TECRÜBEDEN KORKMAYIN

Birkaç gün önce ofisimde çok donanımlı, dimdik duruşlu, tevazu sahibi ama çok bilgili olduğu her halinden belli olan bir konuğu ağırladım. Gönül Tüfekçi Soyla, yıllarca Halk Eğitim Merkezleri’nde, Gasmek’te yüzlerce öğrenci yetiştirmiş, onlara ışık olmuş, bilge, Atatürkçü ve çağdaş bir öğretmen. Prensipleri bazılarını rahatsız etmiş ve zaman içinde pasifleştirilmiş, mücevher değerinde olan bir aydın kadın…
Konuşurken gözlerindeki kırgınlığı gördüm. Yılların birikimiyle elde ettiği zenginlikten faydalanmak yerine hoyratça yok sayılmanın üzüntüsünü yaşadığını fark ettim.
Tecrübeyi ve liyakatı niye çoğu zaman küçümsediğimizi, hatta bundan neden korktuğumuzu anlamaya çalıştım, oysa tecrübe, bir kişinin zaman içinde yaşadığı olaylar, karşılaştığı zorluklar ve elde ettiği pratik bilgilerle kazandığı bilgelik ve beceri. Sıklıkla "Bilgi ezberle öğrenilir, tecrübe yaşayarak" deriz. Özellikle karar alma ve problem çözme süreçlerinde tecrübenin vazgeçilmez olduğunu kabul ederiz.
Tecrübeli kişiler hazinemizdir, çünkü onlar geçmişte yapılan hataları bilir ve tekrar yapmamıza izin vermezler. Çözüm yollarına hakimdirler. Soğukkanlıdırlar ve paniklemezler.
Yaşadıkları birçok krizden çıkardıkları derslerle, kriz anında ne yapılması gerektiğini herhangi birinden daha hızlı akıl ederler.
Gençlere ve işe yeni girenlere yol gösterir, önder olurlar.
Bilgi elbette çok önemlidir ama okulda öğrenilen teori, sahada deneyimle anlam kazanır. Gerçek hayatta “Yazıldığı gibi değil, yaşandığı gibi” olduğunu fark ettiğimiz pek çok olay da tecrübenin önemini kanıtlar.
Bilgi ve eğitim çok değerlidir elbette ama deneyim onları hayata geçirmedeki beceriyi güçlendirir. Tecrübeli insanlar, olasılıkları, riskleri daha iyi hesap eder. Daha isabetli, dengeli ve uzun vadeli kararlar alır.
Tecrübeyi liyakatle taçlandırdığınızda inanılmaz başarılara imza atarsınız.
Hepimizin bildiği gibi liyakat, bir kişinin görev, yetki ya da sorumluluklara bilgi, beceri, deneyim ve etik değerlere dayanarak atanması demektir. Kısaca, "işin ehline verilmesi" anlamına gelir. Liyakat sistemi, bireylerin değil, kurumların ve toplumun uzun vadede kazanmasını sağlar.
İnsanlar, liyakat sahibi, tecrübeli kişilerin doğru yerlerde değerlendirildiğini gördüklerinde sisteme olan güven ve saygıları da artar. Torpil ya da adam kayırma gibi haksızlıklar azaldıkça sosyal adalet güçlenir.
İşin ehli kişiler doğru pozisyonlara gelince işler daha etkili ve hızlı yürür. Hatalar azalır, kaynaklar daha verimli kullanılır. Bilgi ve deneyime dayalı atamalar, karar kalitesini artırır. Alanında uzman kişilerin katkıları, kurumların gelişmesini sağlar. Kurumlar daha şeffaf ve hesap verebilir hale gelir.
En önemlisi insanlar kendilerini dışlanmış hissetmez; herkesin eşit şansı olduğunu bilir. Fırsat eşitliği de toplumsal huzuru, güven ve dayanışmayı artırır.
Akraba kayırmacılığı dediğimiz nepotizm, siyasi torpil gibi uygulamalar yerini objektif değerlendirmelere bırakır, böylece kurumsal yozlaşma engellenir.
Tüm bu yazdıklarımı herkesin bildiğini ve gönülden desteklediğini biliyorum. Hal böyle olunca deneyimli insanları neden kırdığımızı, neden o büyük güçten faydalanmadığımızı anlamakta zorlanıyorum.
Toplumumuzda Gönül Tüfekçi Soyla gibi insanlara hem büyük gönül hem de özür borcumuz var. Onun gibi yüzlerce kişinin sistem dışına itilmeye çalışıldığını bilmek de her şeyden önce bir vatandaş olarak beni üzüyor.
Nepotizmden uzak, tecrübeye hak ettiği değerin verildiği, liyakatle insanların görevlendirildiği bir ülke özlemimiz giderek artıyor ama çok yakında, umuyoruz ki “Her şey çok güzel olacak.”
