Ünlü oyuncu Uğur Yücel, gelecekle ilgili kaygısını, “şu ülkede güzel bir gün görecek miyim diye hayal ediyorum. Gerçekten demokrasiyle bu ülkeyi terk edebilecek miyim, düşünüyorum” sözleriyle dile getirdi
“Muhsin Bey” filminin özel gösterimi için geldiği Gaziantep’te izleyicilerle buluşan Şener Şen, bir izleyicinin, “Gezi ruhu neden Kobani için oluşmadı” sorusuna “Bizim dışımızda politik bir şeyler dönüyor. Bunun gerçeğini bilmeden konuşamayız. Bize ne kadarı duyuruluyorsa o kadarla yetinmeye çalışıyoruz” derken, Uğur Yücel, sanatın birçok alanında giderek artan muhafazakarlıktan endişe duyduğunu dile getirdi. Yücel, “Ahlak insanın içindedir” şeklinde konuştu.
Yücel, “Muhafazakarlaşma doğal bir sonuç. Çünkü hükümetler gelirler, kendi siyasetlerini koyarlar. Ama ben, bu yaşam sürecinde ölüp giderken, şu ülkede güzel bir gün görecek miyim diye hayal ediyorum. Gerçekten demokrasiyle bu ülkeyi terk edebilecek miyim, düşünüyorum.” diye konuştu.
“Muhsin Bey” filminin
özel gösterimi için geldiler
Nar Bilim, Kültür ve Sanat Derneği (Nar Sanat), geçtiğimiz mayıs ayında 4. Nar Film Festivali’ni düzenledi. Fakat Soma faciasının yaşanması üzerine açılış programını iptal ederken, program kapsamında planlanan “Muhsin Bey” filminin özel gösterimini de ileri bir tarihe ertelenmişti. Filmin, Mimarsinan Üniversitesi tarafından restore edilen yeni kopyası, M1 AVM, Nakıp Ali Sineması, Umut Film, Acarsan Holding ve Tuğcan Otel'in katkılarıyla, oyuncular Şener Şen, Uğur Yücel ve yapımcı Abdurrahman Keskiner’in katılımıyla izleyici ile buluştu.
Gala öncesi yapılan kokteylin ardından, 1987 yapımı “Muhsin Bey” filminin gösterimi, yüzlerce kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Film sonrasında, filmin oyuncuları Şener Şen, Uğur Yücel ve yapımcısı Abdurrahman Keskiner izleyicilerle söyleşi yapmak üzere salona geldi. İzleyicilerin yoğun ilgisi ile karşılaşan usta oyuncular, soruları yanıtlarken de sinemaseverleri güldürdü.
Gezi ruhu Kobane için neden oluşmadı
Oyunculara gerek sinemayla, gerekse de gündemle ilgili çok sayıda soru yönlendiren izleyicilerden birinin, Gezi eylemlerinde oluşan duyarlılığının Kobanê için neden oluşmadığını ve sanatçıların bu durum karşısında nasıl bir tutum geliştirmesi gerektiğine dair yönlendirdiği soruya Şener Şen; “Bu işler görüldüğü gibi basit değil. Çünkü her an dengeler değişebiliyor. Her an taraflar değişebiliyor. Bugün bu tarafta olan bir bakıyorsunuz öbür tarafta olabiliyor. Yani bizim dışımızda politik bir şeyler dönüyor. Bunun gerçeğini bilmeden konuşamayız. Bize ne kadarı duyuruluyorsa o kadarla yetinmeye çalışıyoruz. Ortadoğu’da bir şeyler oluyor. Sancılı bir yer. Ama ne olduğunu sıradan insanlar, olduktan sonra kavrayabiliyor. O yüzden politikada her an değişken, zemini kavramak mümkün değil. Ama tepkiler, coşkular, hepimizin arzusu, bütün insanların barış içinde yaşayabileceği, herkesin demokratik haklarını kullanabileceği ırk, din, millet farkı gözetmeden mutlu bir dünya herkesin hayali” dedi.
Ahlak denen şeyin üzerine çarpı
koyarak blurlaştırarak kaldıramazsın
Sanatın pek çok alanında giderek artan muhafazakarlığa ilişkin kaygıları dile getiren bir izleyici ise, Uğur Yücel'e konuya ilişkin fikirlerini sorarken, Yücel; ”RTÜK denen bir kurum var. Dizilere bir takım yasaklar getiriyor. Burada rakı duruyorsa bu blurlanıyorsa bunun hayatla alakası yok. Bunun üzerine blurda koysan oradaki adamın rakı içtiğini biliyorsun. Burada bir şey var, insanları bir yere itiyor, ama ahlak denen şeyin üzerine çarpı koyarak blurlaştırarak kaldıramazsın ahlaksızsa. Ahlak insanın içindedir. İnsanın içine mi blur koyacaksın? Esas mesela bu. İnançlı ya da inançsız insanlar ahlaksızlık ediyorlar, buna nasıl blur koyacaksın? Vicdan burada yatıyor” diye konuştu.
Tarih kitabında düşmanlık öğretirsen
insanlar birbirlerine düşman olur
Yücel, “Devletin insana yaklaşımı, eğitim sisteminin yaklaşımı... Sen tarih kitabında düşmanlık öğretirsen insanlar otomatikman birbirlerine düşman oluyor. Bütün ülkelerin tarih kitaplarında var. Esas mesele vicdanı öğretmek. Muhafazakarlaşma ise doğal bir sonuçtur. Çünkü hükümetler gelirler, kendi siyasetlerini koyarlar. Ama ben, bu yaşam sürecinde ölüp giderken, şu ülkede güzel bir gün görecek miyim diye hayal ediyorum. Gerçekten demokrasiyle bu ülkeyi terk edebilecek miyim, düşünüyorum.” diye konuştu.
“Muhsin Bey” filminin özel gösterimi için geldiği Gaziantep’te izleyicilerle buluşan Şener Şen, bir izleyicinin, “Gezi ruhu neden Kobani için oluşmadı” sorusuna “Bizim dışımızda politik bir şeyler dönüyor. Bunun gerçeğini bilmeden konuşamayız. Bize ne kadarı duyuruluyorsa o kadarla yetinmeye çalışıyoruz” derken, Uğur Yücel, sanatın birçok alanında giderek artan muhafazakarlıktan endişe duyduğunu dile getirdi. Yücel, “Ahlak insanın içindedir” şeklinde konuştu.
Yücel, “Muhafazakarlaşma doğal bir sonuç. Çünkü hükümetler gelirler, kendi siyasetlerini koyarlar. Ama ben, bu yaşam sürecinde ölüp giderken, şu ülkede güzel bir gün görecek miyim diye hayal ediyorum. Gerçekten demokrasiyle bu ülkeyi terk edebilecek miyim, düşünüyorum.” diye konuştu.
“Muhsin Bey” filminin
özel gösterimi için geldiler
Nar Bilim, Kültür ve Sanat Derneği (Nar Sanat), geçtiğimiz mayıs ayında 4. Nar Film Festivali’ni düzenledi. Fakat Soma faciasının yaşanması üzerine açılış programını iptal ederken, program kapsamında planlanan “Muhsin Bey” filminin özel gösterimini de ileri bir tarihe ertelenmişti. Filmin, Mimarsinan Üniversitesi tarafından restore edilen yeni kopyası, M1 AVM, Nakıp Ali Sineması, Umut Film, Acarsan Holding ve Tuğcan Otel'in katkılarıyla, oyuncular Şener Şen, Uğur Yücel ve yapımcı Abdurrahman Keskiner’in katılımıyla izleyici ile buluştu.
Gala öncesi yapılan kokteylin ardından, 1987 yapımı “Muhsin Bey” filminin gösterimi, yüzlerce kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Film sonrasında, filmin oyuncuları Şener Şen, Uğur Yücel ve yapımcısı Abdurrahman Keskiner izleyicilerle söyleşi yapmak üzere salona geldi. İzleyicilerin yoğun ilgisi ile karşılaşan usta oyuncular, soruları yanıtlarken de sinemaseverleri güldürdü.
Gezi ruhu Kobane için neden oluşmadı
Oyunculara gerek sinemayla, gerekse de gündemle ilgili çok sayıda soru yönlendiren izleyicilerden birinin, Gezi eylemlerinde oluşan duyarlılığının Kobanê için neden oluşmadığını ve sanatçıların bu durum karşısında nasıl bir tutum geliştirmesi gerektiğine dair yönlendirdiği soruya Şener Şen; “Bu işler görüldüğü gibi basit değil. Çünkü her an dengeler değişebiliyor. Her an taraflar değişebiliyor. Bugün bu tarafta olan bir bakıyorsunuz öbür tarafta olabiliyor. Yani bizim dışımızda politik bir şeyler dönüyor. Bunun gerçeğini bilmeden konuşamayız. Bize ne kadarı duyuruluyorsa o kadarla yetinmeye çalışıyoruz. Ortadoğu’da bir şeyler oluyor. Sancılı bir yer. Ama ne olduğunu sıradan insanlar, olduktan sonra kavrayabiliyor. O yüzden politikada her an değişken, zemini kavramak mümkün değil. Ama tepkiler, coşkular, hepimizin arzusu, bütün insanların barış içinde yaşayabileceği, herkesin demokratik haklarını kullanabileceği ırk, din, millet farkı gözetmeden mutlu bir dünya herkesin hayali” dedi.
Ahlak denen şeyin üzerine çarpı
koyarak blurlaştırarak kaldıramazsın
Sanatın pek çok alanında giderek artan muhafazakarlığa ilişkin kaygıları dile getiren bir izleyici ise, Uğur Yücel'e konuya ilişkin fikirlerini sorarken, Yücel; ”RTÜK denen bir kurum var. Dizilere bir takım yasaklar getiriyor. Burada rakı duruyorsa bu blurlanıyorsa bunun hayatla alakası yok. Bunun üzerine blurda koysan oradaki adamın rakı içtiğini biliyorsun. Burada bir şey var, insanları bir yere itiyor, ama ahlak denen şeyin üzerine çarpı koyarak blurlaştırarak kaldıramazsın ahlaksızsa. Ahlak insanın içindedir. İnsanın içine mi blur koyacaksın? Esas mesela bu. İnançlı ya da inançsız insanlar ahlaksızlık ediyorlar, buna nasıl blur koyacaksın? Vicdan burada yatıyor” diye konuştu.
Tarih kitabında düşmanlık öğretirsen
insanlar birbirlerine düşman olur
Yücel, “Devletin insana yaklaşımı, eğitim sisteminin yaklaşımı... Sen tarih kitabında düşmanlık öğretirsen insanlar otomatikman birbirlerine düşman oluyor. Bütün ülkelerin tarih kitaplarında var. Esas mesele vicdanı öğretmek. Muhafazakarlaşma ise doğal bir sonuçtur. Çünkü hükümetler gelirler, kendi siyasetlerini koyarlar. Ama ben, bu yaşam sürecinde ölüp giderken, şu ülkede güzel bir gün görecek miyim diye hayal ediyorum. Gerçekten demokrasiyle bu ülkeyi terk edebilecek miyim, düşünüyorum.” diye konuştu.