18 yaşındaki Kaliforniyalı kız öğrenci ile konuştum: (2)
“Bizde öğretmen korkulacak biri değil, bir arkadaş gibi görülür”
Amerikalı genç kız, “Türkiye’de köyden gelen insanla şehir insanlarının bir arada yaşamalarına hayret ettiğini” söyledi.
Nurgül BALCIOĞLU
Şehrimizde misafir öğrenci Kaliforniyalı Fiona öğrenci öğretmen ilişkileri konusunda da şunları söylüyor: Giyilen formalar, öğrenci ve öğretmen arasındaki mesafeyi daha da artırıyor. Burada öğretmen sınıfa girince tüm öğrenciler ayağa kalkıyor. Bizim okullarımızda böyle şeyler olmaz. Öğretmenlerimiz her zaman kravat takmazlar. Ders bittikten sonra da öğretmen sınıfta kalarak öğrencilerin her türlü sorunlarıyla ilgilenir, öğretmen korkulacak biri değil de bir arkadaş gibi görülür. Örneğim ben bazı öğretmenlerimle mektuplaşıyorum. Ama bunun da kötü yanları var. Bazı öğrenciler öğretmenlerin samimi davranışını suistimal edebiliyorlar. Dersi dikkatli dinlemiyorlar. Oysa Türkiye'de öğretmenler otoriter olduğu için, öğrenci, dersi dikkatle takip etmek durumunda kalıyor, diye yanıtlıyor.
Öğrenciler için ülkesinde herhangi bir cezanın uygulanıp uygulanmadığını soruyoruz. Fiona, Amerika tüm insanların kanun önünde eşit olduğunu, öğretmenin bir öğrenciyi dövemeyeceğini söylüyor. Öğrenciye ancak öğretmene karşı saygısızlık yaptığı taktirde 1 hafta okuldan uzaklaştırma cezası verilebileceğini, öğrenciyi dövmeye kalkışan bir öğretmenin, mahkemeye verilebileceğini kaydediyor. Çok kötü sayılabilecek bir davranışta bulunan öğrencinin ise, lise öğrenimini tamamlaması zorunlu olduğu için, çok kötü davranışlarda bulunan öğrencilerin gönderildiği ayrı bir okula gönderildiğini söylüyor.
Fiona’da İstanbul, Ankara, Mersin ve Kapadokya'yı gezmiş. Bana göre Türkiye'de iki ayrı dünyanın insanları bir arada yaşıyor diyen Amerikalı genç kız, “Ben şanslıyım, Gaziantep'te kaldığım için bu iki ayrı dünyayı bir arada gözleyebiliyorum diyor. İki ayrı dünya ile neyi kastettiğini sorduğumuzda ise, kırsal kesimden gelen insanlarla şehir insanının bir arada yaşamasının iki ayrı dünya oluşturduğunu belirtiyor.
Fiona kendisine ilgi gösterilmesinden, Türk annesinin yaptığı yemeklerden oldukça memnun olduğunu ifade ediyor. Bu iyi izlenimlerini ülkesine döndüğünde de anlatacağını söylüyor.
İki öğrenciyle konuşmamız sonunda anlıyoruz ki yaşları gençte olsa, iyi bir gözlemciler ve bir takım şeyleri çok iyi değerlendirebiliyorlar. Bu da barış içinde bir dünyanın özlemini çekenler için küçük bir umut ışığı sayılabilir. Fiona Adamson'a da başarılar diliyoruz.