Asiye kadını tanımak ister misiniz?
NAZAN HIDIROĞLU
Her gün gördüğümüz, varlığını bildiğimiz kişiler vardır. Onları uzaktan, yakından tanırız da nasıl geçindiklerini, yaşamlarını nasıl sürdürdüklerini bilmeyiz. Çevremizi saran bu insan kitlesinin yaşamlarını öğrenmeye çalışsak kim bilir ne ilginç şeyler çıkar. Değişik mesleklere, birbirinden az-çok farklı olanaklara sahip bu insanların yaşamlarını biraz olsun araştırdık. Birinin yaşamı belki çoğumuzun yaşamına benzer. Belki onların yaşamından ders çıkarabiliriz. İyisi ile kötüsü ile bizim insanımız bu kişilerin, kimliklerini ortaya koymak neye mi yarayacak? Amacımız ne sosyolojik ne folklorik bir çalışma yapmak. Amacımız sorunları vatandaşın kendi ağzından dile getirmek. Demokrasi halkın yönetimde söz sahibi olması diye tanımlanır. Öyleyse çorbada biraz tuzumuz olsun istedik.
Bugün size Asiye Korkmaz adındaki kadının söylediklerini duyuracağım:
-Bize kendinizi tanıtır mısınız?
-30 yaşında, Oğuzeli doğumlu, 4 çocuk annesiyim. Okumam- yazmam mesleğim yok.
-Yaşamınızı nasıl sağlıyorsunuz?
-Ben ev kadını olduğumdan aileye maddi yönden bir katkım olmuyor. Kocam çiftçi. Başka bir uğraşı yok.
-Geliriniz ne kadar?
-Yılda 100 bin liradan az. Ayda 20 bin lira bile geçmiyor elimize. Çocuklar çok küçük olduğundan maddi katkıları olmuyor.
-Eviniz kira mı?
-Evet ama ucuza oturuyoruz. Devletin malı olduğu için. Çok yoksul kişilere devlet düşük fiyata kiraya ev veriyor. Bize de verdi. Tek oda ama ne yapalım idare ediyoruz.
-Günlük masrafınız ne kadar?
-500 lirayı geçmez. Sinema, gezme nedir bilmeyiz. Ne doğru dürüst yer, ne de giyeriz.
-Genellikle ne İle beslenirsiniz?
-Sabah ekmek, öğlen mercimek, bulgur pilavı yada köfte. Özal bizde yiyecek hal bırakmadı. Bir tüp bin 200 lira. Ne pişirelim ne yiyelim.
-Bugünkü ekonomik durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Böyle giderse memleket ezilir, ölür gideriz herhalde. Parası olan keyif ediyor, olmayan firik gibi yanıyor.
-Siz yönetici olsaydınız neler yapmak isterdiniz?
-Ucuzluk, fakire yardım, evsize ev... Kenan Evren çok iyi idi. Özal ortalığı zamla yaktı, kavurdu. Ben olsam iyilik yapardım.
-Ne olmak isterdiniz?
-Okumuş olmak, bol paralı bir iş tutmak isterdim. Kocamın eline bakmak çok zoruma gidiyor.
Asiye Korkmaz, tüm bu ufak sorularımızı yanıtlarken ara ara soruyor. «Başıma bir iş gelmez değil mi?» diye. Korkmasına gerek olmadığını, sadece röportaj yaptığımı anlatana kadar akla karayı seçtim. Gene de beni kapıdan yolcu ederken arkamdan şöyle bağırıyordu. «Kötü bir herifim var, onu da hapsetmesinler haa. O zaman ne yaparım ben?.. »