DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Çerkezoğlu, kadrolu, güvenceli, sendikalı çalışmayı ortadan kaldırmaya yönelik girişimlere karşı 15-16 Haziran’da başta İstanbul ve İzmir olmak üzere tüm Türkiye’de işyerlerinde, işçi havzalarında, grev alanlarında, direnişlerde, alanlarda ve sokaklarda olacaklarını belirterek, “Türkiye’nin Taşeron Cumhuriyetine dönüşmesine geçit vermeyeceğiz” dedi.
Çerkezoğlu, Konfederasyon Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, bir süredir gündemde olan taşeron düzenlemesine ilişkin DİSK’in görüşlerini açıkladı. 16-17 Mayıs tarihlerinde Ankara’da Türkiye’nin en büyük sosyal diyalog ortamı olarak tanımlanan “Çalışma Meclisi”nin hazırlık toplantısının gerçekleştirildiğini ifade eden Çerkezoğlu, toplantının gündeminin sermaye çevrelerinin ve hükümetin sıklıkla gündeme getirdiği “Alt işverenlik, kıdem tazminatı, özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi, 6356 Sayılı Kanun çerçevesinde sendikal örgütlenme ve 6331 Sayılı Kanun çerçevesinde iş sağlığı ve güvenliği uygulamasıyla istihdam politikaları” başlıklarından oluştuğunu söyledi. Toplantıya sosyal diyaloğun tarafı olmayan pek çok işveren örgütünün de davet edildiğine dikkat çeken Çerkezoğlu, “Diyalog, müzakere gibi süreçler uzlaşma arayışının farklı biçimleridir. Ama sosyal diyalog toplantıları olarak sunulan toplantılarda konuşulan konular, gündeme gelen itirazlar hiçbir şekilde dikkate alınmamaktadır.İktidar ‘sosyal diyalog zemini’ adı verilen toplantılardan çıkan eğilimleri görmezden gelerek aksine bu toplantıları emekçiler aleyhine yapılan düzenlemeleri meşrulaştıracak biçimde kamuoyuna sunmaktadır. Toplantılarda yapılan itirazlar görmezden gelinmekte, sendikaların onay vermediği düzenlemeler yasalaşırken ‘Sosyal tarafların katılımı ile biz bunu hazırladık.’, ‘Herkesin görüşünü aldık’ denilerek yasal düzenlemelere bir meşruluk dayanağı yaratılmak amaçlanmaktadır” diye konuştu.
Katıldıkları toplantılarda taşeron işçilerin çalışma hayatına dair yaşadıkları sıkıntı ve sorunlar noktasında ortaklaşılırken, bunların çözümü konusunda hükümet ve sermaye temsilcilerinin bir cephede işçi sendikalarının ise bir diğer cephede yer aldıklarına dikkat çeken Çerkezoğlu, “Taşeron işçilerin yıllık izin, kıdem tazminatı, fazla mesai hakları taşeron şirketler tarafından girdi çıktı oyunları ile gasp edilmekte, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu duruma sessiz kalmaktadır” dedi. Taşeron işçilerin sendikal örgütlenme haklarının taşeron şirketlerin ayak oyunları ile gasp edildiğini savunan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bu suça ortak olduğunu ileri süren Çerkezoğlu, “Taşeron işçilerin hem iş müfettişleri hem yargı tarafından tanınmış hakları kendilerine verilmemekte, başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olmak üzere AKP hükümeti mahkeme kararlarını, muvazaa (hileli çalıştırma) raporlarını uygulamayarak açıkça hukuku çiğnemek pahasına taşeron işçinin iş güvencesini yok saymaktadır” dedi. Hükümetin, 1936’dan beri her işçinin hakkı olan kıdem tazminatını sanki yeni bir hakmış gibi taşeron işçiye vereceğini duyurduğunu ve bunu “taşeron işçiye müjde” olarak sunduğunu söyleyen Çerkezoğlu, “İşçilerin kıdem tazminatı hakkı mevcut yapı ve süreler dikkate alınarak güvence altına alınmalıdır. Kıdem tazminatı, işten atılma dahil pek çok durumda alınabilmektedir.Fon sistemi ile amaçlanan kıdem tazminatını işverenlerin üzerinden alarak, yararlanma sürelerini düşürmek, işçilerin kazanılmış hakkını ortadan kaldırmak, yararlanmaya 10-15 yıllık sınırlandırmalar getirmektir.Bir yıla bir brüt maaş şeklindeki mevcut yapı, üç yıla 1 aylık brüt maaş şeklinde düzenlenmek istenmektedir. Bu kabul edilemez. Sorunu çözmek için her koşulda kıdem tazminatının işveren tarafından ödenmesini sağlayacak yaptırımlar getirilmelidir.Kıdem tazminatı her koşulda ödenmeli; iflas etmiş, ödeme aczine düşmüş işverenler açısından ‘kıdem tazminatı garanti fonu’ getirilmelidir” şeklinde konuştu.
Çerkezoğlu, kadrolu, güvenceli, sendikalı çalışmayı ortadan kaldırmaya yönelik bu girişimlere karşı 15-16 Haziran’da başta İstanbul ve İzmir olmak üzere tüm Türkiye’de işyerlerinde, işçi havzalarında, grev alanlarında, direnişlerde, alanlarda ve sokaklarda olacaklarını belirterek, “Türkiye’nin Taşeron Cumhuriyetine dönüşmesine geçit vermeyeceğiz” dedi.
Çerkezoğlu, Konfederasyon Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, bir süredir gündemde olan taşeron düzenlemesine ilişkin DİSK’in görüşlerini açıkladı. 16-17 Mayıs tarihlerinde Ankara’da Türkiye’nin en büyük sosyal diyalog ortamı olarak tanımlanan “Çalışma Meclisi”nin hazırlık toplantısının gerçekleştirildiğini ifade eden Çerkezoğlu, toplantının gündeminin sermaye çevrelerinin ve hükümetin sıklıkla gündeme getirdiği “Alt işverenlik, kıdem tazminatı, özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi, 6356 Sayılı Kanun çerçevesinde sendikal örgütlenme ve 6331 Sayılı Kanun çerçevesinde iş sağlığı ve güvenliği uygulamasıyla istihdam politikaları” başlıklarından oluştuğunu söyledi. Toplantıya sosyal diyaloğun tarafı olmayan pek çok işveren örgütünün de davet edildiğine dikkat çeken Çerkezoğlu, “Diyalog, müzakere gibi süreçler uzlaşma arayışının farklı biçimleridir. Ama sosyal diyalog toplantıları olarak sunulan toplantılarda konuşulan konular, gündeme gelen itirazlar hiçbir şekilde dikkate alınmamaktadır.İktidar ‘sosyal diyalog zemini’ adı verilen toplantılardan çıkan eğilimleri görmezden gelerek aksine bu toplantıları emekçiler aleyhine yapılan düzenlemeleri meşrulaştıracak biçimde kamuoyuna sunmaktadır. Toplantılarda yapılan itirazlar görmezden gelinmekte, sendikaların onay vermediği düzenlemeler yasalaşırken ‘Sosyal tarafların katılımı ile biz bunu hazırladık.’, ‘Herkesin görüşünü aldık’ denilerek yasal düzenlemelere bir meşruluk dayanağı yaratılmak amaçlanmaktadır” diye konuştu.
Katıldıkları toplantılarda taşeron işçilerin çalışma hayatına dair yaşadıkları sıkıntı ve sorunlar noktasında ortaklaşılırken, bunların çözümü konusunda hükümet ve sermaye temsilcilerinin bir cephede işçi sendikalarının ise bir diğer cephede yer aldıklarına dikkat çeken Çerkezoğlu, “Taşeron işçilerin yıllık izin, kıdem tazminatı, fazla mesai hakları taşeron şirketler tarafından girdi çıktı oyunları ile gasp edilmekte, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu duruma sessiz kalmaktadır” dedi. Taşeron işçilerin sendikal örgütlenme haklarının taşeron şirketlerin ayak oyunları ile gasp edildiğini savunan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bu suça ortak olduğunu ileri süren Çerkezoğlu, “Taşeron işçilerin hem iş müfettişleri hem yargı tarafından tanınmış hakları kendilerine verilmemekte, başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olmak üzere AKP hükümeti mahkeme kararlarını, muvazaa (hileli çalıştırma) raporlarını uygulamayarak açıkça hukuku çiğnemek pahasına taşeron işçinin iş güvencesini yok saymaktadır” dedi. Hükümetin, 1936’dan beri her işçinin hakkı olan kıdem tazminatını sanki yeni bir hakmış gibi taşeron işçiye vereceğini duyurduğunu ve bunu “taşeron işçiye müjde” olarak sunduğunu söyleyen Çerkezoğlu, “İşçilerin kıdem tazminatı hakkı mevcut yapı ve süreler dikkate alınarak güvence altına alınmalıdır. Kıdem tazminatı, işten atılma dahil pek çok durumda alınabilmektedir.Fon sistemi ile amaçlanan kıdem tazminatını işverenlerin üzerinden alarak, yararlanma sürelerini düşürmek, işçilerin kazanılmış hakkını ortadan kaldırmak, yararlanmaya 10-15 yıllık sınırlandırmalar getirmektir.Bir yıla bir brüt maaş şeklindeki mevcut yapı, üç yıla 1 aylık brüt maaş şeklinde düzenlenmek istenmektedir. Bu kabul edilemez. Sorunu çözmek için her koşulda kıdem tazminatının işveren tarafından ödenmesini sağlayacak yaptırımlar getirilmelidir.Kıdem tazminatı her koşulda ödenmeli; iflas etmiş, ödeme aczine düşmüş işverenler açısından ‘kıdem tazminatı garanti fonu’ getirilmelidir” şeklinde konuştu.
Çerkezoğlu, kadrolu, güvenceli, sendikalı çalışmayı ortadan kaldırmaya yönelik bu girişimlere karşı 15-16 Haziran’da başta İstanbul ve İzmir olmak üzere tüm Türkiye’de işyerlerinde, işçi havzalarında, grev alanlarında, direnişlerde, alanlarda ve sokaklarda olacaklarını belirterek, “Türkiye’nin Taşeron Cumhuriyetine dönüşmesine geçit vermeyeceğiz” dedi.
RSS