Mimar Ali Akyüz Sit alanları üzerindeki yorumlarına bugün de devam ediyor ve bu konuda yeni öneriler getiriyor.
Akyüz konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sit alanları olarak saptanan eski kent mekanları için, henüz kesin bir çözüm getirilmemiştir. Sit alanları imar planı bütününde oyuk yerler gibi kalmaktadır. Yapılaşma hızla ilerlemekte, gerek yasal, gerekse yasal olmayan sit alanları bozulmaktadır. İnsan olarak en doğal görevlerimizden biri bizden önceki uygarlıkları korumak, geliştirmek ve bizden sonraki kuşaklara aktarmaktır. Eski kent mekanlarını korumak, bu açıdan gereklidir. Diğer taraftan, az gelişmişlikten kurtulup gelişmişliğe geçiş sürecinde, kalkınma çabasında olan ülkemizde, mevcuttan en fazla yararlanma olanaklarının araştırılması, ekonomimizi önemli ölçüde etkileyecektir. Bu bakımdan eskiyi yıkma yerine, en az maliyetle, eskilik niteliklerini bozmadan çağdaşlaştırmak yerinde olur. Ayrıca eski kent mekanları hiçbir zaman bir müze gibi düşünülmemelidir. Yani, eski kent mekanları, yeni kent mekanlarından ayrı düşünülemez. Tam tersine eski kent mekanları, şehirsel yapı ile bütünleşmeli, bütün boyutlarda girişim halinde olmalı, beraber yaşamalıdır.
Öneriler:
1- İmar planında sit alanları olarak saptanan eski kent mekanları için, en kısa zamanda bir koruma imar planı geliştirilmelidir.
2- Plan dönemi uzamaktaysa, hiç olmazsa kısa vadeli önlemler alınmalıdır. Böylece yapısal bozulma önlenmelidir.
3- Gaziantep imar planında getirilen kararlar, sit alanları kapsamında yeniden eleştirilmelidir.
4- Belde halkının bu konuda bilinçlenmesi ve katkısı için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
5- Kamu kuruluşları (özellikle belediyelerin) bütçeleri sınırlı olduğuna göre, bu konu da örgütlenme ve parasal kaynak yaratma çalışmaları yapılmalıdır.
6- Gaziantep Belediyesi, İmar İskan Bakanlığı, İller Bankası, Gaziantep Kent Bütünü Planlama örgütü, Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu, TMMOB, Mimarlar Odası Gaziantep temsilciliği vb. arasında sağlıklı ve zamanında eşgüdüm sağlanmalıdır.
7- Mimar ve mühendisler, bu alanlarda proje ve uygulama yapan meslektaşlar, duyarlılıkla hareket etmelidir. Sit alanlarını belirlemek ve korumak, yapıları saptamak çözüm değildir. Korunacak yapının hemen yanında veya sit bölgesinde eskinin birkaç katı inşaat hakkı tanıyan bir planın da bu eserlerin yok olmasına neden olmaktan başka yararı yoktur.