gelişmiş ülkeler bugün 25-30 bin doların üzerine çıkmışlarsa ve bununla ilgili hangi altyapılar yapmışlarsa, eğitim modeli hangisinde daha iyiyse, teknolojik yapılanmalar hangisinde daha iyiyse onları almamız gerekiyor. Yeniden dünyayı keşfetmenin manası yok. Biz daha ilerisini bulmak zorundayız” ifadelerinde bulundu.
Açılış konuşmaları sonrasında Rektör Prof Dr. Gür’ün moderatörlüğünü yaptığı panele; GAÜN Enerji Sistemleri Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Serap Çelik, Taşev Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Demirezer, Doğa Koruma Derneği YKB Sinan Tütüncüler, Gaziantep Valiliği İl Planlama Uzmanı İhsan Canpolat ve Büyükşehir Belediyesi Enerji Sistemleri Mühendisi Merve Özkara panelist olarak katıldı.
Taşev Eğitim Kültür ve Gençlik Derneği olarak yaklaşık iki yıl önce bu projenin hazırlıkları başladığını belirten Özgür Demirezer, projenin enerjisinin gençlerin bir eğitim sırasında ortaya attığı bir fikirden hareketle gerçekleştirildiğini söyledi. Gençlerin fikirleri çok önemli olduğunu ifade eden Demirezer, gençlerin enerjisine ve fikirlerine çok özel bir hassasiyet gösterilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Yenilenebilir enerji alanındaki Türkiye’nin üretim yüzdesinin düşük olmasının sebebinin çok gelişmiş bir ülke olmamız ve enerji tüketimimizin yüksek olmasından kaynaklandığını kaydeden Yrd. Doç. Dr. Serap Çelik, yenilenebilir enerji alanında Türkiye’nin rüzgar enerjisinde devreye alınan santral sayısı anlamında 2016 yılında dünya yedincisi, Avrupa üçüncüsü; Jeotermal enerjinin doğrudan ve dolaylı kullanımında ise dünyada Türkiye olarak beşinci olduğumuzu ifade etti.
Uzman İhsan Canpolat, bütün dünyanın enerji konusunda bir adım daha ileriye gidebilmek için çok ciddi bir mücadelenin içerisinde olduğunu söyleyerek, “Bu savaş bazı yerlerde tanklarla, uçaklarla oluyor, bazı yerlerde araştırmayla oluyor. Bazı yerlerde güneş santrallerinin yerleştirilmesindeki mühendislik zekasını daha ileriye taşımakla veya panel kalitesini daha artırmakla oluyor. Ama enerji konusundaki savaş devam ediyor çünkü yaşamın her alanında enerjiye ihtiyaç var” diye konuştu.
Lisanslı yatırımlar ve Lisanssız elektrik üretimi hakkında katılımcılara bilgi veren Mühendis Merve Özkara, “Türkiye’de yenilenebilir enerjiyle ilgili bir şeyler yapmak istiyorsak önümüzde iki seçenek var. Ya lisanslı bir yatırım tercih edeceğiz, ya da lisanssız elektrik üretim yönetimine yöneleceğiz. Lisanslı yatırımlar bizim yapabileceğimiz düzeyde değil, daha çok büyük teknoloji gerektiren yatırımlar oluyor. Lisanssız elektrik üretimiyse biz hep diyoruz ya evimizin çatısında güneş enerjisi olsun, bir rüzgar gülü de buraya koyalım. O aşamada lisanssız elektrik üretimine yöneliyoruz” diyerek konunun yasal boyutu hakkında da dinleyenleri bilgilendirdi.
Sinan Tütüncüler ise, yenilenebilir enerji sürdürülebilir kalkınmanın basit bir parçası olduğunu ifade ederek eğer zihnimizde bir ülke ya da şehir kendisine bir vizyon olarak sürdürülebilir kalkınmayı önüne koyabildiği ölçüde zaten yenilenebilir enerji alternatifleri bir seçenek olarak ortaya çıktığını vurguladı.