Türkiye’de 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarının sadece Türkiye’de değil, Washington’da da önemli bir gündem maddesi olduğuna dikkat çekiliyor.Önde gelen düşünce kuruluşları ve Türkiye uzmanları seçim sonrasından farklı koalisyon seçeneklerini dış politika ve Türk-Amerikan ilişkileri çerçevesinde değerlendiriyor.
Washington’un önde gelen düşünce kuruluşlarından Amerikan İlerleme Merkezi (Center for American Progress) Salı günü düzenlenen bir panele katılan Türkiye’yi yakından izleyen uzmanlar, “AKP’nin mutlak çoğunluğunu kaybetmesi nedeniyle, başta Meclis komisyonları olmak üzere tüm kurumlardaki ezici hakimiyetinin sona ereceği bu nedenle de her alanda biraz yumuşama görüleceği” yorumunda bulundular.
Amerikan İlerleme Merkezi uzmanlarından Alan Makovsky, AKP ile HDP arasında bir koalisyon olması durumunda, Türkiye ile Amerika arasında Suriye konusunda yakınlaşma olacağı görüşünü savunurken koalisyona girmeleri durumunda HDP’nin hükümeti, Amerikan çizgisine yakın durmaya zorlayabileceğini ve özellikle de sınır güvenliğinin arttırılmasına önem vereceklerini belirtti.
AKP-CHP koalisyonunda sınır güvenliğinin önem kazanacağını, ancak İncirlik’in kullanılması gibi bir duruma destek verilemeyeceğini belirten Makovsky, AKP-MHP koalisyonu kurulması halinde ise Türkiye’nin mevcut Suriye politikasında bir değişiklik olmayacağını söyledi.
Amerika’nın Sesi’ne (VOA) göre, Makovsky, seçim sonuçlarının, Erdoğan’ın “otoriter” gidişatı nedeniyle model ülke olarak gördükleri Türkiye adına kaygılanan Amerikalı politikacılar tarafından sevinçle karşılanmış olabileceğine de dikkati çekti.
Alman Marshall Fonu’ndan Nora Fisher Onar ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halktan gelen bu net mesajı dinleyerek geleneksel cumhurbaşkanı rolüne dönebileceğini söyledi.
Koalisyon ortaklığı için mantıklı formülün AKP-MHP ikilisi olduğunu da öne süren Nora Fisher Onar, özellikle barış süreci açısından bu tür bir koalisyonun başlangıçta bu sürece zarar vereceği düşünülse de aslında durumun tam da tersi olacağını vurgularken “bu şekilde ilk kez MHP, kendi tabanını karşısına almadan sürece katkıda bulunacaktır” dedi.
Seçimleri izlemek üzere Türkiye’ye giden Partilerüstü Politika Merkezi (Bipartisan Policy Center) uzmanlarından Blaise Misztal de yaptığı değerlendirmede Türkiye’de “özgürlüklere doğru yol alındığı” görüşünü dile getirdi. Misztal şöyle konuştu:
“Son iki yıldır Recep Tayyip Erdoğan ve AKP sosyal huzur pahasına nüfuzlarını artırma yoluna gitti. Pazar günü sandık başına giden halk, AKP’ye Meclis'te çoğunluğu vermeyerek bu dinamiğe son verdi. Erdoğan’ın giderek artan otoriterliğine karşı çıkışın bir sembolü olan seçimler olası sosyal huzursuzlukların önüne geçmiş oldu.Ancak, seçim sonuçları beraberinde yeni bir belirsizliği ve hatta belki de erken genel seçim ihtimalini de gündeme getirdi. “ANKA
Washington’un önde gelen düşünce kuruluşlarından Amerikan İlerleme Merkezi (Center for American Progress) Salı günü düzenlenen bir panele katılan Türkiye’yi yakından izleyen uzmanlar, “AKP’nin mutlak çoğunluğunu kaybetmesi nedeniyle, başta Meclis komisyonları olmak üzere tüm kurumlardaki ezici hakimiyetinin sona ereceği bu nedenle de her alanda biraz yumuşama görüleceği” yorumunda bulundular.
Amerikan İlerleme Merkezi uzmanlarından Alan Makovsky, AKP ile HDP arasında bir koalisyon olması durumunda, Türkiye ile Amerika arasında Suriye konusunda yakınlaşma olacağı görüşünü savunurken koalisyona girmeleri durumunda HDP’nin hükümeti, Amerikan çizgisine yakın durmaya zorlayabileceğini ve özellikle de sınır güvenliğinin arttırılmasına önem vereceklerini belirtti.
AKP-CHP koalisyonunda sınır güvenliğinin önem kazanacağını, ancak İncirlik’in kullanılması gibi bir duruma destek verilemeyeceğini belirten Makovsky, AKP-MHP koalisyonu kurulması halinde ise Türkiye’nin mevcut Suriye politikasında bir değişiklik olmayacağını söyledi.
Amerika’nın Sesi’ne (VOA) göre, Makovsky, seçim sonuçlarının, Erdoğan’ın “otoriter” gidişatı nedeniyle model ülke olarak gördükleri Türkiye adına kaygılanan Amerikalı politikacılar tarafından sevinçle karşılanmış olabileceğine de dikkati çekti.
Alman Marshall Fonu’ndan Nora Fisher Onar ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halktan gelen bu net mesajı dinleyerek geleneksel cumhurbaşkanı rolüne dönebileceğini söyledi.
Koalisyon ortaklığı için mantıklı formülün AKP-MHP ikilisi olduğunu da öne süren Nora Fisher Onar, özellikle barış süreci açısından bu tür bir koalisyonun başlangıçta bu sürece zarar vereceği düşünülse de aslında durumun tam da tersi olacağını vurgularken “bu şekilde ilk kez MHP, kendi tabanını karşısına almadan sürece katkıda bulunacaktır” dedi.
Seçimleri izlemek üzere Türkiye’ye giden Partilerüstü Politika Merkezi (Bipartisan Policy Center) uzmanlarından Blaise Misztal de yaptığı değerlendirmede Türkiye’de “özgürlüklere doğru yol alındığı” görüşünü dile getirdi. Misztal şöyle konuştu:
“Son iki yıldır Recep Tayyip Erdoğan ve AKP sosyal huzur pahasına nüfuzlarını artırma yoluna gitti. Pazar günü sandık başına giden halk, AKP’ye Meclis'te çoğunluğu vermeyerek bu dinamiğe son verdi. Erdoğan’ın giderek artan otoriterliğine karşı çıkışın bir sembolü olan seçimler olası sosyal huzursuzlukların önüne geçmiş oldu.Ancak, seçim sonuçları beraberinde yeni bir belirsizliği ve hatta belki de erken genel seçim ihtimalini de gündeme getirdi. “ANKA