Peri, hükümetlerin sivil toplum örgütlerinin alternatif çözüm önerilerini dikkate almayarak yanlış politikaları uygulamaya koyduğunu ifade etti.
Peri, Türkiye'nin girmeye çalıştığı AB'de durumun çok farklı olduğunu belirtirken, “Avrupa’da bir sektörle ilgili konuda, o sektörü yakından ilgilendiren sivil toplum örgütü yanında tüm sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak sorunlara çözüm aranıyor. Ama ülkemizde tüm sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin görüşü değil de o sektörle ilgili sivil toplum örgütünün alternatif görüşü bile dikkate alınmıyor. Bir yasa tasarısı bile her kesimin görüşü alınarak hazırlanmalı. Ama bunlar yapılmıyor, yapılmayınca ülkede sorunlar bitmiyor. Bugün yaşanan krizlerin temelinde de bu yatıyor” dedi.
Türkiye’nin halen sivil toplum örgütlerinin öneminin bilincinde olmadığını, antidemokratik politikalar yüzünden insanların sivil toplum örgütlerinden soğutulduğunu, çoğu insanın demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan sivil toplum örgütlerine adeta öcü gibi bakar hale getirildiğini savunan Ali Peri, bu nedenle sivil toplum örgütlerinin önderliğindeki toplantı, miting veya benzer eylemlere katılımların yetersiz kaldığını kaydetti.
Peri konuşmasına şöyle devam etti; “Bu durum hiçte hoş olmayan bir gidişin işareti. İnsanlar sivil toplum örgütlerine adeta yabancılaştırıldı. Sivil toplum örgütleri bugün 3-5 kişinin omuzunda faaliyet sürdürüyor. 1980 Sonrası izlenen politikalar toplumu kısa yoldan zengin olma düşüncesine sürükledi. Ülkeyi yönetenler sivil toplum örgütlerinin görüşlerini değerlendirmeye almak zorunda. Örneğin bir konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin yaptığı alternatif çalışma değerlendirmeye alındığında insana şevk geliyor, dikkate alınmadığında insan ümitsizleşiyor.”