Gaziantep Sağlık Müdürü Dr. Sadettin Yazı, insanda olduğu kadar tarım ve hayvancılıkta da antibiyotik kullanımına dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.
Yazı sözlerine şöyle devam etti: “Her mevsimin kendine özgü bir mizacı, bir kimyası olduğu gibi maalesef her mevsimin kendine özgü sıkça görülen hastalıkları da mevcuttur. Kış mevsimine girdiğimiz şu günlerde alt, üst solunum yolu enfeksiyonları, klima kullanım kaynaklı pnömoniler, gastroenterit gibi enfeksiyonlara sık rastlanılmaktadır.
Enfeksiyon hastalıkları günümüzde halk sağlığı açısından önemli, erken tanı konulup, doğru antibiyotik seçimi ile çoğunlukla tedavide başarının sağlandığı hastalıklardandır. Bu alan tedavisinde başrolde olan ilaç grubu, bakterilerin çoğalmasını engelleyen ya da bakterileri öldüren biyolojik kaynaklı veya sentetik olarak elde edilen antibiyotiklerdir.
Günümüzde bu güçlü, önemli ilaç grubu olan, antibiyotiklerin gereksiz kullanımı önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Akılcı olmayan antibiyotik kullanımı, toplumda ve hastanelerde büyük bir problem haline gelen antibiyotik direncine sebep olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde antibiyotikler en sık tüketilen ilaçlar içinde 3– 5’inci sırada yer alırken ne yazık ki, ülkemizde ilk sırada yer almaktadır.
Antibiyotik direnci, antibiyotiğin belli bir bakteriyi öldürme veya üremesini durdurma özelliğini kaybetmesidir. Bu hem toplum kaynaklı hem de hastane enfeksiyonlarında ciddi seyirli hasta oranlarının artmasına, tedavinin başarısızlığına, hatta ölümle sonuçlanan vakalara yol açmaktadır. Dirençli bakteri, antibiyotik karşısında hayatta kalarak çoğalmaya devam ederken, hastalığın daha uzun sürmesine yol açmaktadır. Bu da tedavinin uzamasına ve maliyetinin artmasına sebep olmaktadır.
Tıpta antibiyotik kullanımının yanısıra tarım ve hayvancılık sektörlerinde de antibiyotik kullanımı önemli bir sorun teşkil etmektedir. Bu alanda gereksiz kullanım, enfeksiyonların dışında antibiyotiklerin büyüme faktörü olarak dahi kullanımı hayvanlarda normal florada bulunan bakterilerde de direnç gelişimine neden olmakta ve dirençli olan bu bakterilerin bir kısmı da insanlar için patojen olabilmektedir
İdeal antibiyotik kullanımı için, hekim; doğru tanı sonrası, doğru antibiyotik, en uygun yoldan, etkin dozda, optimum aralıklarla, uygun süreyle tedaviyi planlamalıdır.
Özellikle grip ya da nezle gibi virüslere bağlı üst solunum yolu enfeksiyonlarında (ÜSYE) antibiyotiklerin tedavide yeri olmadığı unutulmamalıdır. Bu hastalıklarda antibiyotik kullanımı, iyileşme sürecini kısaltmaz, virüslerin diğer insanlara yayılmasını engellemez aksine antibiyotik direncine, vücut hücrelerinin ölmesine, vücut direncinin azalmasına ve antibiyotiğin yan etkilerine maruz kalarak iyileşme sürecinin uzamasına neden olmaktadır. Mevcut klinik araştırmalar yanlış antibiyotik kullanımının en çok ÜSYE’da gerçekleştiğini göstermektedir. Ateşi düşürmek amacıyla antibiyotik kullanımı da yine sıkça yapılan yanlışlardan biridir. Hasta kendisini iyi hissetse bile tedaviyi, hekimin belirttiği süreden önce sonlandırmamalı, artmış veya reçetesiz alınmış antibiyotikler yerine de her zaman güncel reçete edilmiş antibiyotikler kullanılmalıdır.
Sonuç olarak, yeni bir antibiyotiğin geliştirilmesi ve kullanıma sunulmasının yaklaşık 10-15 yıl süren bir süre, milyon dolarlarla ifade edilen bir masraf ve insan emeği gerektirdiği göz önünde tutularak akılcı antibiyotik kullanım ilkeleri benimsenmelidir. Tıp tarihinde, insanlık için büyük bir buluş olarak ifade edilen antibiyotiklerin bilinçli ve uygun kullanımının yaygınlaştırılmasında biz hekimlere düşen görev kendi eğitimimizi tamamlamanın yanı sıra toplumun da bilgilendirilmesi ve eğitilmesinin önemle sağlanmasıdır. Konuya hassasiyeti artırmak için her yıl kutlanan Avrupa antibiyotik farkındalık gününde ki tüm çalışmaların olumlu olmasını temenni ederim.” dedi.
Yazı sözlerine şöyle devam etti: “Her mevsimin kendine özgü bir mizacı, bir kimyası olduğu gibi maalesef her mevsimin kendine özgü sıkça görülen hastalıkları da mevcuttur. Kış mevsimine girdiğimiz şu günlerde alt, üst solunum yolu enfeksiyonları, klima kullanım kaynaklı pnömoniler, gastroenterit gibi enfeksiyonlara sık rastlanılmaktadır.
Enfeksiyon hastalıkları günümüzde halk sağlığı açısından önemli, erken tanı konulup, doğru antibiyotik seçimi ile çoğunlukla tedavide başarının sağlandığı hastalıklardandır. Bu alan tedavisinde başrolde olan ilaç grubu, bakterilerin çoğalmasını engelleyen ya da bakterileri öldüren biyolojik kaynaklı veya sentetik olarak elde edilen antibiyotiklerdir.
Günümüzde bu güçlü, önemli ilaç grubu olan, antibiyotiklerin gereksiz kullanımı önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Akılcı olmayan antibiyotik kullanımı, toplumda ve hastanelerde büyük bir problem haline gelen antibiyotik direncine sebep olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde antibiyotikler en sık tüketilen ilaçlar içinde 3– 5’inci sırada yer alırken ne yazık ki, ülkemizde ilk sırada yer almaktadır.
Antibiyotik direnci, antibiyotiğin belli bir bakteriyi öldürme veya üremesini durdurma özelliğini kaybetmesidir. Bu hem toplum kaynaklı hem de hastane enfeksiyonlarında ciddi seyirli hasta oranlarının artmasına, tedavinin başarısızlığına, hatta ölümle sonuçlanan vakalara yol açmaktadır. Dirençli bakteri, antibiyotik karşısında hayatta kalarak çoğalmaya devam ederken, hastalığın daha uzun sürmesine yol açmaktadır. Bu da tedavinin uzamasına ve maliyetinin artmasına sebep olmaktadır.
Tıpta antibiyotik kullanımının yanısıra tarım ve hayvancılık sektörlerinde de antibiyotik kullanımı önemli bir sorun teşkil etmektedir. Bu alanda gereksiz kullanım, enfeksiyonların dışında antibiyotiklerin büyüme faktörü olarak dahi kullanımı hayvanlarda normal florada bulunan bakterilerde de direnç gelişimine neden olmakta ve dirençli olan bu bakterilerin bir kısmı da insanlar için patojen olabilmektedir
İdeal antibiyotik kullanımı için, hekim; doğru tanı sonrası, doğru antibiyotik, en uygun yoldan, etkin dozda, optimum aralıklarla, uygun süreyle tedaviyi planlamalıdır.
Özellikle grip ya da nezle gibi virüslere bağlı üst solunum yolu enfeksiyonlarında (ÜSYE) antibiyotiklerin tedavide yeri olmadığı unutulmamalıdır. Bu hastalıklarda antibiyotik kullanımı, iyileşme sürecini kısaltmaz, virüslerin diğer insanlara yayılmasını engellemez aksine antibiyotik direncine, vücut hücrelerinin ölmesine, vücut direncinin azalmasına ve antibiyotiğin yan etkilerine maruz kalarak iyileşme sürecinin uzamasına neden olmaktadır. Mevcut klinik araştırmalar yanlış antibiyotik kullanımının en çok ÜSYE’da gerçekleştiğini göstermektedir. Ateşi düşürmek amacıyla antibiyotik kullanımı da yine sıkça yapılan yanlışlardan biridir. Hasta kendisini iyi hissetse bile tedaviyi, hekimin belirttiği süreden önce sonlandırmamalı, artmış veya reçetesiz alınmış antibiyotikler yerine de her zaman güncel reçete edilmiş antibiyotikler kullanılmalıdır.
Sonuç olarak, yeni bir antibiyotiğin geliştirilmesi ve kullanıma sunulmasının yaklaşık 10-15 yıl süren bir süre, milyon dolarlarla ifade edilen bir masraf ve insan emeği gerektirdiği göz önünde tutularak akılcı antibiyotik kullanım ilkeleri benimsenmelidir. Tıp tarihinde, insanlık için büyük bir buluş olarak ifade edilen antibiyotiklerin bilinçli ve uygun kullanımının yaygınlaştırılmasında biz hekimlere düşen görev kendi eğitimimizi tamamlamanın yanı sıra toplumun da bilgilendirilmesi ve eğitilmesinin önemle sağlanmasıdır. Konuya hassasiyeti artırmak için her yıl kutlanan Avrupa antibiyotik farkındalık gününde ki tüm çalışmaların olumlu olmasını temenni ederim.” dedi.