Yener, “Toplumun geleceği olan bebeklerin sağlıklı yetişmesi ve gelişme kapasitelerinin en üst düzeye ulaşabilmesi için, uygun çevre ve barınma koşullarında, yeterli bakım alması, uygun eğitimle yaşamlarını sürdürebileceği çalışma ve ekonomik değerlere sahip olmaları gereklidir. Ülkemizde 1998 yılında yapılan bir araştırmada yılda 1 milyon 958 bin 501 gebelik olduğu, bunlardan 454 bin 373’ünün çeşitli nedenlerle düşükle sonlandığı, 29 bin 378’inin ölü doğum, 465 bininin ise birden fazla gebelikte risk taşıdığı tespit edilmiştir. Yine aynı araştırma sonuçlarına göre, son beş yılda gerçekleşen doğumların yüzde 26.6 sinin evde yapıldığı, yüzde 19.4 doğumun ise sağlık personeli yardımı almadan gerçekleştiği tespit edilmiştir” şeklinde konuştu.
Türkiye’de bebek ölümlerinin yüksek olduğunu hatırlatan Yener, doğan bin bebekten yaklaşık 33’ünün bir yaşını tamamla-yamadan öldüğünü belirterek, “Ne acıdır ki, bu ölümlerin nedenleri arasında zatürree, ishal gibi önlenebilir hastalıklar ilk sırada yer almaktadır. Bir başka deyişle her gün 133 bebek önlenebilir bir hastalık nedeniyle kaybedilmektedir. Anne ölümlerinde ise ölümlerin yüzde 52.5 inin yöredeki mevcut koşullardan, yüzde 20.4’ünün gelişmiş hastane koşullarında önlenebilir olduğu saptanmıştır. Tüm bu sayısal veriler, anne ve çocuk sağlığının rutin sağlık hizmetlerinin yanında, özel programlarla desteklenmesi gerektiği sonucunu doğurmuştur” dedi.
Yener, yılda 585 bin civarında annenin de yaşamını yitirdiğini söylerken, Sağlık Bakanlığının 2002 yılını anne ve bebek ölümlerini önleme yılı olarak belirlediğini, bu nedenle her ilde 14 Nisan-16 Mayıs 2002 tarihleri arasında bir takım etkinlikler planlandığını açıkladı. Yener, doğumlar sırasında çok sayıda annenin yaşamını yitirdiğini söyleyerek, “Bu acı tablonun dünya gündemini uzun süre meşgul edeceğini görülmektedir” dedi.
RSS