İnsan Hakları Derneği Gaziantep Şubesi, TBMM’deki siyasi partilere barışın toplumla birlikte inşası için katılımcı bir komisyon kurulması çağrısında bulundu
Şube Başkanı Av. Bahri Oğuz, ‘’Siyasi partilere çağrıda bulunuyoruz; geçmişle yüzleşme sürecinin toplum tarafından sahiplenilmesi, yalnızca geriye dönük bir muhasebe değil; aynı zamanda ileriye dönük toplumsal barış ve güvenin tesisi açısından da zorunlu. Bu süreç, şeffaf, kapsayıcı, diyalog imkânlarını yaratan ve kolaylaştıran biçimde, toplumsal hafızayı inşa etmeye yönelik olarak yürütülmeli’’ dedi.
Eşitsizliklerin ortadan kaldırılması demokratik bir yapı ile mümkün
Türkiye’nin yakın geçmişinde yaşanan ağır insan hakları ihlallerinin, kitlesel mağduriyetlerin ve toplumsal travmaların, yalnızca geçmişle yüzleşme sorumluluğunu değil aynı zamanda adil, barışçıl ve kapsayıcı bir gelecek inşa etme yükümlülüğünü de beraberinde getirdiğini belirten Oğuz, ‘’Toplumsal adalet, çatışmalara yol açan eşitsizliklerin ortadan kaldırılması ve demokratik bir toplumsal yapının tesisi ile mümkün. Bu bağlamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kurulması planlanan ‘Toplumsal Barış ve Demokratikleşme Komisyonu’ , bu ülkenin birlikte yaşama umudunu yeniden inşa etme potansiyeline sahip. Ancak bu potansiyelin gerçeğe dönüşebilmesi için sürecin yalnızca siyasi aktörlerin değil, toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla şekillenmesi gerekiyor’’ ifadelerini kullandı.
Komisyon demokrasiye, toplumsal barışa ve mağduriyetlerin onarımına hizmet etmeli
‘Planlanan komisyon; yalnızca teknik bir yapı olarak değil, demokrasiye, toplumsal barışa ve mağduriyetlerin onarımına hizmet etmeli’ diyen Oğuz, ‘’Sivil toplumun karar alma süreçlerine etkili biçimde katıldığı, insan hakları temelli, çatışma mağdurlarına ve toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir yapıyla kurulmalı. Komisyonun kuruluş süreci, hak kaybına uğrayan tüm grupların, hak örgütlerinin ve barış inisiyatiflerinin katılımına açık, toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde şeffaf ve çoğulcu biçimde tasarlanmalı’’ açıklamasında bulundu.
Bu süreç, adalet, eşitlik ve birlikte yaşama meselesi
Oğuz, ‘’Komisyonun resmi statüsünde sivil toplum danışma yapısına yer verilmeli ve bu yapıya karar alma süreçlerine katılma yetkisi tanınmalı. Komisyonun çalışma yöntemi; mağdurların sesini duyurabileceği, yerelden ulusala tüm toplumsal kesimlerin görüşlerinin alınacağı istişare süreçlerini içermeli. Komisyonun hedefi yalnızca geçmişle hesaplaşmak değil; aynı zamanda hukuk reformu, yapısal dönüşüm ve toplumsal onarım perspektifini içeren bir geçiş dönemi adaleti stratejisi oluşturmak olmalı. Bu süreç, yalnızca bir güvenlik ya da siyaset meselesi değil. Bu süreç, adalet, eşitlik ve birlikte yaşama meselesi. Kalıcı barış, toplumun tüm seslerini duyan ve talepleri birlikte ele alabilen bir süreçle mümkün olacak. Bu tarihsel fırsatın demokratik, şeffaf ve kapsayıcı bir biçimde değerlendirilmesi, ancak siyasi partilerin sivil toplumla gerçek bir ortaklık anlayışı geliştirmesiyle mümkün. Tüm siyasi partileri, bu sorumluluğa ortak olmaya ve sivil toplumla birlikte yürütülecek adil bir geçiş sürecine öncülük etmeye, TBMM’yi çağrımıza kulak vermeye davet ediyoruz’’ çağrısında bulundu.