Türkiye’de yıllardır uygulanan politikaların enflasyonu düşüremediğini, IMF’nin dayattığı politikaların da bir olmadığını ifade eden Prof. Dr. Yakup Kepenek, “Bu program çıkışı olmayan bir yol gibidir. Arjantin’de enflasyon 4 yıl önce sıfırlandı. Şimdi yüzde bir civarında. Ama büyüme ayağı yok. Biz bu krizi aşmak istiyorsak, büyümeyi gerçekleştirmek zorundayız” dedi.
Kepenek, krizin bittiğini ileri süren hükümeti de eleştirerek, “Krizin bitip bitmediğinin savrulması gereken kesime 1.5 milyon işsiz olduğunu hatırlatmak gerekir” dedi.
Türkiye’de çalışma kapasitesinin durmasının en büyük sıkıntısının talep yetersizliğinden kaynaklandığını belirten Kepenek, “Kayıt dışı lüks tüketimi adım adım denetim altına almalıyız. Bizim önerdiğimiz bu tablo bir bütündür. Siz bunun bir ayağını uygulamazsanız, çöker. Burada siyasi ahlak var, AB var, sosyal hukuk var. Bu bütünlüğü uygulamalıyız” şeklinde konuştu.
Ülkedeki gençlerin çoğunun eğitim almasına rağmen kahve parasını babasından aldığına dikkat çeken Kepenek, “Bu gençlere iş olanağı sağlamak zorundayız. İlk aşamada, işsizliğin çok acı şekilde yaşandığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da işsizlere iş olanağını nasıl sağlayacağımızı, uygulamaya koyacağız. Yılda en az 100 bin gence iş olanağı sağlamayı amaçlıyoruz. Eğitimli gençlerin eğitim ve çalışma olanağını sağlayacak uygula-malan hayata geçirmeliyiz. Birçok ülkede gençler teknolojinin gelişmesine bağlı olarak, projeler hazırlayıp bir araya geliyor. Bu gençlerin bu girişimlerine destek olmayı da görev kabul ediyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin yalnız ucuz işçiliğe dayalı üretim yaparak bir yere varamayacağına da değinen Prof. Dr. Yakup Kepenek, “İşçi olabildiğince üretken kılınmalı. Onun yaratıcı yeteneklerinden en üst düzeyde yararlanmanın yolları aranmalı. İnsanların yaratıcılığını, çalışkanlığını en üst düzeye çıkarmalı, bunu makro bir politika ile çıkış yoluna oturtmalıyız. Türkiye’nin çok iyi kaynakları var. Ülkemizde enerji türlerinde çok iyi şeyler yapılabilir. Genetik alanda çok büyük işler yapabiliriz. Cumhuriyet, kendi kuruluşlarını oluşturarak doğru çalışmayı başarmaktır. Ama hükümetler bunu başaramadı. Ayrıca ülkemizde pek çok üniversite var. Bunların bilimselliğe katkısı yok denecek kadar az” dedi.