Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu Gaziantep Dönem Sözcüsü Ali Ersönmez, son Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilenlerin ne ile suçlandıklarını bilmeden ve savunmaları alınmadan ihraç edildiğini söyledi.
Yine aydınlık günler
ve bilim kazanacak
Ersönmez, “İhraç edilenler arasında Eğitim Sen Genel Sekreteri Mesut Fırat başta olmak üzere, çeşitli şubelerimizden yöneticilerimizle birlikte şubemiz üyesi 12 ve Türkiye’de 611 üyemizin bulunması örgütlü mücadelemize yönelik özel bir tasfiye girişimi olarak dikkat çekmektedir.7 Şubat gecesi yayınlanan KHK’yla 115’i Barış için Akademisyenler İnisiyatifi’nden Türkiye’nin en köklü üniversitelerinde görev yapan tam 330 akademisyen meslekten ihraç edilmişti. En fazla ihraca maruz kalan Ankara Üniversitesi’nden 34’ü ‘barış akademisyeni’ olmak üzere toplam 72 akademisyen atılmıştı.Üniversitesini korumayan, hocalarını, bilim insanlarını, otoriter iktidarın önüne atan o karanlıkla işbirliği yapan rektörler de bu iktidarla beraber o karanlık tarihe yazıldılar. Her darbe önce üniversiteyi ve basını susturur. Bunlar yapılıyor. Hocalar mutlaka geri dönecek. Bu topraklarda yine aydınlık günlerde bilim, ve o bilimin yarattığı özgürlük mutlaka kazanacak” şeklinde konuştu.
Kitlesel kıyımın hukuk ilkeleri
ile açıklanacak hiçbir yanı yok
“Siyasi iktidar, başta ekonomi, iç ve dış politika alanı olmak üzere, pek çok noktada içine düştüğü çıkmazların da etkisiyle, kitlesel ihraçlar, açığa almalar, muhaliflere yönelik gözaltı ve tutuklamalar gibi hukuksuz, yasa dışı adımlar atarak, kurmak istediği baskıcı ve otoriter rejim karşısında tehdit olarak gördüğü eğitim ve bilim emekçilerini ve onların örgütlü mücadelesini hedef almıştır. Hükümet, darbecilerle gerçek anlamda hesaplaşmayı bırakmıştır” diyen Ersönmez, “Siyasi iktidar, yıllardır eğitimin tüm kademelerini kendi ideolojik ihtiyacı çerçevesinde siyasallaştırılmasına ve ticarileştirilmesine direnen, laik-bilimsel eğitimi savunan, emek, barış ve demokrasi mücadelesi yürüten eğitim ve bilim emekçilerden intikam alırcasına hareket etmektedir. Hükümet, yandaş medya ve yandaş sendikanın işbirliği ile oluşturulan algı operasyonu ve açıkça iftira niteliği taşıyan suçlama ve hedef göstermeler sonucunda gerçekleştirilen açığa almalar, ihraçlar açık bir “yargısız infaz’dır ve hiçbir yasal hukuki dayanağı yoktur. Hükümet ve MEB’in de çok iyi bildiği gibi, hukuken somut delillere, yargı kararlarına, mevzuata uygun yürütülen idari soruşturmalara dayanmaktan uzak bir şekilde verilen tüm kararlar yasa dışıdır. Bu nedenle söz konusu operasyonun hukukla, adaletle kamuda yaşanan ‘kitlesel kıyım’ın hukuk ilkeleri ile açıklanacak hiçbir yanı yok” diye konuştu.
Büyük bir sivil darbe yapılıyor
Darbecilerle mücadele söyleminin hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını ve kamuda siyasi iktidarın merkezinde olduğu büyük bir ‘sivil darbe’ yaşandığını kaydeden Ersönmez, “15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunanlar ile darbeyle mücadele için yola çıkıp, tüm muhalif kesimleri baskı altına almak için adımlar atanlar geçmişte olduğu gibi, bugün de aynı hedefe doğru ilerlemekte, mücadeleci sendikal çizgiyi savunan Eğitim Sen yönetici ve üyeleri başta olmak üzere, KESK ve bağlı sendikaların mücadeleci sendikal kadroları iktidar eliyle tasfiye edilmektedir. Siyasal kimliklere göre yapılan fişlemeler, asılsız ihbarlar, sendikal husumet üzerinden yürütülen çalışmalar ile eğitim ve bilim emekçilerinin örgütlü mücadelesinin hedef alındığı açıktır. Hukukun en temel ilkelerini ayaklar altına alarak intikam hırsıyla KHK listelerini oluşturanlar ve hazırlanmasına katkı sunanların peşini asla bırakmayacağımız bilinmelidir. Kimlerin hangi amaçlarla bizleri sindirmek istediğini çok iyi biliyor, hukuksuz ihraçlara neden olanların hukuk karşısında mutlaka hesap vereceklerinden en küçük bir şüphe duymuyoruz” şeklinde açıklama yaptı.
Mağdur olanların
sayısı 2 milyona yaklaştı
Ersönmez konuşmasına şöyle devam etti: “Hükümetin ve kamu yöneticilerinin kendilerini yargının yerine koyarak ‘yargısız infaz’ yapmaları sonucunda kamu görevinden ihraç edilen ve açığa alınanlarla birlikte doğrudan ya da dolaylı olarak mağdur olanların sayısı 2 milyona yaklaştı. Dolayısıyla iktidar eliyle kamuda gerçekleştirilen tarihin en kitlesel tasfiye hareketi sadece ihraç edilen kamu emekçilerini değil, tüm toplum kesimlerini yakından ilgilendiriyor. Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini karartmaya çalışan bu zihniyete karşı olan herkesi yaşanan haksızlıklara sessiz ve tepkisiz kalmamaya davet ediyoruz. Nereden ya da kimden gelirse gelsin, örgütlü mücadelemizi hedef alan, her türlü yasa dışı girişim ve saldırıya rağmen, hukuksal ve örgütlü mücadeleden asla vazgeçmeyeceğimiz bilinmelidir. Tüm halkımızı, öğrenci ve velilerimizi her türlü baskıya rağmen iktidara değil, halka hizmet eden, gerçekten laik bilimsel eğitim ve demokratik bir ülke için mücadele eden eğitim ve bilim emekçileri ile dayanışmaya ve birlikte mücadeleye çağırıyoruz.” Hüseyin Karataş
Yine aydınlık günler
ve bilim kazanacak
Ersönmez, “İhraç edilenler arasında Eğitim Sen Genel Sekreteri Mesut Fırat başta olmak üzere, çeşitli şubelerimizden yöneticilerimizle birlikte şubemiz üyesi 12 ve Türkiye’de 611 üyemizin bulunması örgütlü mücadelemize yönelik özel bir tasfiye girişimi olarak dikkat çekmektedir.7 Şubat gecesi yayınlanan KHK’yla 115’i Barış için Akademisyenler İnisiyatifi’nden Türkiye’nin en köklü üniversitelerinde görev yapan tam 330 akademisyen meslekten ihraç edilmişti. En fazla ihraca maruz kalan Ankara Üniversitesi’nden 34’ü ‘barış akademisyeni’ olmak üzere toplam 72 akademisyen atılmıştı.Üniversitesini korumayan, hocalarını, bilim insanlarını, otoriter iktidarın önüne atan o karanlıkla işbirliği yapan rektörler de bu iktidarla beraber o karanlık tarihe yazıldılar. Her darbe önce üniversiteyi ve basını susturur. Bunlar yapılıyor. Hocalar mutlaka geri dönecek. Bu topraklarda yine aydınlık günlerde bilim, ve o bilimin yarattığı özgürlük mutlaka kazanacak” şeklinde konuştu.
Kitlesel kıyımın hukuk ilkeleri
ile açıklanacak hiçbir yanı yok
“Siyasi iktidar, başta ekonomi, iç ve dış politika alanı olmak üzere, pek çok noktada içine düştüğü çıkmazların da etkisiyle, kitlesel ihraçlar, açığa almalar, muhaliflere yönelik gözaltı ve tutuklamalar gibi hukuksuz, yasa dışı adımlar atarak, kurmak istediği baskıcı ve otoriter rejim karşısında tehdit olarak gördüğü eğitim ve bilim emekçilerini ve onların örgütlü mücadelesini hedef almıştır. Hükümet, darbecilerle gerçek anlamda hesaplaşmayı bırakmıştır” diyen Ersönmez, “Siyasi iktidar, yıllardır eğitimin tüm kademelerini kendi ideolojik ihtiyacı çerçevesinde siyasallaştırılmasına ve ticarileştirilmesine direnen, laik-bilimsel eğitimi savunan, emek, barış ve demokrasi mücadelesi yürüten eğitim ve bilim emekçilerden intikam alırcasına hareket etmektedir. Hükümet, yandaş medya ve yandaş sendikanın işbirliği ile oluşturulan algı operasyonu ve açıkça iftira niteliği taşıyan suçlama ve hedef göstermeler sonucunda gerçekleştirilen açığa almalar, ihraçlar açık bir “yargısız infaz’dır ve hiçbir yasal hukuki dayanağı yoktur. Hükümet ve MEB’in de çok iyi bildiği gibi, hukuken somut delillere, yargı kararlarına, mevzuata uygun yürütülen idari soruşturmalara dayanmaktan uzak bir şekilde verilen tüm kararlar yasa dışıdır. Bu nedenle söz konusu operasyonun hukukla, adaletle kamuda yaşanan ‘kitlesel kıyım’ın hukuk ilkeleri ile açıklanacak hiçbir yanı yok” diye konuştu.
Büyük bir sivil darbe yapılıyor
Darbecilerle mücadele söyleminin hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını ve kamuda siyasi iktidarın merkezinde olduğu büyük bir ‘sivil darbe’ yaşandığını kaydeden Ersönmez, “15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunanlar ile darbeyle mücadele için yola çıkıp, tüm muhalif kesimleri baskı altına almak için adımlar atanlar geçmişte olduğu gibi, bugün de aynı hedefe doğru ilerlemekte, mücadeleci sendikal çizgiyi savunan Eğitim Sen yönetici ve üyeleri başta olmak üzere, KESK ve bağlı sendikaların mücadeleci sendikal kadroları iktidar eliyle tasfiye edilmektedir. Siyasal kimliklere göre yapılan fişlemeler, asılsız ihbarlar, sendikal husumet üzerinden yürütülen çalışmalar ile eğitim ve bilim emekçilerinin örgütlü mücadelesinin hedef alındığı açıktır. Hukukun en temel ilkelerini ayaklar altına alarak intikam hırsıyla KHK listelerini oluşturanlar ve hazırlanmasına katkı sunanların peşini asla bırakmayacağımız bilinmelidir. Kimlerin hangi amaçlarla bizleri sindirmek istediğini çok iyi biliyor, hukuksuz ihraçlara neden olanların hukuk karşısında mutlaka hesap vereceklerinden en küçük bir şüphe duymuyoruz” şeklinde açıklama yaptı.
Mağdur olanların
sayısı 2 milyona yaklaştı
Ersönmez konuşmasına şöyle devam etti: “Hükümetin ve kamu yöneticilerinin kendilerini yargının yerine koyarak ‘yargısız infaz’ yapmaları sonucunda kamu görevinden ihraç edilen ve açığa alınanlarla birlikte doğrudan ya da dolaylı olarak mağdur olanların sayısı 2 milyona yaklaştı. Dolayısıyla iktidar eliyle kamuda gerçekleştirilen tarihin en kitlesel tasfiye hareketi sadece ihraç edilen kamu emekçilerini değil, tüm toplum kesimlerini yakından ilgilendiriyor. Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini karartmaya çalışan bu zihniyete karşı olan herkesi yaşanan haksızlıklara sessiz ve tepkisiz kalmamaya davet ediyoruz. Nereden ya da kimden gelirse gelsin, örgütlü mücadelemizi hedef alan, her türlü yasa dışı girişim ve saldırıya rağmen, hukuksal ve örgütlü mücadeleden asla vazgeçmeyeceğimiz bilinmelidir. Tüm halkımızı, öğrenci ve velilerimizi her türlü baskıya rağmen iktidara değil, halka hizmet eden, gerçekten laik bilimsel eğitim ve demokratik bir ülke için mücadele eden eğitim ve bilim emekçileri ile dayanışmaya ve birlikte mücadeleye çağırıyoruz.” Hüseyin Karataş