ANASAYFA arrow right 40 Yıl Önce

ANAP kurucularından ve Genel İdare Kurulu üyesi Feridun Demsoy’la konuştum

ANAP kurucularından ve Genel İdare Kurulu üyesi Feridun Demsoy’la konuştum
YAYINLAMA: 28 Temmuz 2024 / 13.13
GÜNCELLEME: 28 Temmuz 2024 / 13.13

SORU: Arpa ihracından 500 milyon kazanmışsınız...

SORU: Mustafa Taşar’la bir şirketiniz varmış...

Konuşan: Osman TUZCU

Yayına hazırlayan: Nazan HIDIROĞLU

Güneydoğu Birlikleri eski Genel müdürü Feridun Demsoy, şimdi kendi kurduğu bir ihracat şirketini idare etmektedir.

Sayın Demsoy Anavatan Partisinin hem kurucu üyesi hem de Genel idare kurulu üyesidir. Ve ANAP kurucularından milletvekilliği istemeyen iki üyeden birisidir.

Anavatan partisi iktidara geçtikten sonra Feridun Demsoy'un arpa ihracatından bir hayli para kazandığı söylentisi çıktı. Bu söylenti öylesine dallandı budaklandı ki, daha geçen hafta gazetemize telefon eden bir vatandaş şöyle konuşuyordu: “Duydunuz mu, Feridun Demsoy bugün elini soğuktan sıcağa vurmadan, sermaye bağlamadan, ihracat yapmadan sadece elindeki arpa ihraç lisansının küçük bir kısmını, başkasına devrederek 100 milyon lira kazandı... Arpa lisansının tamamı 500 milyon lira gelir sağlayacak... Demsoya...”

Bu söylenti kahvelerde, dükkanlarda, evlerde devam edip gidiyordu. Bir gün sayın Demsoy’a telefon ettim. Teypli olmak şartı ile sizinle bir sohbet toplantısı yapabilir miyiz, dedim. Demsoy, bu teklifi memnunlukla karşıladı.

Aşağıda Feridun Demsoy’la yaptığımız konuşmayı noktası virgülüne dokunmadan aynen yayınlıyoruz.

Soru: Parti kurucusu ve Genel idare Kurulu üyesi olarak bir yıl önceye göre partinizin durumunu nasıl görüyorsunuz?

-Partinin iktidara gelişinden bu yana puan kaybettiği inancında değilim. Ümit ediyorum ki bazı kararlar sonuç vermeye başlayacak. 1985-86 yılında bir yıl önce topladığımız sempati daha artacaktır.

Soru: Parti Ankara'da kuruldu, siz Gazianteplisiniz. Nasıl oldu bu iş?

-Ben Güneydoğu Birlikleri Genel Müdürü iken. Sayın Özal DPT Müsteşarı idi. O sıra Ziraat Bankasından kaynaklanan bir kredi darlığı olmuş idi. Bu kredi sistemi özel sektöre uygulanıyordu. DPT'dan onaylanan bu krediye müracaat ettik. Sayın Özal'la tanışmamız burada başlar. Krediyi önce bize uygulamak istemediler. Sayın Özal’a meseleleri anlatabilme heyecanımız, bir şeyler yapma çabamız ve geçmişteki gayretlerimiz hoşuna gitmiş olmalı ki bu krediyi Özal bize kullandırmak istedi. Daha sonra Sayın Özal Amerika'ya Dünya Bankası Başkan yardımcılığına tayin oldu. Ben de o sıra Amerika'da idim. Kendisini ziyaret ettim. Beni evinde ağırladı. Bu ikinci karşılaşmamız oldu. 3-4 saat süren yemekte Özal, Gaziantep'le ilgili sorular sordu. Mesela Sanko'daki iade anlaşmazlıklarını, Gateksin durumunu, Polonya ile altın anlaşmasını sordu. Ben cevaplayamadım. Özal «Yok olmaz, etrafını görmelisin» dedi. Samimi bir yemek oldu. Ondan sonra Özal, Türkiye'ye geldi. Başvekalet Müsteşarlığına atandı. Kendisini gidip ziyaret ettim. Daha sonra Başvekil yardımcılığına geldi. Toplantıya arkadaşım Cevdet gitmisti. Beni sormuş. «Orda bize şöyle hareket edin» diyerek. Dünyanın fiyat kongüktürü, fiyat politikası hakkında bilgi verip, işaret yaptı. Bir gün yazıhanede otururken telefon çaldı. Sayın Özal aradı. Bana «Ben siyasi bir çalışmanın içine girsem ne dersin» dedi. Ben de «Özü sözü bir olan, kafasına koyduğunu yapan ve yaptığının da iyi olmasına çalışan bir kişi havası yaratmaya başladınız Türkiye'de» dedim. «Politik hayatta bu bir güvendir. Bunu, siz, şimdiden yaratmışsınız. Ben girmenizi tavsiye ederim. İyi teknisyen, iyi bir devlet adamı sıfatıyla ortaya çıkın Bu millet size güvenini devam ettirecektir. Ben tavsiye ederim» dedi. Daha sonra Vehbi Dinçerler beni aradı. «Biz Özal'la bir parti kuruyoruz. Bize yardım edin» dedi «Baş üstüne» dedim. İşe girdik.

Soru-Gaziantep'te Anavatan partisi adeta ikiye ayrılmış gibi. Taşarcılar ve Bakancılar diye adlandırılan bu bölünme için düşünceniz nedir?

Cevap-Samimiyetle söylüyorum ki, ne Milli Eğitim Bakanımız Dinçerler, ne de Taşar böyle bir ayrım taraftarı değildir. Ancak politikada, iki büyük kişiyi istismar etmek isteyenler var. Her iki arkadaşımız da bunu önlemeye çalıştılar. Önümüzdeki günlerde bu fırsatçılara imkan vermemenin örneklerini göreceğiz.

Soru-Siz ne işle uğraşıyorsunuz? Bir arpa söylentisi var. Herhalde duymuş olacaksınız. Emeksiz 500 milyon lira kazandığınız söyleniyor. Bu konuda bir açıklama yapmak ister misiniz?

Cevap-Bu soruyu sorduğunuza çok memnun oldum. Aslında politik çalışmalarda bu soruyla çok karşılaştım. Ama bir türlü açıklama fırsatı bulamamıştım. Yıllardır üzerine ihtisasla çalıştığım konu hububat ve bakliyat. Arpa almak, satmak ve ihraç etmek, uğraş konularım. Diğer sorunuza gelince, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, İhracatçılar Birliği, gümrüklerden tespit edilecek kayıtlardan, ihracatımızın 10 bin ton olduğu tespit edilebilir. Bunun bin 500 tonu arpa ihracatının serbest olduğu dönemde, 8 bin 500 tonu da arpa ihracatının lisansa bağlandığı dönemde yapılmıştır. 500 milyon lira para kazandınız deniyor. 500 bin lirayı 10 bin tona böldüğünüzde kiloda 50 lira para kazanmam gerekir. Zaten arpanın kilosu 34 lira ile, 47 lira arasında fiyat gösterildi. Diğer masrafları da ekleyelim. Arpanın alış kilosuna 50 lira diyelim. Demek ki biz arpayı 100 liraya satmışız. Bu 50 dolar eder. Dünyada bu fiyata arpa alacak ülke göremiyorum. 50 liralık malda 50 lira para kazanılmaz. Zaten konunun kasten ortaya atıldığı bellidir. İşin açıklamasına gelince Türkiye'de, 1984 yılında arpa iki safha geçirir. Bir, Temmuz 10'undan önceki dönem, bir Tem muz 10'undan sonra ki dönem. Temmuz 10'undan önceki dönemde arpa ihracı serbesttir. Biralık arpa, beyaz arpa ihracatı serbest idi. Yemlik arpa ihracatı serbest değildi. Tamamen yasaktı. Fakat o sıra biralık arpa adında, yemlik arpanın biralık arpa diye ihraç edildiği hükümet tarafından öğrenilince, konuya el konuldu. Arpa üretiminin, tüketimimize yetip yetmeyeceği, tartışılıyordu. Bu sözünü ettiğim 10 Temmuz’a birkaç gün kadar biralık arpa ve yemlik arpanın birkaç gün ihracatı durduruldu. O tarihe kadar biz, bin 500 ton arpa ihraç etmiştik. Bu durdurma 2, ya da 3 gün sürdü. Ondan sonra hükümet buna bir düzen getirdi. Arpanın hükümet lisansı ile ihraç edileceği belirtildi. Bazı kurallar kondu. Biz bu kurallara uyduk. Bunlar 1-Arpa ihracatı için ya akredif ya da para getirmeli idi 2-Fiyat kompozisyonu getirmeli. (Bu fiyat hükümetin düşündüğü fiyatın üstün de ise izin veriliyordu) idi. "3-Biz de akreditif getirdik. Bizim zaten önceden akreditifimiz gelmişti. Bizim akreditifimizin eski olması, akreditif fiyatımızın rakiplerimize göre yüksek olması sonucu, 20 bin ton başvurduğumuz halde, 8 bin 500 tona izin verildi. En tabii hakkımızı aldık. Siyasi nüfuzumuzu kullanmadık. Böyle bir şeye tenezzül etseydik, 8 bin 500’le yetinmezdik. Arpa ihracı 26 Aralığa kadar 100 bin ton olarak, 50 bin ton, 50 bin ton ayrı ayrı verildi. Birinci 50 bin ton da 8 bin 500 aldık. İkinci 50 bin tonda müracaatımıza rağmen alamadık. 26 Aralık'tan sonra, 100 bin ton daha lisans verildi. İhracatın cazibesini kaybetmesinden dolayı az başvuru oldu. Bundan biz, 5 bin ton lisans aldık. Bu iddiaların hepsini reddederim. Kazandığım 17 milyon liradır. Bu iddianın ak sini kanıtlayana, kazandığımın hepsini vermeye hazırım. Biz resmi islerin hesabım her zaman her yerde devlete vermişizdir. icabettiği her yerde vermeye hazırız. Özel işlerimizin hesabım, esasen her gün evde eşimize veriyoruz. ANAP iktidarı siyasi nüfus suistimaline katiyen müsaade etmez. Hükümette kaldığı sürece de buna müsaade etmeyecektir. Bu, iktidarımızın önde gelen prensibidir. Herkes bunu kafasına yerleştirmelidir. Kaldı ki prensibimizden dolayı milletin huzuruna her zaman rahatlıkla çıkabiliyoruz.

Soru-Gaziantepliler hu dönemi Gaziantep için büyük bir şanslılık olarak görüyorlar. Bu şansımızı iyi kullandığımız kanısında mısınız?

Cevap-Bu dönem gerçekten şanslı bir dönem. Ancak kısa zamanda sabırsızlık gösterip, şanssızlık, şansa dönüştü mü diye düşünmek yanlış olur, ürkendir, beklemek gerek.

Soru-Yüksek düzeyde bir idareci olarak Gaziantep'te partinizi idare edenlerin, basınla ilgisini beğeniyor musunuz?

Cevap-Bugüne kadar partimizde hatalar oldu. Ancak 17 Şubat İl seçimlerinden sonra seçilen arkadaşların daha dikkatli olacağına inanıyorum. Arkadaşlarım basınla olan münasebetlerine daha dikkat edecek. Yapılan hatalardan vazgeçilecek.

Soru-Belediye ve belediyecilik hizmetleri bir yerde seçimleri kazanmak için önem taşır. Yani çalışkan ve halka hizmet vermeyen belediye başkanları da partisi ne oy kaybettirir. Siz iktidar olan Anavatan partisinin genel idare kurulu üyesi olarak, Gaziantep Belediyesinin çalışmalarını nasıl görüyorsunuz? Belediye Başkanı bu çalışmalarıyla partinize oy kazandıra bilir mi?

Cevap-Gaziantep'in problemleri çok. Hızlı bir kentleşme var. Bu yüzden belediye, ihtiyaçları sıraya koymalıdır. Bizim belediyenin çalışması henüz bir yıllık bile değil. Not vermenin zamanı erken. Belediye başkanının çalışmamasının, bir partiye oy kaybettireceği inancındayım. Bizim belediye başkanımızın, geçmiş deneyimlerden ders alan davranışları ile bundan sonra oy kaybettirmeyeceğini ümit ediyorum.

Soru-Anavatan partili olarak, seçilen Gaziantep Belediye Başkanı Ömer Arpacıoğlu'nun en büyük özelliği, şimdilik, adam dövmek ve küfretmekte yoğunlaşıyor. Belediye Başkanının bu tutumunu nasıl karşılıyorsunuz? Arpacıoğlu bu hareketleriyle partinize sevgi mi, nefret mi kazandırıyor?

Cevap-Bu davranışları tasvip etmek mümkün değil. Aslında belediye başkanının bu davranışları hangi psikoloji ile yapıyor bilmiyorum. Gönlüm bunların yapılmadığını söyletmek istiyor. Bu davranışlar kimseye bir yarar getirmez, bir takım şeyleri götürür. Belediye Başkanımıza daha çok şey kaybettirir.

Soru-Gaziantep’teki bugünkü siyasi havayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Belediye Başkanının pasif tutumu ile, bundan sonraki seçimlerde, partinizin Gaziantep’ te yeni bir seçim kazanacağına ihtimal veriyor musunuz?

Cevap-Bu bir yılı, şehri tanıma, meseleleri gözden geçirme devresi olarak kabul edersek, bundan sonra tatbik etme devresidir. Bunun Gaziantep için iyi geçeceğine, güzel şeyler yapılacağına inanıyorum.

Soru-Siz, Nazmi Başel ve Mustafa Taşar’ın bir şirketi olduğundan bahsediliyor, Böyle bir ortaklığınız var mı?

Cevap-Nazmi Başel'in gayet güzel bir işi var. Benimle ortak olmaya ihtiyacı yok. Bugün hiç bir ortaklığımız yok, aksini kimse ispatlayamaz.

Soru-Gaziantep'in kalkınmada öncelikli iller arasına alınıp sonradan çıkarılması konusunda bir etkinliğiniz olamaz mıydı? Ağırlığınızı koydunuz mu?

Cevap-Bunun için pek çok girişim olmuştur. Başbakan'a bizzat söyledik. Öncelikli iller, Devlet Planlama Teşkilatının kendi ölçümlerine göre, kabul ettiği bir konudur. Şöyle ki, Gaziantep geri kalmış yöreler listesinden çıkarılmışsa da, Gaziantep’teki bazı yatırımlar cinslerine, büyüklüğüne göre bu plana girmiş gibi sayılabilir. Bazı teşvik tedbirlerinden yararlanacaktır.

Soru-Katma Değer Vergisi tüm yurtta olduğu gibi, şehrimizde ve ilimizde de perişanlık içinde. Kolaylaştırıcı, çözümler için neler düşünüyorsunuz?

Cevap-Bu vergi, ileri ülkelerin uyguladığı bir vergidir. Bizde de biran önce uygulamaya geçilmesi çok yerinde olur. Bu vergi, vergi kaçakçılığını önleyecektir. Yavaş yavaş halk alışacaktır.

Soru-Gaziantep'in kaybettikleri için bir teşebbüsünüz oldu mu? Tıp Fakültesi, Gaziantep il radyosu, bölge müdürlükleri gibi teşebbüsünüz oldu ise etkinlik durumunuz nedir?

Cevap-Ben bölge müdürlüklerinin çok yararlı olduğuna inanmıyorum. Vaktiyle kurulmuşlar, birçok yere dağılmışlar. Şimdi düzenleme yapılıyor. Bir iki bölge müdürlüğünün Gaziantep'e ekonomik ve sosyal yönden katkısı yoktur. Tıp Fakültesi sorunuzu şöyle açıklayayım. Biz yalnız fakülte istemiyoruz. Biz üniversite istiyoruz. Tıp fakültesinden önce, birkaç, fakülteyi içine alan bir üniversite şart olmuştur. Tıp fakültesi için bazı girişimlerimiz var. Üniversite konusu kanunla çözümlenebilir. Birtakım faaliyetler var. Sonuçlanacağını ümit ediyoruz.

Soru-ilimizde işsizlik başını almış gidiyor. Çözüm yolları konusunda bir teşebbüsünüz var mı? Neler düşünüyorsunuz?

Cevap-Hükümetin GAT projesi, işsizliği azaltıcı etkilerde bulanacaktır. 1985- 86 yılında, devlet yatırımları, özel sektör teşvik pirimler yeni iş alanları açacaktır. Bu işsizliği azaltacaktır.

Soru-Her yağmur yağışta, şehrin çukur semtleri su altında kalıyor. Menfezlerden fıskiye gibi sular fışkırıyor. Kanalizasyon şebekesinin ıslahı için hükümet desteğine ihtiyaç var. Bu konuda bir teşebbüsünüz var mı? Hükümet Gaziantep'e ne zaman elini uzatacak?

Cevap-Gaziantep'in kanalizasyon şebekesi çok eski. Bu konu İller Bankasına arz edilerek büyük bir proje çalışması var. Bu proje hazırlanma safhasında, şu an maliyetini, ne zaman biteceğini bilemiyorum. Belediyenin alt yapı çalışmalarım yaptığı kanaatindeyim

Soru-Şehir içme suyu boruları süzek gibi. Çoğu yerde kanal sulan karışıyor. Salem bir hastalığın bas göstermesi için ilaçlı, yüksek doz verilen acı su içiyoruz. Bu konuda da devletin yardımı şimdi ye kadar sağlanmadı, bir şeyler yapılabilir mi?

Cevap-Yukarda bahsettiğimiz proje çalışmalarının sonucunun ne olduğunu belediyeden sormak gerekir. Proje bittikten sora temsilcilerimizi gerekli gayreti sarf edeceğine inanıyorum.

-Teşekkür ederim. Sizi epeyce yordum galiba...

-Ben teşekkür ederim. Bu konuşmamızla birçok konuya açıklık getirmeme vesile oldunuz.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *