İnsan Hakları Derneği, tutuklu ve hükümlülerin haklarına saygı gösterilmesi, insan onuruna uygun koşullarda yaşamalarının sağlanması ve kamuoyunda hapishane sorunlarına dikkate çekmek için 19 Aralık Günü’nü “Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak ilan etti.
“Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü” dolayısıyla basın açıklaması yapan İnsan Hakları Derneği Gaziantep Şubesi Yönetim Kurulu ve MYK Üyesi Abdullah Aydın, “2000 yılında cezaevlerindeki kanlı operasyonun 18’inci yılında suç fiilini ve faillerini bir kere daha kınıyoruz, tarihin ve hukukun önünde, vicdanlarda aklanmaları mümkün değildir. Hukuksuzluğu koruyan herkes, o hukuksuzluğun yol açtığı ihlallerin ve şiddetin zararını bir gün mutlaka görecektir. Hukukun üstünlüğü ve temel insan haklarına saygı olmadan ülkenin ve toplumun geleceği karanlık kalacaktır. İnsan hakları mücadelesini yürütenler olarak çağrımızı yapmakta yarar görüyoruz; 19 Aralık operasyonunda adil yargılamanın önündeki engelleri kaldırın” dedi.
Basit bir meseleymiş
gibi göstermeye çalıştılar
Türkiye’nin 21’inci yüzyılın ilk senesinde insanlığa karşı işlenmiş bir suç ile karşılaştığını ifade eden Aydın, “ ‘Hayata Dönüş’ adıyla 19 Aralık 2000 yılında cezaevlerinde yürütülen kanlı operasyon, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra darbeci generallerin işlediği suçlara denk bir suç işlendi. Hiçbir hukuki norma uyulmadan 20 cezaevinde yürütülen operasyon neticesinde tutuklu ya da hükümlü olarak mahpushanelerde tutulan 29 kişi katledildi. Ölümle sonuçlanan, öldürmeyi hedefleyen bir eyleme ‘Hayata Dönüş’ adını vermişlerdi. Üç yetkili makam da yaptıklarının bilincinde oldukları için operasyonun doğrudan sorumluluğunu hiçbir zaman almadılar, bunun yerine ‘Bu bir devlet kararıydı, MGK’da kararlaştırıldı’ gibi sözlerle bir katliamı basit bir teknik meseleymiş gibi göstermeye çalıştılar” şeklinde açıklamada bulundu” ifadelerini kullandı.
Ana akım medyası da
suçun ortaklığını yaptı
İnsan Hakları Derneği Gaziantep Şubesi Yönetim Kurulu ve MYK Üyesi Abdullah Aydın, konuşmasına şöyle konuştu: “Dönemin yetkililerin, ‘tutuklu ve mahkûmların ateş açtığı’, ‘koğuşları ateşe verdiği’ türünden beyanlarının tamamının zaman içinde doğru olmadığı ortaya çıktı. ‘Sahte oruç kanlı iftar’ türü başlıklarla dönemin ana akım medyası da bu suçun ortaklığını yaptı. Neticede Türkiye AİHM’de birden fazla kere mahkûm olduysa da “cezasızlık” prosedürü bu insanlığa karşı suçta da hep yürürlükte oldu” değerlendirmesinde bulundu. Hüseyin Karataş
“Cezaevlerinde İnsan Hakları İçin Mücadele ve Dayanışma Günü” dolayısıyla basın açıklaması yapan İnsan Hakları Derneği Gaziantep Şubesi Yönetim Kurulu ve MYK Üyesi Abdullah Aydın, “2000 yılında cezaevlerindeki kanlı operasyonun 18’inci yılında suç fiilini ve faillerini bir kere daha kınıyoruz, tarihin ve hukukun önünde, vicdanlarda aklanmaları mümkün değildir. Hukuksuzluğu koruyan herkes, o hukuksuzluğun yol açtığı ihlallerin ve şiddetin zararını bir gün mutlaka görecektir. Hukukun üstünlüğü ve temel insan haklarına saygı olmadan ülkenin ve toplumun geleceği karanlık kalacaktır. İnsan hakları mücadelesini yürütenler olarak çağrımızı yapmakta yarar görüyoruz; 19 Aralık operasyonunda adil yargılamanın önündeki engelleri kaldırın” dedi.
Basit bir meseleymiş
gibi göstermeye çalıştılar
Türkiye’nin 21’inci yüzyılın ilk senesinde insanlığa karşı işlenmiş bir suç ile karşılaştığını ifade eden Aydın, “ ‘Hayata Dönüş’ adıyla 19 Aralık 2000 yılında cezaevlerinde yürütülen kanlı operasyon, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra darbeci generallerin işlediği suçlara denk bir suç işlendi. Hiçbir hukuki norma uyulmadan 20 cezaevinde yürütülen operasyon neticesinde tutuklu ya da hükümlü olarak mahpushanelerde tutulan 29 kişi katledildi. Ölümle sonuçlanan, öldürmeyi hedefleyen bir eyleme ‘Hayata Dönüş’ adını vermişlerdi. Üç yetkili makam da yaptıklarının bilincinde oldukları için operasyonun doğrudan sorumluluğunu hiçbir zaman almadılar, bunun yerine ‘Bu bir devlet kararıydı, MGK’da kararlaştırıldı’ gibi sözlerle bir katliamı basit bir teknik meseleymiş gibi göstermeye çalıştılar” şeklinde açıklamada bulundu” ifadelerini kullandı.
Ana akım medyası da
suçun ortaklığını yaptı
İnsan Hakları Derneği Gaziantep Şubesi Yönetim Kurulu ve MYK Üyesi Abdullah Aydın, konuşmasına şöyle konuştu: “Dönemin yetkililerin, ‘tutuklu ve mahkûmların ateş açtığı’, ‘koğuşları ateşe verdiği’ türünden beyanlarının tamamının zaman içinde doğru olmadığı ortaya çıktı. ‘Sahte oruç kanlı iftar’ türü başlıklarla dönemin ana akım medyası da bu suçun ortaklığını yaptı. Neticede Türkiye AİHM’de birden fazla kere mahkûm olduysa da “cezasızlık” prosedürü bu insanlığa karşı suçta da hep yürürlükte oldu” değerlendirmesinde bulundu. Hüseyin Karataş