Mühendisler, "Ülkemiz bir rant cenneti haline getirildi. Çevre sorunlarına ilişkin politika yoksunluğu yaşanıyor. Çevre örgütlenmesi ve çevre mevzuatı bilimsel gerçeklerin ötesinde çıkar ilişkileri ile dejenere edilmektedir. Çevre açısından kontrolsüz büyüyen ve tarım alanlarını tahrip eden sanayi kollan, altyapı yetersizlikleri, gözle görülemeyen gürültü, ışık, frekans kirliliği gibi sorunlar artarak çoğalırken ileride çözümü güçleşecektir" dedi.
Çevre Haftası nedeniyle TMMOB Gaziantep Meslek Odaları tarafından düzenlenen toplantıda konuşan Elektrik Mühendisleri Odası Gaziantep Şubesi Başkanı Erol Karabay, ülkede uygulanan genel politika süreçleriyle büyük bir uyum içinde çevrenin de yıllardır istismar edildiğini söyledi.
Karabay, "Ekonomide ciddi bir sanayileşme olmadı. Ülkemizin bir rant cenneti haline getirildiği şu dönemde, çevre sorunlarına ilişkin politika yoksunluğu yaşanıyor. Yine yaşanan karmaşa, denetim ve yaptırım eksikliği gibi sorunlar, bir doğal olay olan depremin katliamı, sel felaketleri, çöp dağlarının bombalara, su kaynaklarının kanalizasyona, zeytinliklerin atık havuzuna dönüşmesine neden olmaktadır. Çevre politikası alanında yaşanan sorunların çözümü için en önemli araç, ekolojik ve ekonomik planlamanın bir arada yapıldığı eko planlamadır" dedi.
Bölgede eko planlamanın yapılarak sanayi-konut yerleşimlerinin bu doğrultuda yapılması gerektiğini ifade eden Karabay, çevre politikaları alanında yaşanan karmaşa ve belirsizliklerin çevre sorunlarının başında geldiğini söyledi. Erol Karabay, "Çevre örgütlenmesi ve çevre mevzuatı bilimsel gerçeklerin ötesinde çıkar ilişkileri ile dejenere edilmektedir.
Dört bir yandan doğaya ve doğal varlıklara yönelik saldırılara sessiz kalan bir Bakanlık, yürütmesindeki yönetmelikleri değil uygulamak, bunlara sahip dahi çıkamamaktadır. Bu durumda, çevre konusunda bugünün tablosu tam anlamıyla ‘balık baştan kokar’ deyimini hatırlatmaktadır. Çevre açısından kontrolsüz büyüyen ve tarım alanlarını tahrip eden sanayi kolları, ülke nüfusunun büyük bir bölümünün yaşadığı kentsel altyapı yetersizlikleri sürekli artıyor" şeklinde konuştu.
Tüm yerel yönetimlerin, planlı kentleşme için ilgili meslek odalarıyla eşgüdümlü çalışması durumunda daha sağlıklı ve kontrollü bir çevrenin oluşacağını kaydeden Karabay sözlerine şöyle devam etti: "Ülkemizde nüfusun yüzde 76’sının yaşadığı 3 binden fazla belediyenin yalnızca 43’ü, yani binde 15’i atık su arıtma tesislerine sahiptir. Yine, kentsel atık suların ancak yüzde 20’si, endüstriyel atık suların ancak yüzde 9’u arıtılabilmektedir.
Gaziantep, Türkiye’de içme suyu, atık su arıtımı ve katı atık depolama tesisi bulunan nadir illerden biridir. Ancak bu tesislerin ülkemiz koşullarında gerek eğitilmiş insan kaynaklan ve gerekse teknik altyapı açısından verimli çalıştırılması da son derece önemlidir. Türkiye’de yılda 25 milyon ton katı atık oluşuyor. Bunun ancak yüzde 6’sı tekniğine uygun şekilde bertaraf edilmektedir. Bir başka vahim durum ise, tehlikeli ve zararlı atıklar alanında yaşanmaktadır. Ülkemizde her yıl ortalama 5.5 milyon ton tehlikeli ve zararlı atık oluşmakta ve bunların ancak yüzde biri bertaraf edilebilmektedir."