Üç yıldan bu yana kutlanan ‘Coğrafi Bilgi Sistemleri Günü’ nedeniyle Gaziantep’te Oda tarafından düzenlenen toplantıya katılan Ülkü, AB’ye hazırlanan bir ülkede coğrafi bilgi sisteminin şart olduğunu belirtti. Bataklıkları da gösteren geniş kapsamlı haritaların sayısal ve sözel olarak hazırlanması gerektiğini belirten Ülkü, bu haritalar üzerinde jeolojik ve afet verileri ile arkeolojik tarihi değerleri de içeren coğrafi bilgi sisteminin toplanması ve planlamaya dayandırılması gerektiğini açıkladı.
Türkiye’de yasalara saygılı bir kişinin ev sahibi olabilmesi için hem ekonomik, hem idari engellerle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Hüseyin Ülkü, saygısız olanların plan tanımadan yapılarını yaptıklarını ve bu yapıların jeolojik etüdünün yapılmadığını vurguladı. Çoğunlukla en verimli arazilerde bile yapılaşma gerçekleştiğini hatırlatan Ülkü, Türkiye’deki kentleşmeyi planlı biçimde geliştirmenin güçleştiğini, yasalara aykırı olan yönetimin öncelikle ortadan kaldırılması gerektiğini açıkladı. Kaçak yapıların aynı zamanda depreme dayanıksız yapılar olduğunu ifade ederek sözlerine şöyle devam etti:
Türkiye’de vatandaş konut sahibi olsun anlayışı var. Halbuki günümüzde gecekonduların yansından fazlası kiraya verilmektedir. Bu durum kaçak yapının yaşam için zorunlu olmaktan öteye ticarileşmesinin ve rantın kaynağı olduğunu göstermektedir. Çünkü imar aflarıyla gecekondu bölgeleri çok katlı yapılaşmaya açılmakta ve gecekondu mafyasının zengin olması sağlanmaktadır. Bu mafya ne yazık ki günümüzde ekonomik güçle birlikte siyasi güç elde ediyor” dedi.
Ülkü, “Kaçak yapılaşmaya göz yummak, demokrasiden vazgeçmek demektir. Bu nedenle gerçek konut ihtiyacı olan, evsiz insanların ev sahibi olabilmeleri için geçmişteki gecekondu önleme bölgesi gibi yeni kentsel alanlar için arsa üretimine özellikle kaynak yaratılmalıdır. Hükümetin birinci öncelikli görevi bu olmalı. Bunu yapmayan siyasi iktidarlar, insan haklarından ve demokrasiden söz etme hakkına sahip değil. Bu kaynağı ayırmamakla plansız alanlara götürülen alt yapı hizmetleri belediyelere, ve devlete yük olmaktadır.
Hazine arazilerinin sanayi malı gibi satılmaması gerektiğini söyleyen Ülkü, bunların kentsel planlamada kamu lehine kullanılması gerektiğini belirterek, “Örneğin okul ve hastane yeri ile değiştirilebilmek. Arazi tapulaştırmalarında ve kırsal alan düzenlemelerinde ise bu araziler büyük kanallar ve yolların altında kalan arazi sahipleriyle tarampa edilmeli” dedi. Ülkü, AB’de kırsal alan düzenlemelerinde arazi stoku yapıldığı ve bu arazilerin karayolu, demiryolu, havaalanı için kullanılacak yerlerdeki mal sahiplerine verilerek insanları, üretim dışına ve sosyal çevrelerinden uzaklaştırılmada aynı bölgede yaşamlarını da sürdürdüğünü kaydetti.