Türkiye’de derneklerin ve vakıfların amacı dışında kullanıldığını ifade eden sivil toplum temsilcileri, resmi kurumlara ait vakıfların, vatandaşı soyma aracı olarak faaliyet gösterdiğini bildirdi. Yöneticilerin cep telefonlarına kadar birçok harcamanın vakfa yapılan bağışlardan karşılandığı ileri sürüldü.
Genç Demokratlar Vakfı Şube Başkanı Mustafa Bayrakçı, özellikle resmi kuramların bünyesinde kurulan vakıf ve derneklerin amacına uygun faaliyet göstermediğini, başkan ve yönetim kurulu üyelerine hizmet ettiğini söylerken, “Resmi kuramlara işi düşen vatandaşın, bağış yapmadan işini çözmesi imkansız, mutlaka bağış yapacak. Üstelik vatandaş devlete vergisini veriyor ve karşılığında da hizmet istiyor. Ama bir süreden beri giderek yaygınlaşan resmi kurumların bünyesindeki dernek ve vakıflar, vatandaşı soyuyor. Nüfus, Emniyet, Adliye, Tapu, Sağlık, Tarım Müdürlüğü gibi kuramlara bağış yapmadan iş yapmak mümkün değil. Böyle rezalet olamaz. İsmine bağış diyorlar, fakat bağışlanacak rakamı kendileri belirliyor. Bu rakamın altında para kabul edilmiyor. Bağış, insanın içinden gelen bir olgu, isteyen istediği rakamda bağış yapabilir veya yapmayabilir. Bağışın, insanların rızasına bırakılmadan tahsil edilmesi ahlaken de hukuken de yanlış” dedi.
Resmi kuramların çoğunda vakıf ve derneklerin başkan ve yöneticisinin tüm giderinin yapılan bağışlardan karşılandığını, cep telefonlan ve evlerinin telefonlarına kadar bu paralardan ödendiğini iddia eden Bayrakçı, “Demetim yok, soran, araştıran yok. Arpalık gibi. Denetim olsa bile, bunun yolunu da bulmuşlar. Gidip çiçekçi, lokanta, otel vs. yerlerden KDV’sini ödeyerek fatura kestirip gider olarak gösteriyorlar. Artık bu haksızlığa bir son verilmeli” şeklinde konuştu.
Krizden bunalan insanların evine götürecek ekmek alacak parası yokken, sağdan soldan borç bularak vakfa zorla para ödemek zorunda bırakıldığını kaydeden Bayrakçı sözlerine şöyle devam etti: “Ödenen bu paraların yüzde kaçı devletin kasasına giriyor, kimse bilmiyor. Göstermelik, hayali faturalarla işi çözüyorlar. Buralara yapılan bağışlar halka hizmet olarak geri dönmüyor. Dönmeyince resmi kumruların vakıf ve dernek yöneticileri veya birkaç açıkgöz güllük gülistanlık hayat sürdürüyor. Bu doğru değil. Bir yandan insanlar krizden bunalmış ekmek parasını bulamıyor, öbür yandan bu insanların sırtından lüks bayat sürdürülüyor. Bu hangi vicdanla bağdaşır? Vakıf ve derneklerin devlete ne faydası var? Devletin hangi yükünü hafifletmiş? Buralarda toplanan trilyonlarca liranın akıbeti nedir? Yöneticilerin serveti hiç araştırılıyor mu?” dedi.