Zirve Üniversitesi Aile ve Kadın Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Derya Keskinci, Kadınında sosyal hayatta bir yeri olduğunu ve kadın haklarının artık bilincine varılması gerektiğini belirtti.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde kadına yönelik şiddete dikkat çekti
“Dünya genelinde her dört kadından biri, Türkiye'de ise her üç kadından biri şiddete uğruyor” diyen Keskinci, “ Şiddet insanın varoluşundan beri vardır. Ancak, günümüzde şiddetin farkına varılması, iletişim araçlarıyla daha fazla görünür olmasından kaynaklanmaktadır. Medyanın şiddet içeren davranışları haber olarak sürekli sunması, film ve dizilerde şiddetin bulunması giderek izleyen kitlenin şiddete karşı duyarsızlaşmasını ve kanıksamasını getirmektedir” diye konuştu.
Kadına ve çocuğa şiddet gösterenlerin geçmişinde, onların da çocukluklarında aileleri veya başkaları tarafından şiddet gördüklerinin saptandığına dikkat çekerken, “Bilinçaltına sorun çözme yöntemi olarak şiddeti yerleştiren ve öğrenen birey, kendini şiddet davranışıyla ifade etmektedir. Sorunu çözmek için psikologlardan destek alması gerekir. İyi bir tedavi sürecinden sonra bu davranıştan vazgeçmek mümkündür” şeklinde konuştu.
Aile içi sorunların tamamen ortadan kaldırılması için Aile Danışma Merkezlerinin yaygınlaşması gerektiğini belirten Keskinci, “Bu merkezlerde insanlar sorunlarını saptayabilir ve uzmanlardan çözüm önerileri alabilirler. Bizde Zirve Üniversitesi olarak Aile ve Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi kurduk. Burada kadınların eğitim, sağlık, hukuk, siyaset ve iş yaşamındaki sorunlarına ilişkin araştırmalar yapıyoruz. Toplumsal cinsiyet ve kadın sorunlarıyla ilgili bütün yerel, ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak, çözüm önerileri sunuyoruz” dedi.
Kadına, çocuğa, insanlığa
yapılan her türlü şiddeti kınıyoruz
Zirve Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Kısa da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Ülkemizin gelişmesinde ve çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma konusunda büyük emekleri bulunan kadınlarımız, toplumsal ve ekonomik yaşamdaki gelişmelerin en temel öğesidir. Türk Kadını, toplumumuzun yapısını güçlendirip, şekillendirerek, aile birliğinin en önemli unsuru olarak daima özverinin, sevginin, şefkat ve merhametin kaynağı olmuştur”dedi.
Kısa, “Kadına yönelik şiddetin önlenmesi, kadınların yaşam haklarının bir an önce garanti altına alınması için başta devlet kurumları olmak üzere tüm üniversite ve eğitim kurumları, basın yayın organları ve sivil toplum örgütlerinin işbirliği içinde ciddi ve kapsamlı bir eylem planı hazırlaması, gerekli tüm adımların hızla atılması ve fiili olarak yaşama geçirilmesi temennisindeyiz. Üniversitemiz her zaman diliminde bu konuda işbirliği içinde çalışmaya gönüllüdür. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde tüm kadınlarımızın yanında ve destekçisi olduğumuzu belirterek; kadına, çocuğa, insanlığa yapılan her türlü şiddeti kınıyor, kadının ve çocuğun toplumdaki hak ettiği yere ulaşmasındaki tüm engellerin kalktığı bir dünya diliyorum.
Şiddet kadını güçsüzleştirmektedir
“Kadın toplumda huzurun, refahın, dünyada yaşanacak bir barışın adıdır” diye Canan Candemir Çelik ise, “21. yüzyılda ise hala kadına yönelik yapılan şiddet bütün dünyada devam etmektedir. Şiddet sadece bedensel olarak kalmamakta, tüm sosyal, siyasal ve ekonomik alanlarda da kadının kendi yaşamını kontrol etmesine mani olmaktadır. Maalesef ki şiddet kadınlarımızın kendilerini en korunaklı hissettikleri aile içerisinde sıklıkla meydana gelmektedir. Bu sorunun çözümünde sadece yasal düzenlemeler ile mücadele etmemiz mümkün gözükmemekte, bu kapsamda toplumsal bir bilinçlenmeye de ihtiyaç duyulmaktadır” dedi..
AKP Milletvekili Çelik, “Kadın maruz kaldığı şiddet sebebiyle, birçok psikolojik sorun ile karşı karşıya kalmakta, toplumsal hayata adapte olamamakta ve güçlük yaşamaktadır. Şiddet kadını güçsüzleştirmekte, güçsüzleşen kadın ile aile yapımız zayıflamakta, toplumumuz ve toplumsal değerlerimize zarar vermektedir. Maalesef ki bir insan hakkı ihlali olan kadına karşı Şiddet, tüm yapılan düzenlemelere ve alınan önlemlere rağmen günümüzün hala en önemli sorunları arasında yerini teşkil etmektedir. Gelinen bu son noktada ise kadına karşı yapılan şiddetin artık sadece bir kadın meselesi olarak kalmayıp, tüm insanlığın bir onur meselesi haline dönüşmüştür” diye konuştu.
Canan Candemir Çelik, ‘’Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans” ilkesi ile kadına yönelik şiddetin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması, gerek mevzuat ve gerekse uygulamaya yönelik çalışmaların devam etmesi, şiddetle mücadelede kurumlar arası işbirliği ve koordinasyonun artırılması ve gerekli sosyal politikaların yaşama geçirilmesi ile mümkün olacaktır. AK Parti hükümetleri döneminde ise, ‘’Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele’’ konusunda mevzuatta çok önemli değişiklikler ve düzenlemeler yapılmıştır” dedi. Haber Merkezi.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde kadına yönelik şiddete dikkat çekti
“Dünya genelinde her dört kadından biri, Türkiye'de ise her üç kadından biri şiddete uğruyor” diyen Keskinci, “ Şiddet insanın varoluşundan beri vardır. Ancak, günümüzde şiddetin farkına varılması, iletişim araçlarıyla daha fazla görünür olmasından kaynaklanmaktadır. Medyanın şiddet içeren davranışları haber olarak sürekli sunması, film ve dizilerde şiddetin bulunması giderek izleyen kitlenin şiddete karşı duyarsızlaşmasını ve kanıksamasını getirmektedir” diye konuştu.
Kadına ve çocuğa şiddet gösterenlerin geçmişinde, onların da çocukluklarında aileleri veya başkaları tarafından şiddet gördüklerinin saptandığına dikkat çekerken, “Bilinçaltına sorun çözme yöntemi olarak şiddeti yerleştiren ve öğrenen birey, kendini şiddet davranışıyla ifade etmektedir. Sorunu çözmek için psikologlardan destek alması gerekir. İyi bir tedavi sürecinden sonra bu davranıştan vazgeçmek mümkündür” şeklinde konuştu.
Aile içi sorunların tamamen ortadan kaldırılması için Aile Danışma Merkezlerinin yaygınlaşması gerektiğini belirten Keskinci, “Bu merkezlerde insanlar sorunlarını saptayabilir ve uzmanlardan çözüm önerileri alabilirler. Bizde Zirve Üniversitesi olarak Aile ve Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi kurduk. Burada kadınların eğitim, sağlık, hukuk, siyaset ve iş yaşamındaki sorunlarına ilişkin araştırmalar yapıyoruz. Toplumsal cinsiyet ve kadın sorunlarıyla ilgili bütün yerel, ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak, çözüm önerileri sunuyoruz” dedi.
Kadına, çocuğa, insanlığa
yapılan her türlü şiddeti kınıyoruz
Zirve Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Kısa da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Ülkemizin gelişmesinde ve çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma konusunda büyük emekleri bulunan kadınlarımız, toplumsal ve ekonomik yaşamdaki gelişmelerin en temel öğesidir. Türk Kadını, toplumumuzun yapısını güçlendirip, şekillendirerek, aile birliğinin en önemli unsuru olarak daima özverinin, sevginin, şefkat ve merhametin kaynağı olmuştur”dedi.
Kısa, “Kadına yönelik şiddetin önlenmesi, kadınların yaşam haklarının bir an önce garanti altına alınması için başta devlet kurumları olmak üzere tüm üniversite ve eğitim kurumları, basın yayın organları ve sivil toplum örgütlerinin işbirliği içinde ciddi ve kapsamlı bir eylem planı hazırlaması, gerekli tüm adımların hızla atılması ve fiili olarak yaşama geçirilmesi temennisindeyiz. Üniversitemiz her zaman diliminde bu konuda işbirliği içinde çalışmaya gönüllüdür. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde tüm kadınlarımızın yanında ve destekçisi olduğumuzu belirterek; kadına, çocuğa, insanlığa yapılan her türlü şiddeti kınıyor, kadının ve çocuğun toplumdaki hak ettiği yere ulaşmasındaki tüm engellerin kalktığı bir dünya diliyorum.
Şiddet kadını güçsüzleştirmektedir
“Kadın toplumda huzurun, refahın, dünyada yaşanacak bir barışın adıdır” diye Canan Candemir Çelik ise, “21. yüzyılda ise hala kadına yönelik yapılan şiddet bütün dünyada devam etmektedir. Şiddet sadece bedensel olarak kalmamakta, tüm sosyal, siyasal ve ekonomik alanlarda da kadının kendi yaşamını kontrol etmesine mani olmaktadır. Maalesef ki şiddet kadınlarımızın kendilerini en korunaklı hissettikleri aile içerisinde sıklıkla meydana gelmektedir. Bu sorunun çözümünde sadece yasal düzenlemeler ile mücadele etmemiz mümkün gözükmemekte, bu kapsamda toplumsal bir bilinçlenmeye de ihtiyaç duyulmaktadır” dedi..
AKP Milletvekili Çelik, “Kadın maruz kaldığı şiddet sebebiyle, birçok psikolojik sorun ile karşı karşıya kalmakta, toplumsal hayata adapte olamamakta ve güçlük yaşamaktadır. Şiddet kadını güçsüzleştirmekte, güçsüzleşen kadın ile aile yapımız zayıflamakta, toplumumuz ve toplumsal değerlerimize zarar vermektedir. Maalesef ki bir insan hakkı ihlali olan kadına karşı Şiddet, tüm yapılan düzenlemelere ve alınan önlemlere rağmen günümüzün hala en önemli sorunları arasında yerini teşkil etmektedir. Gelinen bu son noktada ise kadına karşı yapılan şiddetin artık sadece bir kadın meselesi olarak kalmayıp, tüm insanlığın bir onur meselesi haline dönüşmüştür” diye konuştu.
Canan Candemir Çelik, ‘’Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans” ilkesi ile kadına yönelik şiddetin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması, gerek mevzuat ve gerekse uygulamaya yönelik çalışmaların devam etmesi, şiddetle mücadelede kurumlar arası işbirliği ve koordinasyonun artırılması ve gerekli sosyal politikaların yaşama geçirilmesi ile mümkün olacaktır. AK Parti hükümetleri döneminde ise, ‘’Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele’’ konusunda mevzuatta çok önemli değişiklikler ve düzenlemeler yapılmıştır” dedi. Haber Merkezi.