Emekçi kadınlar, dün meydanlara indi ve “Katledilen kadınların çıplak bedenlerinin işkence edilerek teşhir edilmesine, evine düşen havan mermisiyle yaşamını yitiren çocukların, defnedilmesine izin verilmediği için günlerce buzdolabında saklanmak zorunda bırakılmasına, kapısının önüne çıkan, çocuklarıyla sofrasına oturan, komşusunun yardımına koşan nice kadının katledilmesine, cansız bedenlerin günlerce sokak ortasında bekletilmesine, bodrum katlarında 100'lerce insanın diri diri yakılmasına ve bir halkın topyekun yok edilmek istenmesine karşı üç maymunu oynamamız isteniyor” diye seslendi.
Emekçi kadınların Kırkayak Parkı’ndaki eyleminde yapılan açıklamada, Eğitim Sen Kadın Sekreteri Özlem Yüksel,“Tek adam rejimini kurmak için bize dayatılan kirli savaş politikalarını reddediyoruz! 7 haziran seçimlerinden bu yana her gün onlarca kişinin katledildiği bir savaşın içindeyiz. Hukuk tanımaz uygulamalarla, kentlerin kuşatıldığı, top ve tanklarla yaşam alanlarının bombalandığı, eğitimden sağlığa, beslenmeden barınmaya en temel ihtiyaçlardan yoksun bırakılan insanların ölüme terk edildiği ve adeta bir soykırım politikasının uygulandığı insanlık dışı bu duruma sessiz kalmamız isteniyor.
Biz kadınlar, AKP'nin ve sarayın savaşına karşı, halkların eşit temelde bir arada yaşayabileceği bir geleceğin, kadınların barış mücadelesiyle mümkün olacağını biliyoruz. Bu nedenle savaşa karşı barışı, tekçiliğe karşı bir arada eşit yaşamı ve dayatmalara karşı direnişi büyütüyoruz.
Esnek-Kuralsız , Güvencesiz Ve Kölece Çalışmaya Karşı, Emeğimize Sahip Çıkıyoruz!
AKP hükümeti bir yandan kirli savaş stratejileri yürütürken, diğer taraftan savaş örtüsü altında sermaye ortaklığında emek düşmanı politikalarına hız kesmeden devam ediyor.Neoliberal politikaların en sadık uygulayıcısı olarak tarihe geçen AKP hükümetinin 13 yıllık iktidarı boyunca çıkardığı yasaların ve ulusal politikaların bütününde kadını birey olarak görmeyen, geleneksel aileyi kutsayan, kadın ve erkeklerin toplumsal rollerini pekiştiren bir yaklaşım mevcuttur.''Kadın erkek eşit değildir,en az üç çocuk doğurun, çocuk doğurarak vatani hizmetinizi yerine getirin'' gibi muhafazakar ve militarist söylemlere uygun olarak, yeni bir çalışma yaşamı ve yeni bir toplumsal yaşam inşa edilmek istenmektedir” diye konuştu.
Erkek adaleti değil, gerçek adalet sağlanıncaya
kadar mücadelemize devam edeceğiz!
Açıklamada, “Ülkemizde, kadın cinayetlerinde, taciz ve tecavüz vakalarında, cinsel istismar suçlarında gün geçtikçe yaşanan artışın birincil elden sorumlusu, AKP hükümeti ve onun kadın düşmanı politikalarıdır. 2016 yılının ilk iki ayında toplam 53 kadın erkek eliyle katledilmiş olmasına rağmen kadına yönelik şiddet hala münferit olarak adlandırılmakta, bizzat Aile Ve sosyal Politikalar Bakanı tarafından ''kadına şiddet yoktur, algıda seçicilik vardır'' gibi akla ziyan açıklamalar yapılmaktadır. Kadınların yükselttiği her itiraz ve karşı duruş, erkek-devlet şiddeti ile bastırılmaya çalışılmaktadır. Silopi'de, Cizre'de, Sur'da direnen kadınlar, Cerrattepe'de doğasına, ormanına sahip çıkan kadınlar iktidarın birincil hedefi olmaktadır. Kadınların en vahşi yöntemlerle, devletin ve toplumun gözü önünde öldürülmesi ve artan kadına yönelik şiddetin faillerinin yargı eliyle tahrik adı altında indirimlerle ödüllendirilmesi, öz savunmasını yapan kadınlara istenen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları, kadın katillerini cesaretlendirmekte, yeni taciz tecavüzlerin önünü açmaktadır. LBGTİ' lere yönelik ayrımcı söylem ve politikalar, nefret suçlarının meşrulaşarak artmasını sağlamaktadır” denildi. Adem Kesenek
Emekçi kadınların Kırkayak Parkı’ndaki eyleminde yapılan açıklamada, Eğitim Sen Kadın Sekreteri Özlem Yüksel,“Tek adam rejimini kurmak için bize dayatılan kirli savaş politikalarını reddediyoruz! 7 haziran seçimlerinden bu yana her gün onlarca kişinin katledildiği bir savaşın içindeyiz. Hukuk tanımaz uygulamalarla, kentlerin kuşatıldığı, top ve tanklarla yaşam alanlarının bombalandığı, eğitimden sağlığa, beslenmeden barınmaya en temel ihtiyaçlardan yoksun bırakılan insanların ölüme terk edildiği ve adeta bir soykırım politikasının uygulandığı insanlık dışı bu duruma sessiz kalmamız isteniyor.
Biz kadınlar, AKP'nin ve sarayın savaşına karşı, halkların eşit temelde bir arada yaşayabileceği bir geleceğin, kadınların barış mücadelesiyle mümkün olacağını biliyoruz. Bu nedenle savaşa karşı barışı, tekçiliğe karşı bir arada eşit yaşamı ve dayatmalara karşı direnişi büyütüyoruz.
Esnek-Kuralsız , Güvencesiz Ve Kölece Çalışmaya Karşı, Emeğimize Sahip Çıkıyoruz!
AKP hükümeti bir yandan kirli savaş stratejileri yürütürken, diğer taraftan savaş örtüsü altında sermaye ortaklığında emek düşmanı politikalarına hız kesmeden devam ediyor.Neoliberal politikaların en sadık uygulayıcısı olarak tarihe geçen AKP hükümetinin 13 yıllık iktidarı boyunca çıkardığı yasaların ve ulusal politikaların bütününde kadını birey olarak görmeyen, geleneksel aileyi kutsayan, kadın ve erkeklerin toplumsal rollerini pekiştiren bir yaklaşım mevcuttur.''Kadın erkek eşit değildir,en az üç çocuk doğurun, çocuk doğurarak vatani hizmetinizi yerine getirin'' gibi muhafazakar ve militarist söylemlere uygun olarak, yeni bir çalışma yaşamı ve yeni bir toplumsal yaşam inşa edilmek istenmektedir” diye konuştu.
Erkek adaleti değil, gerçek adalet sağlanıncaya
kadar mücadelemize devam edeceğiz!
Açıklamada, “Ülkemizde, kadın cinayetlerinde, taciz ve tecavüz vakalarında, cinsel istismar suçlarında gün geçtikçe yaşanan artışın birincil elden sorumlusu, AKP hükümeti ve onun kadın düşmanı politikalarıdır. 2016 yılının ilk iki ayında toplam 53 kadın erkek eliyle katledilmiş olmasına rağmen kadına yönelik şiddet hala münferit olarak adlandırılmakta, bizzat Aile Ve sosyal Politikalar Bakanı tarafından ''kadına şiddet yoktur, algıda seçicilik vardır'' gibi akla ziyan açıklamalar yapılmaktadır. Kadınların yükselttiği her itiraz ve karşı duruş, erkek-devlet şiddeti ile bastırılmaya çalışılmaktadır. Silopi'de, Cizre'de, Sur'da direnen kadınlar, Cerrattepe'de doğasına, ormanına sahip çıkan kadınlar iktidarın birincil hedefi olmaktadır. Kadınların en vahşi yöntemlerle, devletin ve toplumun gözü önünde öldürülmesi ve artan kadına yönelik şiddetin faillerinin yargı eliyle tahrik adı altında indirimlerle ödüllendirilmesi, öz savunmasını yapan kadınlara istenen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları, kadın katillerini cesaretlendirmekte, yeni taciz tecavüzlerin önünü açmaktadır. LBGTİ' lere yönelik ayrımcı söylem ve politikalar, nefret suçlarının meşrulaşarak artmasını sağlamaktadır” denildi. Adem Kesenek