CHP Genel Başkan Yardımcısı İnal Batu, Türkiye'yi son derece kötü yöneten hükümetin yarattığı krizlerle AB konusunu zorlaştırdığına dikkat çekerken, dünyanın hiçbir yerinde AB’ye girme gibi tarihi bir fırsatı kaçırtanların yeniden meydanlarda ve iktidarda olamayacağını söyledi. Batu, Türkiye’nin AB dışında kalması halinde dünya nimetlerinden yararlanamayan fakir bir ülke olacağını vurguladı.
CHP tarafından düzenlenen “Avrupa Birliği ve dış politikalarımıza sosyal demokrat bakış” konulu konferansa katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Emekli Büyükelçi Batu, AB’nin öneminden bahsederken Türkiye’nin AB’ye girmek için ilk resmi başvuruyu Turgut Özal döneminde yaptığını, Özal’ın çok büyük bir cesaret örneği gösterdiğini söyledi.
Avrupa Birliği’nin 1950 yılında 6 ülkenin kurduğu kömür çelik birliği olduğunu, daha sonra Gümrük Birliği haline dönüştüğünü, ardından Avrupa Ekonomik Birliği haline geldiğini anlatan Batu, “Sonra siyasi birlik haline geldi. Onunla da yetinmediler, şimdi bir askeri birlik olmaya çalışıyorlar. Dünyadaki üç büyük güç odağından biri AB. İkinci büyük güç ABD ve NASTA, üçüncüsü de Doğu Asya Ülkeleri. Bunlar dünya servetinin yüzde 80’ini elinde bulunduruyor. Eğer Türkiye Avrupa Birliği’nin dışında kalırsa bu yüzde 80’in dışında kalacak ve dünya nimetlerinden yararlanamayacak” diye konuştu.
Türkiye’nin AB ile ilişkisinin 1959 yılına dayandığını, sonra ortaklık anlaşması imzalandığını, 1970’li yılların sonuna gelindiğinde de artık üyelik şansının yakalandığını hatırlatan Batu, “Yunanistan ile Türkiye’ye buyurun demişler. Neden o zaman AB’ye buyurun diyorlar da şimdi demiyorlar. O zaman terörizm, idam gibi sorunlar da yoktu. AB’ye çok rahat girerdik. Örneğin Yunanistan o zaman AB’ye girdi. Girdiği sırada çok fakirdi. Ama biz ayağımıza kadar gelen bu fırsatı kullanamadık ve AB’ye giremedik. Türkiye’nin milli geliri 15 bin dolar olması gerekirken, bugün bu rakamı 2 bin dolara düşürenler yine iktidarda” dedi.
1995’te AB’ye üye olmadan Gümrük Birliği’nin imzalandığını söyleyen İnal Batu, Gümrük Birliği Anlaşması’nı imzalayan tek ülkenin Türkiye olduğunu belirterek konuşmasına şöyle devam etti: “1999 Yılında bize adaylık statüsünü verdiler. Fakat 1999 yılından bu yana bir arpa boyu yol alınamadı. AB ile ilişkilerde bu kadar geri kalınmasında bizim de suçumuz var. Bazıları AB’yi bir Hristiyanlık yuvası olarak görüyor. Öte yandan Türkiye Avrupa ülkelerine göre çok fakir bir ülke. Ayrıca Kıbrıs sorunu da var. Kıbrıs sorunu çözülmeden AB’ye girmemiz imkansız olarak gösteriliyor. Avrupa ülkeleri Ermeni soykırımı diye yasalar çıkardı. AB’ye girmek için bazı net kurallar var. Bu kararları tam olarak yerine getiremiyoruz.
Ancak onlarda bizlere tam olarak iyi değiller. Kıbrıs sorununda AB’nin tutumu uluslararası hukuka aykırıdır.”
RSS