Malezyalı öğrenci ile konuştum
“Türkiye’de yemek saatlerinde ev halkı sofrada birleşiyor, oysa Malezya’da yemek saatlerinde ev halkı bir araya gelmez” Altı lisan bilen genç kız, 7. lisanı da Türkçe öğrenmekle tamamlıyor.
Nurgül BALCIOGLU
Bir süre önce AFS programı çerçevesinde bir yıllık eğitim için yurt dışına gidecek olan Gaziantepli 3 öğrencimizden bahsetmiştik. Yine bu program çerçevesinde şehrimizde 2 yabancı uyruklu öğrenci bulunduğunu yazmıştık. Şu anda şehrimizde eğitim gören bu öğrencilerle yaptığımız görüşmeleri aktarmadan sonra AFS programı hakkında kısaca bilgi vermek istiyoruz. Kısa adı AFS olan (Amerikan Field Service) 1914 yılında 1. dünya savaşı sırasında Fransa'da bulunan Amerikalılar tarafından kuruldu. Savaş bittikten sonra kuruluş eğitime yönelik çalışmaya başladı. 16-18 yaş gurubundaki gençler kuruluşun aracılığıyla değişik ülkelerde ailelerin yanında misafir olarak kalıyor. Bu ülkelerdeki okullara devam ediyorlar. Türkiye'nin de dahil olduğu eğitim programı uyarınca her yıl yabancı uyruklu öğrenciler Türkiye'ye geliyor, Türk öğrenciler de yurt dışına gidiyorlar. İşte bu program çerçevesinde şu anda şehrimizde biri Malezyalı diğeri Amerikalı olmak üzere iki öğrenci bulunuyor. Gaziantep lisesinde eğitim gören Harızan Hashim (Harzen Haşim) ve Anadolu Lisesinde eğitim gören Fiona Adamson (Fiona Edımsın)la ülkeleri ve Türkiye'deki izlenimleri konusunda konuştuk.
İlk konuştuğumuz öğrenci Gaziantep Lisesin de bulunan Malezyalı Harızan Hashim oldu. Harizan Hashim 19 yaşında, cıvıl cıvıl, kibar ve Uzakdoğu’nun tipik özelliklerini taşıyan bir genç kız. Hashim'e önce kendisi ile ilgili sorular yönelttik. İki annesi ve 9 kardeşi olduğunu söylerken Harzen gülümsüyor ve hemen ekliyor “annemin biri öldü” diyor ve İki annesi olmasını hemen açıklama gerektiğini anlıyor olmalı ki, ülkesinde İslam dininin kurallarının çok etkili olduğunu bu nedenle bir erkeğin 4 kadınla evlenebildiğini söylüyor. Ailenin altıncı çocuğu olduğunu belirten Harizan'in babasının Avustralya hava kuvvetlerinden emekli bir pilot olduğunu öğreniyoruz. Harizan, Malezya' nın Butterwortb Penang kasabasında oturduklarını söylüyor. Harizan Türkçeyi çok az öğrenebilmiş, ama normal olarak İngilizce. Çince, Hintçe, Filipince yanında Malezya ve Endonezya dillerini biliyor. Harzen’le konuşmamızı Cumhur Sevdi Ani ismindeki öğrenci sağlıyor. Sorularımızı İngilizce olarak Harizan’a yöneltiyor ve cevapları bize aktarıyor. Bu kadar dil bilmesini ülkesini kozmopolit yapısına bağlıyor. Konuşmamızın büyük bölümünü ülkesindeki eğitim sistemi ve ülkemizin eğitim sistemi hakkındaki görüşleri oluşturdu. Harizan'dan Malezya’da ilkokul eğitiminin 6 yıl olduğunu, biri düşük seviyede diğeri yüksek seviyede eğitim yapan iki ortaokul eğitimi yapıldığını, bundan sonrada 2 yıllık lise eğitimi yapıldığını öğreniyoruz. İlkokul eğitimi sırasında haftada 6 saat olan yabancı dil derslerinde Arapça Çince, İngilizce. Hintçe ve Malezyaca öğretildiğini, söylüyor. Malezya'da çok sayıda etnik gurubun bulunması nedeniyle sınıflar din derslerin de ayrılıyor. Harızan, “1982 yılına kadar ülkemizde İngilizce eğitimi zorunluydu. Ancak bu tarihten sonra kendi dilimizde eğitime geçildi. Yine bu tarihe kadar yüksek seviyedeki ortaokul ve liselerin sınav sorulan İngiltere'de hazırlanarak yollanıyordu. Ama 1982’den sonra sorular ülkemizde hazırlanmaya başlandı. Malezya hükümeti her yıl yaklaşık 300 kadar öğrenciyi üniversite eğitimi için yurt dışına gönderiyor. İngiltere'ye göndermek çok masraflı olduğu için, öğrenciler ABD, Kanada ve Avustralya'ya gönderiliyor. Başarılı öğrencilerin listesi kompüterlere verilerek daha başarılı olan yurt dışına gidebiliyor. Yine yüksek seviyedeki ortaokullarda fen, ticaret ve sanat eğitimi yapılırken, düşük seviyedeki ortaokullar da çiftçilik, tesviyecilik ve ev kadınlığı dersleri okutuluyor.” diyor.
Harizan Türkiye'deki eğitim sisteminin değerlendirmesini ise şöyle yapıyor: “Eğitim sisteminiz çok zor. Her sınıfta sınavlar ayrı ayrı zamanlarda yapılıyor. Bizim okullarımız da sınav tüm okulda aynı anda yapılır.” öğretmen- öğrenci ilişkileri konusunda da öğrenciler öğretmenleri çok seviyor. Ama bazı hocalar o kadar sert ki, öğretmenlerin öğrencileri sevip sevmediği konusunda bir şey diyemeyeceğim diyor. Biz öğretmenlerimiz ve okul müdürüyle çok yakın ilişki içindeyiz, öğretmenlerimizle sinemaya bile gidebiliriz” diyor.
Genç Malezyalı, ülkesinin ekonomik ve sosyal durumu hakkında da güzel bilgiler veriyor. Ülkesinde yüksek okul mezunu öğretmenlerin ayda 500 dolar maaş aldığını söyledikten sonra Malezya ekonomisinin Türkiye ekonomisine oranla daha yüksek bir seviyede olduğunu söylüyor. Malezya'da kadınlarla erkeklerin eşit olduğunu, belirterek, sınıflarda erkek ve kız öğrencilerin aynı sırada veya erkeklerin ön sıralarda oturduğunu, bu durumda kız öğrencilerden utanarak derse ilgi göstermelerinin sağlandığını vurguluyor. Harizan AFS programı çerçevesinde İstanbul, Ankara, Adana, İzmir, Nevşehir ve Kapadokya bölgesini görmüş. Harizan'a ülkene döndüğünde Türkiye ve Türkler hakkında neler söyleyeceksin, yanlarında kaldığın aileden memnun musun? diye soruyoruz “Bizde yemek saatlerinde kimse bir araya toplanmaz. Oysa burada yemek saatlerinde aile bir araya geliyor. Bu çok güzel. Türkler misafiri de çok seviyorlar. Hemen her gün misafir geliyor” diyor ve ekliyor. “Türkler çok iyi ve kibar insanlar, özellikle Gaziantepliler daha kibar” diyor. Türkiye’den bir Uzakdoğu ülkesine, Malezya’ya küçük bir sevgi ve barış köprüsü kuracak olan Harızan Hashim'e başarılar dileyerek konuşmamızı noktalıyoruz.