Yoksulluk sınırının bir milyarı aştığı, açlık sınırının 370 milyon liraya dayandığı, eğitme, sağlığa ve yatırıma ayrılan payın sürekli düştüğü dile getirildi.
Ülkede işsizliğin yüzde 18’lere ulaştığı, insanların 184 milyon lira ücrete mahkum edilerek ülkenin yangın yerine çevrildiğini ifade eden Eğitim-Sen Şube Başkanı Mehmet Bozgeyik, “Her evde bir işsiz, her mutfakta bir yangın, her taşın altından bir vurgun çıkıyor. Gelir dağılımında, vergi yükünde, ücretlerde adaletsizlik, yönetimde keyfilik ve hukuksuzluk sürüyor.
Eğitim, sağlık, yatırıma ayrılan pay düşüyor. Üretim yok, yatırım yok, istihdam yok. Devletin faiz ve silahlanma giderleri büyürken, sosyal yanı budanıyor. Hükümet batan gemiyi borç alarak yüzdürmekte inat ediyor. Gemi borç yüklü su almaya devam ediyor. Ekonomideki çöküntüye siyasetteki kaosa, demokratikleşme önüne çekilen setler eşlik ediyor. Otoriter-baskıcı devlet zihniyetini sürdürmek isteyenlerin hedefi belli; yoksul, işsiz, aç, tek tip, suskun ve itaatkar bir toplum yaratmak” dedi.
Yoksulluk ve yolsuzluk ekonomisiyle Türkiye’yi batağa saplayanların, başka alternatifi yok diyerek demokrasiyi halka çok görenlerin, IMF politikalarında direnenlerin büyük bir aymazlıkla seçim hesapları yaparak halktan oy istediklerini söyleyen Bozgeyik tepkisini şöyle dile getirdi: “Artık yeter, kamusal alanı tasfiye edenlere, hak ve özgürlükleri tırpanlayanlara, demokrasiye, hak ve özgürlüklere düşman olanlara, IMF’ye biat edenlere oy yok. Çözüm, geniş halk kitlelerinin emekten, barıştan, demokratik açılımlardan yana eşit, özgür ve demokratik Türkiye talebini güçlendirmekten ve güç birliği oluşturmaktan geçiyor. Artık tarafız, bu sorumluluğu hisseden, demokrasiden yana olan partilerin 3 Kasım’da ortak tavır almaları zorunludur.”
Bozgeyik, haklı meşhur talepler için bugün yurt genelinde Ankara’ya doğru yürüyeceklerini ve 17 Ağustos’ta Güven Park’ta toplanarak talepleri dile getireceklerini söyleyerek “Temel ücretlerimiz yoksulluk sınırının üzerinde olmalı. Zorunlu tasarruflar hesabındaki birikimlerimiz derhal ödenmeli. Kamudaki boş kadrolar doldurulmalı, çalışma saatleri düşürülmeli. Çalışma koşullarının tek yanlı belirlenmesinden vazgeçilmeli. Doğum izinleri artırılmalı, kreş sorunu çözülmeli. Çalışma yaşamı demokratikleştirilmeli” diye konuştu.