Antep 100 yıllık acıyla ilk kez yüzleşti… Soykırımın temelinde ekonomik nedenlerin yattığına dikkat çekilerek, Cumhuriyetinin ilk nesillerinin milli gelirlerinin Ermeni ve Rum halkının halklarından gasp ettiği mallardan oluştuğu vurgulandı
Ermeni Soykırımı'nın 100. yılı nedeniyle "100 yıllık acıyla yüzleşiyoruz" sloganı ile Antep'te düzenlenen panelde konuşan YSGP Eş Sözcüsü Sevil Turan Ermeni Soykırımı'nın tarihsel bir sorumluluğunun olduğunu belirtirken, yazar Atilla Tuygan ise Türkiye'nin bu konuda 100 yıldır bir yalan politikasını sürdürdüğüne dikkat çekti
"1915! bir daha asla"
Gaziantep Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi il örgütü tarafından ''Ermeni Soykırımı’nın'' 100 yılı nedeniyle ''Antep'teki çeşitliliğe ne oldu?'' konulu panele YSGP eş sözcüsü Sevil Turan, Editör Atilla Tuygan, Çevirmen Murat Uçaner ve ABD de yaşayan akademisyen Hatçik Muradyan katıldı. HDP, ESP, SYKP, İHD, KESK'li temsilcilerin yanı sıra onlarca kişi dinleyicinin hazır bulunduğu salona "1915! bir daha asla" ve "Yaşanılan acılarda zaman aşımı olmaz" pankartları asıldı. Panelde açılış konuşmasını yapan YSGP Antep İl Eş Sözcüsü Celal Deniz, herkesin bu soykırım gerçeği ile yüzleşmesi gerektiğini söyledi.
Bugün yaşayan her Ermeni birer belgedir
Deniz, “Antep’te Ermeni soykırımı konusunun kamuya açık olarak ilk kez tartışıldığını, bu panelin tarihimizle yüzleşmenin bir adımı olduğunu ve resmi tarihin gerçekleri bize kendi merceğinden anlattığını'' söyledi. Deniz Recep Tayyip Erdoğan'ın Ermenistan da belgelerini ortaya çıkarsın'' yollu açıklamasına tepki olarak “Erdoğan belge istiyorsa bugün yaşayan her Ermeni birer belgedir'' dedi. “Belgeleri yakabilirsiniz, ayıklayabilirsiniz ama Ermeni halkının kuşaktan kuşağa aktarılan toplumsal hafızasını yok edemezsiniz. Bu nedenle birarada yaşamın temeli tarihimizle yüzleşmekten geçiyor'' vurgusu yaptı.
Soykırımın tarihsel bir sorumluluğu var'
Ardından söz hakkı alan YSGP Eş Sözcüsü Sevil Turan, resmi tarihte Ermeni halkının düşman olarak tanıtıldığını ifade etti. Bu acı ile yüzleşilmezse kendilerinin de bu soykırıma ortak olacaklarının altını çizen Turan, böyle devam etmesi halinde gelecek nesillerin de buna ortak olacağını kaydetti. Panelin Newroz gününde yapılmasının anlamlı olduğunu aktaran Turan, Ermeni Soykırımının tarihsel bir sorumluluğunun olduğunu dile getirdi.
'Türkiye 100 yıldır bir yalan politikası yürütüyor'
Daha sonra konuşan yazar Atilla Tuygan ise Antep'in pek çok kültüre ev sahipliğini yaptığını hatırlattı. Buna Ermenilerin de dahil olduğunu ifade eden Tuygan, "Tehcir Kanunu" ile insanlara uygulanan baskının halen sürdüğüne işaret etti. Soykırımın temelinde ekonomik nedenlerin yattığına dikkat çeken Tuygan, Cumhuriyetinin ilk nesillerinin milli gelirlerinin Ermeni ve Rum halkının halklarından gasp ettiği mallardan oluştuğunu vurguladı.
100 yıldır bu topraklardan sürgün edilen Ermeni halkının eksikliğini dolduramadıklarını söyleyen Tuygan, "Türkiye 100 yıldır bir yalan politikası sürdürüyor ve bunu pekiştirmeye çalışıyor. Bu soykırımın çarpıtılmasına kilitlenmiş durumda" dedi.
Soykırıma kimler katıldı?
Editör, çevirmen Atilla Tuygan Ermeni soykırımına katılanların üç kısımda toplanabileceğinin altını çizerek, “Birincisi Balkanlardan göç etmiş nüfus, ikincisi cezaevlerinde idamlık düzeyindeki suçlular ve kimi Kürt aşiretleridir. Bu kesimler genellikle din üzerinden oluşturulan söylemle harekete geçirilmiş ve aynı zamanda da belki de en önemlisi Ermenilerin mal ve mülklerine el konulmasında onlara da pay vaad edilmesi olmuştur” dedi.
'Ermeniler Antep'ten Türk ve Arap işgalcilerden dolayı kaçtı'
Tuygan'dan sonra konuşan çevirmen Murat Uçaner ise Ermenilerin döneminde Antep'in kırsalında kaldığını dile getirdi. Uçaner, "Türk ve Arap işgalci güçlerin kırsal bölgelere saldırması sonucu buradaki nüfusun merkeze doğru kaydığını aktararak, " Merkezde ise ' Ya Müslüman olacaksınız ya da bu kenti terk edeceksiniz' dayatması ile karşılaşıyorlar. Ve sonunda Ermeniler burayı da terk etmeye başlıyor. O dönemlerde ticaretin tümü Ermeni halkının elinde olduğu için Antep'teki ticaret ölüyor" diye konuştu.
80 bin nüfusun 35 bini Ermeni’ydi
Çevirmen Murat Uçaner Antep'te ki Ermenilerin yaşamından söz ederek, Antep haritası üzerinden Ermeniler’in,Yahudiler’in ve Müslümanlar’ın bulunduğu bölgelerden söz etti. Uçaner 1919-20 yılları arasında Antep nüfusunun 80 bin civarında olduğunu, bunun 35 bininin Ermeni, 5 bininin Yahudi, kalan nüfusun da müslüman oldugunu söyledi.
İki kız kardeşin öyküsünü anlattı
Son olarak söz alan akademisyen Hatçik Muradyan ise beklenende de kısa konuştu. Konuşmasına “Size bir hikaye anlatmak istiyorum” diye başladı. Antep'te yaşayan iki kız kardeşin öyküsünü anlattı.1890 yılında Antep'te ebelik yapan Siphora 4274 çocugun doğumuna yardımcı oldu. Başlangıçta hizmet ettikleri aileler Ermeniler’di.Siphora bir defter tutmuştu. Doğan çocukların kayıtlarını deftere işlemişti.1915’e geldiğimizde görüyoruz ki deftere işlenen Ermeni çocuk sayısı azalmıştı. İki kız kardeş ebelerin müşterileri arasında Yahudiler ve Müslümanlar da vardı. Jandarma komutanı Kemal bey'in çocuğu (1916) Selanik mültecisi Mahmut Hocaefendi'nin çocuğu (1916) Cabra'nın karısı Sara'nın çocuğu (1918) gibi doğumlar gerçekleştirmişlerdi. Ancak 1922 yılının 29 kasım tarihinde deftere şu notu düşerler. ''Antep'te işimiz bitti' Ve oradan Akçakoyun tren istasyonundan Halep'e kaçarlar.
O dönemde Antep'te ebelik yapan iki kadının yazılarından oluşan bir defterden hikâyeler anlatarak, dönemin olaylarına ışık tuttu. Mouradian, "Hep birlikte değiştireceğiz" diyerek, Antep'teki işlerinin daha yeni başladığını söyledi. N.B.
Ermeni Soykırımı'nın 100. yılı nedeniyle "100 yıllık acıyla yüzleşiyoruz" sloganı ile Antep'te düzenlenen panelde konuşan YSGP Eş Sözcüsü Sevil Turan Ermeni Soykırımı'nın tarihsel bir sorumluluğunun olduğunu belirtirken, yazar Atilla Tuygan ise Türkiye'nin bu konuda 100 yıldır bir yalan politikasını sürdürdüğüne dikkat çekti
"1915! bir daha asla"
Gaziantep Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi il örgütü tarafından ''Ermeni Soykırımı’nın'' 100 yılı nedeniyle ''Antep'teki çeşitliliğe ne oldu?'' konulu panele YSGP eş sözcüsü Sevil Turan, Editör Atilla Tuygan, Çevirmen Murat Uçaner ve ABD de yaşayan akademisyen Hatçik Muradyan katıldı. HDP, ESP, SYKP, İHD, KESK'li temsilcilerin yanı sıra onlarca kişi dinleyicinin hazır bulunduğu salona "1915! bir daha asla" ve "Yaşanılan acılarda zaman aşımı olmaz" pankartları asıldı. Panelde açılış konuşmasını yapan YSGP Antep İl Eş Sözcüsü Celal Deniz, herkesin bu soykırım gerçeği ile yüzleşmesi gerektiğini söyledi.
Bugün yaşayan her Ermeni birer belgedir
Deniz, “Antep’te Ermeni soykırımı konusunun kamuya açık olarak ilk kez tartışıldığını, bu panelin tarihimizle yüzleşmenin bir adımı olduğunu ve resmi tarihin gerçekleri bize kendi merceğinden anlattığını'' söyledi. Deniz Recep Tayyip Erdoğan'ın Ermenistan da belgelerini ortaya çıkarsın'' yollu açıklamasına tepki olarak “Erdoğan belge istiyorsa bugün yaşayan her Ermeni birer belgedir'' dedi. “Belgeleri yakabilirsiniz, ayıklayabilirsiniz ama Ermeni halkının kuşaktan kuşağa aktarılan toplumsal hafızasını yok edemezsiniz. Bu nedenle birarada yaşamın temeli tarihimizle yüzleşmekten geçiyor'' vurgusu yaptı.
Soykırımın tarihsel bir sorumluluğu var'
Ardından söz hakkı alan YSGP Eş Sözcüsü Sevil Turan, resmi tarihte Ermeni halkının düşman olarak tanıtıldığını ifade etti. Bu acı ile yüzleşilmezse kendilerinin de bu soykırıma ortak olacaklarının altını çizen Turan, böyle devam etmesi halinde gelecek nesillerin de buna ortak olacağını kaydetti. Panelin Newroz gününde yapılmasının anlamlı olduğunu aktaran Turan, Ermeni Soykırımının tarihsel bir sorumluluğunun olduğunu dile getirdi.
'Türkiye 100 yıldır bir yalan politikası yürütüyor'
Daha sonra konuşan yazar Atilla Tuygan ise Antep'in pek çok kültüre ev sahipliğini yaptığını hatırlattı. Buna Ermenilerin de dahil olduğunu ifade eden Tuygan, "Tehcir Kanunu" ile insanlara uygulanan baskının halen sürdüğüne işaret etti. Soykırımın temelinde ekonomik nedenlerin yattığına dikkat çeken Tuygan, Cumhuriyetinin ilk nesillerinin milli gelirlerinin Ermeni ve Rum halkının halklarından gasp ettiği mallardan oluştuğunu vurguladı.
100 yıldır bu topraklardan sürgün edilen Ermeni halkının eksikliğini dolduramadıklarını söyleyen Tuygan, "Türkiye 100 yıldır bir yalan politikası sürdürüyor ve bunu pekiştirmeye çalışıyor. Bu soykırımın çarpıtılmasına kilitlenmiş durumda" dedi.
Soykırıma kimler katıldı?
Editör, çevirmen Atilla Tuygan Ermeni soykırımına katılanların üç kısımda toplanabileceğinin altını çizerek, “Birincisi Balkanlardan göç etmiş nüfus, ikincisi cezaevlerinde idamlık düzeyindeki suçlular ve kimi Kürt aşiretleridir. Bu kesimler genellikle din üzerinden oluşturulan söylemle harekete geçirilmiş ve aynı zamanda da belki de en önemlisi Ermenilerin mal ve mülklerine el konulmasında onlara da pay vaad edilmesi olmuştur” dedi.
'Ermeniler Antep'ten Türk ve Arap işgalcilerden dolayı kaçtı'
Tuygan'dan sonra konuşan çevirmen Murat Uçaner ise Ermenilerin döneminde Antep'in kırsalında kaldığını dile getirdi. Uçaner, "Türk ve Arap işgalci güçlerin kırsal bölgelere saldırması sonucu buradaki nüfusun merkeze doğru kaydığını aktararak, " Merkezde ise ' Ya Müslüman olacaksınız ya da bu kenti terk edeceksiniz' dayatması ile karşılaşıyorlar. Ve sonunda Ermeniler burayı da terk etmeye başlıyor. O dönemlerde ticaretin tümü Ermeni halkının elinde olduğu için Antep'teki ticaret ölüyor" diye konuştu.
80 bin nüfusun 35 bini Ermeni’ydi
Çevirmen Murat Uçaner Antep'te ki Ermenilerin yaşamından söz ederek, Antep haritası üzerinden Ermeniler’in,Yahudiler’in ve Müslümanlar’ın bulunduğu bölgelerden söz etti. Uçaner 1919-20 yılları arasında Antep nüfusunun 80 bin civarında olduğunu, bunun 35 bininin Ermeni, 5 bininin Yahudi, kalan nüfusun da müslüman oldugunu söyledi.
İki kız kardeşin öyküsünü anlattı
Son olarak söz alan akademisyen Hatçik Muradyan ise beklenende de kısa konuştu. Konuşmasına “Size bir hikaye anlatmak istiyorum” diye başladı. Antep'te yaşayan iki kız kardeşin öyküsünü anlattı.1890 yılında Antep'te ebelik yapan Siphora 4274 çocugun doğumuna yardımcı oldu. Başlangıçta hizmet ettikleri aileler Ermeniler’di.Siphora bir defter tutmuştu. Doğan çocukların kayıtlarını deftere işlemişti.1915’e geldiğimizde görüyoruz ki deftere işlenen Ermeni çocuk sayısı azalmıştı. İki kız kardeş ebelerin müşterileri arasında Yahudiler ve Müslümanlar da vardı. Jandarma komutanı Kemal bey'in çocuğu (1916) Selanik mültecisi Mahmut Hocaefendi'nin çocuğu (1916) Cabra'nın karısı Sara'nın çocuğu (1918) gibi doğumlar gerçekleştirmişlerdi. Ancak 1922 yılının 29 kasım tarihinde deftere şu notu düşerler. ''Antep'te işimiz bitti' Ve oradan Akçakoyun tren istasyonundan Halep'e kaçarlar.
O dönemde Antep'te ebelik yapan iki kadının yazılarından oluşan bir defterden hikâyeler anlatarak, dönemin olaylarına ışık tuttu. Mouradian, "Hep birlikte değiştireceğiz" diyerek, Antep'teki işlerinin daha yeni başladığını söyledi. N.B.