Gaziantep Eğitim Sen şubesi tarafından düzenlenen toplantıya katılan Alaaddin Dinçer, eğitimin içinde bulunduğu sorunlar ve kaliteyi olumsuz etkileyen faktörlerin başında kalabalık sınıflar, yeterli araç gerecin olmayışı, öğretmen yetiştirme modeli, ailelerin sosyal gelir düzeyleri, okulların fiziki yapısı ve alt yapılarındaki yetersizlikler geldiğini açıkladı. Tüm bunların yanı sıra görünmeyen ve çok öne çıkmayan ya da göz ardı edilen faktörlerinde eğitimdeki kaliteyi olumsuz etkilediğini söyleyen Dinçer “Örneğin uygulanan program, müfredat özellikleri. Bu program çocukların kişiliğini bozuyor. Dolayısıyla işlevsiz duruyor. Çocuklan etkin kılan bir program değil, daha çok çocuklan bilgiyi ezberlemek zorunda bırakan bir program. Bunun aşılması, çözülmesi ve değişmesi gerekiyor” dedi.
Aslında eğitim dünyanın problemi olduğunu hatırlatan Dinçer, ancak her ülkenin daha iyisini ve daha güzelini aramaya çalıştığını kaydetti. Bilginin piyasa koşulları içerisinde belirlenme süreçleri son dönemde özellikle değerlendirildiği, yani bilgi metal gibi görülüp alınıp satılan bir ürün gibi uygulanmaya başlandığını ifade eden Dinçer, “Bu da özellikle topluma çok dayatılarak, benimsetilmeye çalışıldı ve niteliği olumsuz yönde etkilediği görüldü. Özellikle toplumun büyük kesimlerini oluşturan yoksulların, işsizlerin, milyonlarca kesimin gelecekle ilgili eğitim konusunda çok ciddi kaygılar taşıyor. Bunları üst üste koyduğunuz zaman kalite boyutunu daha net görebilirsiniz” dedi.
Türkiye’deki eğitim sistemi, Avrupa standartlarıyla kıyaslanmayacak kadar geride olduğunu ifade eden Alaaddin Dinçer şöyle devam etti: “Acı bir gerçek ama eğitim düzeyi olarak Afrika ülkesiyle aynı düzeydeyiz. Özellikle gayri safı milli hasıladan eğitime ayırdığımız pay, okullaşma oranları ve sınıfların kalabalıklaşma oranı üzerinde baktığınız zaman eğitim seviyemiz çok gerilerde. Türkiye’de eğitim sisteminin en önemli problemlerinden biri ağırlığı genel liselere verilen orta öğretim. Oysa mesleki eğitim ağırlıklı olması gerek. Avrupa’da daha çok mesleki eğitim ağırlıklı eğitim verilmektedir. Bizde tam tersi. Sanki toplum bilinçli şekilde eğitimde uzaklaştırılıyor. Devlet, milletin eğitimden uzaklaşması için elinden geleni yapar gibi davranıyor. Nitekim eğitimin sevdirilmeye, eğitimin yurttaşlar tarafından hakikaten eğitim olarak görülmeye, bir para kazanımı, iş bulma mekanizması gibi görülmemeli.”
Eğitim gözden çıkartıldığını vurgulayan Dinçer, “Eğitimin birer parçaları olduğumuza göre bizlerde gözden çıkartılmışız demektir. Eğitim bir gelecektir. Yani devlet geleceğini gözden çıkartmıştır. Önümüzde 3 Kasım seçimleri var. Bizim için önemli bir koz olacak. Türkiye’de yaşayan eğitimciler olarak, bizleri gözden çıkaranlar seçim sonrası sandıkta aldıkları oyla günlerini göreceklerdir” dedi.