Garip Kar (Serbest): “Çok perişan haldeyiz. Vatandaş olarak partilerden de umudumuzu kestik. Bazı insanlarımız bir aylık erzak uğuruna oyunu satıyor. Yanlış ama ne yapsın. Fakat yardım olarak dağıtılan yağ ve şeker ileride tekrar zam olarak geri dönecek. Yani bunun acısını bizlerden tekrar çıkartacaklar.”
Ahmet Söylemez (Emekli): “Bu seçimin ülkeye yarar getireceğini sanmıyorum. Çünkü oyunu, şekere, yağa, una satan kalitesiz seçmenlerle aynı ülkeyi paylaşıyoruz. Bizim siyasetçilerimizde bu milletin aptal olduğunu çok iyi biliyor. Aziz Nesin zaten bu milletin yüzde 70’i aptal’ demişti. Doğru bir laf etmiş, biz sonradan anladık. Seçimler 4 yıl yerine en az 2 yılda bir yapılıyor. Seçmen, Türkiye'nin geleceğine yönelik düşünce taşıyarak oyunu kullanmalı. Milleti ve ülkeyi seven her insan nitelikli insanlara, dürüst siyasetçiye oyunu vermeli. Yağ, şeker un olayının bu seçimlerde işe yaramayacağına inanıyorum. Çünkü artık halkın gözü açıldı. 3 Kasım’da oyunu daha bilinçli olarak kullanacaktır. 3-5 Milyon nüfusun dışında bu ülkenin insanları fakirleştirildi. Bu millet artık uyanmalı.”
Ahmet Dinler (Elektronik eşya satıcısı): “Oy kullanan insanlar mantıklı hareket etmeli. Çaya, şekere ve una oy satın alındığı dünyanın neresinde görülmüş. Türkiye’de siyaset çocuk oyuncağı haline geldi. Cebine parayı koyan siyasete soyunuyor.
Maddi olanakları zayıf olan özellikle kırsal kesimdeki insanlarımızı satın almaya kalkıyorlar. Seçmen, sandığa boş oy yerine mutlaka bir partiyi tercih etmesi gerek. Dürüst, sorunlara çözüm üretebilen kadrolara sahip partiler tercih edilmeli. Ülkenin ekonomisinin düzelmesi için dürüst siyasilere oy verilmeli. Parayla satın alınan oydan ne hayır gelir ki. Milletvekili seçildiğinde, harcadığının belki de 20 katını çıkartıyor.”
Sait Ünal (Esnaf): “Verilecek bir oy Türk insanının 4 yıllık hayatına mal olacaktır. Siyasiler bir aylığına beni soruyorsa ben ona karşıyım. Seçmenin kullanacağı bir oy Türkiye’nin geleceğine yön verecektir. Siyasilerin amacı da alt tabakanın acizliğinden faydalanmak. Halkın zayıf noktasını biliyorlar ve buna göre de hareket ediyorlar. Evine ekmek götüremeyecek kadar çaresiz olan çok insan var, bunların oyunu satmaktan başka çaresi yok. İyi bir lider seçimi için bu seçim çok önemli. Bize masaya yumruğunu vurup, halkın çıkarlarını ön planda tutan, lider lazım. Vatandaşının diğer ülkeler karşısında ikinci sınıf muamele görmesine izin vermeyen bir lider arıyoruz. Sivil toplum örgütleriyle iç içe olan lider gerekiyor. Öyle 20-30 korumayla değil, halkın içinde serbest dolaşan lider istiyoruz. Kısacası halkın sevgi ve güvenini kazanan bir siyasetçi ve Başbakan istiyoruz.”
Volkan Dalbudak (Yatırım uzmanı): “Bazı siyasi partiler vaatlerde, bazıları ise fakirlere gıda yardımında bulunuyor. Böyle çalışmalar seçmen tercihini etkiler. Özellikle yapılan araştırmalar sonucunda ülkedeki yüzde 30’luk karamsar kesimleri bu yöne çekmek için siyasi partiler büyük uğraş içerisinde. Ama siyasi etik ve siyasi ahlak açısından doğru değil.
Seçmenlerin de bu tür vaatlere kanmaması gerek. Seçim fırsatını iyi değerlendirmeliyiz. Seçmen olarak bizler popülist politikalar ve popülist söylemlere kanıyoruz. Türkiye’nin önemli ekonomik problemleri var. Özellikle Şubat 2000 krizinden beri ülkemiz IMF programını uyguluyor ve ona göre hareket ediyor. Ekonomik programları iyi olan partilere seçmenler oy vermeli. Geçmiş yıllarda seçimlerin yüzde 20-25’i boş oy kullandı. Seçmen bunu bir çözüm olarak görmemeli, bu bir çözüm değil. Çünkü seçim sisteminde boş oylar sürekli birinci olan partinin hanesine yazılmaktadır.”