Milliyetçi Hareket Partisi Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ, 7 Haziran 2015 seçimlerine birkaç gün kaldığını, bu seçimlerin Türkiye’nin hukuk devleti ile polis devleti, milli devlet ile etnik federal devlet, parlamenter demokrasi ile otoriter başkanlık sistemi, barışçıl saygın dış politika ile kavgacı dış politika arasında tercih yapacağı bir seçim olacağını söyledi.
Özdağ, son yıllarda izlediği ekonomik politikalar başarısız olan AKP hükümeti, toplumu kutuplaştırarak ve baskı politikaları uygulayarak iktidarda kalmayı hedeflediğini ifade etti.
“AKP giderse istikrar biter” gerekçesi AKP’nin sığındığı son liman olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ümit Özdağ, “Türkiye “AKP’nin sözde istikrarı” sayesinde emin adımlar ile ekonomik çöküşe ve politik olarak kutuplaşma ve parçalanmaya doğru ilerliyor” dedi.
İç tüketim, dış borç ve cari açık eksenine oturan ekonomi politikası iflas ettiğini söyleyen Prof. Dr. Ümit Özdağ, yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi:
“ Ne kadar dış borç o kadar kalkınma anlayışı daha fazla sürdürülemez hale gelmiştir. 2014 itibariyle 402.4 milyar dolar olan dış borcumuz milli gelirin yüzde 50.3’üne ulaşmıştır. Oysa bu oran 2013 yılında yüzde 43.1 idi. 2012, 2013 ve 2014’te dış borcumuz 63.2 milyar dolar artmıştır. Oysa aynı dönemde milli gelirimiz 13.8 milyar dolar artmıştır. Diğer bir ifade ile, son üç yılda dış borç artışı yıllık ortalama 21 milyar dolar olurken, milli gelir artışı 4.6 milyar dolar olmuştur.
2008’de 281 milyar dolar olan dış borcumuz 2014’te 402.4 milyar dolara çıkarak 121 milyar dolar artarken, aynı dönemde milli gelirimiz 55 milyar dolar artmıştır. Bu iki zaman aralığını örnek olarak vermemiz, sıkıntının sadece son yıllar ile sınırlı olmadığını göstermek amacını taşımaktadır.Bu rakamlardan çıkan sonuç, Türkiye’nin aldığı her bir dolar borç ile ancak 0,45 dolar büyüme sağladığıdır.
Diğer bir ifade ile alınan dış borç, üretime değil, tüketime aktarılmıştır. Alınan dış borcu ödeyebilmek için ise yeni dış borç temin edilmek zorunda kalınmıştır. Bu ekonomik yaklaşımın daha fazla sürdürülmesi mümkün değildir. Türkiye’nin iç politikada kutuplaşmayı aşması, dış politikada bölge ülkeleri ve dünya ile tekrar sağlıklı ilişkiler tesis etmesi ve yeni bir ekonomik başarı hikâyesi kaleme alması, özetle gerçek bir istikrara kavuşması, artık kendisini parti değil devlet olarak gören AKP’nin iktidarda kalması ile değil, AKP’nin iktidardan gitmesi ile mümkündür.
AKP iktidarı ekonomiyi bir çöküşe götürmesinin ötesinde son dönemde Cumhurbaşkanı–Merkez Bankası Başkanı, Cumhurbaşkanı-Ekonomi Bakanı kavgaları ve kendi içindeki parçalanmışlık ile istikrarsızlığın kaynağı olarak belirmektedir. İstikrarsızlığın aşılması, baskının sona ermesi, tarafsız yargının kurulması AKP’nin aşılmasına bağlıdır. MHP ise güçlü ekonomi kadroları ve programı ile sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma modeli önermektedir”
Prof. Dr. Ümit Özdağ, 7 Haziran seçimleri öncesi seçmenlere de seslenerek,” Baskıların yok olduğu, hukuk devletinin tekrar hâkim olduğu, tüketen değil üreten, ihraç eden komşularıyla barışan bir Türkiye’de buluşmak temennisi ile işlerinizde başarılar diler, saygılarımı sunarım” diye konuştu. Özer Karınca
Özdağ, son yıllarda izlediği ekonomik politikalar başarısız olan AKP hükümeti, toplumu kutuplaştırarak ve baskı politikaları uygulayarak iktidarda kalmayı hedeflediğini ifade etti.
“AKP giderse istikrar biter” gerekçesi AKP’nin sığındığı son liman olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ümit Özdağ, “Türkiye “AKP’nin sözde istikrarı” sayesinde emin adımlar ile ekonomik çöküşe ve politik olarak kutuplaşma ve parçalanmaya doğru ilerliyor” dedi.
İç tüketim, dış borç ve cari açık eksenine oturan ekonomi politikası iflas ettiğini söyleyen Prof. Dr. Ümit Özdağ, yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi:
“ Ne kadar dış borç o kadar kalkınma anlayışı daha fazla sürdürülemez hale gelmiştir. 2014 itibariyle 402.4 milyar dolar olan dış borcumuz milli gelirin yüzde 50.3’üne ulaşmıştır. Oysa bu oran 2013 yılında yüzde 43.1 idi. 2012, 2013 ve 2014’te dış borcumuz 63.2 milyar dolar artmıştır. Oysa aynı dönemde milli gelirimiz 13.8 milyar dolar artmıştır. Diğer bir ifade ile, son üç yılda dış borç artışı yıllık ortalama 21 milyar dolar olurken, milli gelir artışı 4.6 milyar dolar olmuştur.
2008’de 281 milyar dolar olan dış borcumuz 2014’te 402.4 milyar dolara çıkarak 121 milyar dolar artarken, aynı dönemde milli gelirimiz 55 milyar dolar artmıştır. Bu iki zaman aralığını örnek olarak vermemiz, sıkıntının sadece son yıllar ile sınırlı olmadığını göstermek amacını taşımaktadır.Bu rakamlardan çıkan sonuç, Türkiye’nin aldığı her bir dolar borç ile ancak 0,45 dolar büyüme sağladığıdır.
Diğer bir ifade ile alınan dış borç, üretime değil, tüketime aktarılmıştır. Alınan dış borcu ödeyebilmek için ise yeni dış borç temin edilmek zorunda kalınmıştır. Bu ekonomik yaklaşımın daha fazla sürdürülmesi mümkün değildir. Türkiye’nin iç politikada kutuplaşmayı aşması, dış politikada bölge ülkeleri ve dünya ile tekrar sağlıklı ilişkiler tesis etmesi ve yeni bir ekonomik başarı hikâyesi kaleme alması, özetle gerçek bir istikrara kavuşması, artık kendisini parti değil devlet olarak gören AKP’nin iktidarda kalması ile değil, AKP’nin iktidardan gitmesi ile mümkündür.
AKP iktidarı ekonomiyi bir çöküşe götürmesinin ötesinde son dönemde Cumhurbaşkanı–Merkez Bankası Başkanı, Cumhurbaşkanı-Ekonomi Bakanı kavgaları ve kendi içindeki parçalanmışlık ile istikrarsızlığın kaynağı olarak belirmektedir. İstikrarsızlığın aşılması, baskının sona ermesi, tarafsız yargının kurulması AKP’nin aşılmasına bağlıdır. MHP ise güçlü ekonomi kadroları ve programı ile sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma modeli önermektedir”
Prof. Dr. Ümit Özdağ, 7 Haziran seçimleri öncesi seçmenlere de seslenerek,” Baskıların yok olduğu, hukuk devletinin tekrar hâkim olduğu, tüketen değil üreten, ihraç eden komşularıyla barışan bir Türkiye’de buluşmak temennisi ile işlerinizde başarılar diler, saygılarımı sunarım” diye konuştu. Özer Karınca