Başta Türkiye ve Brezilya olmak üzere, dünyada yaşanan yoğun protesto gösteriler medya ve analistlere konu olmayı sürdürüyor. Son sayısında protestoları kapak yapan Economist dergisi, “Protestolar yatışırken bile Türkiye’nin siyasi geleceği konusunda hala soru işaretleri var” ifadelerini kullandı.
İngiliz Economist dergisi, Türkiye’deki protestoları ve iktidarın yaklaşımını irdelediği analizinde “31 Mayıs’tan bu yana Türkiye’yi sarsan protestolar, Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarına ilişkin pek çok soruyu gündeme getiriyor.
Başbakan’ın popülaritesi onarılmaz biçimde zedelendi mi? Gelecek yıl hala Cumhurbaşkanı seçilebilir mi? Daha kritik bir soru da, kargaşanın, ülkenin uzun bir süre iltihaplanmış olan Kürt sorununu çözmeye yönelik cesur çabalara ne gibi etkileri oldu?” diye yazdı. Bu çerçevede BDP liderliğinin yaptığı “hükümetin yeni adımlar atmasının beklendiği bir dönemde halka en sert ve otoriter yüzünü gösterdiği” yönündeki açıklamalarına dikkat çekilen analizde Erdoğan’ın “sırtını Kürtlere döneceği” kaygılarının, Başbakanın “milliyetçi klişelere dönüş yayıp” Abdullah Öcalan için “terörist” ifadesini kullanması ile “canlandığı” görüşünü dile getirdi.
Dergi, Erdoğan’ı karşısına almak istemeyen BDP’nin ilk başta protestolarda ancak “sembolik” bir yer aldığını, birçok Kürt’ün de gaz ve tazyikli suyun kullanılmasına önemsemediği gibi bir tavrı gösterdiklerini kaydetti. Ancak halkın öfkesi yayılması üzerine Kürtlerin göstericilerden yana bir tutuma kaydıklarını belirten dergi, bunun bir örneği olarak da Murat Kalayılan’ın Türkiye’nin “savaşa hazırlandığı” için ateşkese son verebileceği yönündeki açıklamalarını gösterdi. Kürtlerin Türk protestocularına katılabilecekleri korkularının Erdoğan’ı “harekete geçmeye ittiği” görüşünü de savunan Economist, BDP’den gelen, hükümetin, Öcalan’ın hapis koşullarının iyileştirilmesi dahil bir dizi reformları yapacağı şeklindeki açıklamalara dikkat çekti.
Economist, sadece Kürtler ile değil, AB ile bir krizin önlendiğini belirttiği analizinde Türkiye’nin üyelik müzakerelerinde 22 başlığa ilişkin bulunan “uzlaşı” üzerinde durdu. Bulunan “uzlaşı”nın ayrıntılarını ilettikten sonra Economist “Ancak bunlardan hiç biri, oğlu Ethem Ankara’daki protestolar sırasında bir polis tarafından vurularak öldürülen Sayfi Sarısülük’ü teselli etmiyor. Bayan Sarısülük, oğlunun ölümünden Erdoğan’ı sorumlu tutuyor” dedi.
Sarısülük’ün ölümünü protesto edenlerin öfkesinin, söz konusu polisin serbest bırakılmasının ardından daha da arttığını kaydeden dergi “Sayın Erdoğan, kurbanların hiç birinden söz etmezken polisi ‘destan yazdığı’ sözleriyle överek ateş üzerine benzinle gitti” ifadeledini kullandı.
Economist, başka bir analizde ise protestolar sırasında yoğun biçimde kullanınan sosyal medyanın rolü ve etkinliğini de irdeledi. “Teknoloji protestoları kolaylaştırıyor ancak daha etkin kılmıyor” spotunu kullanan dergi, analizine Başbakan Erdoğan’ın sosyal medya için kullandı “bela” sözüne dikkat çekerek girdi. Bunun ardından dergi, “Bu tür korkular muhaliflerin çok hoşuna gidiyor. Brezilya’daki protestoların taşıdığı pankartlarda ‘Facebooktan geliyoruz’ gibi sloganlarla otoriteleri kışkırtıyorlardı” ifadelerine yer verdi. Mısır, İran, Moldova ve Tunus’taki protestocuların “twitter devrimcileri” olarak adlandırılmasının biraz prematür olduğunu, o ülkelerde demokrasi davasını desteleyen sosyal medyanın içeriğinin çoğunun yurt dışından geldiğini söyleyen Economist, “Ancak dijital medyanın özellikle popüler olduğu, Türkiye ve Brezilya’daki protestolar teknolojinin, göstericileri bir araya getirebildiğini, eylemleri yönetebildiğini ve büyütebildiğini gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.SHA
Başbakan’ın popülaritesi onarılmaz biçimde zedelendi mi? Gelecek yıl hala Cumhurbaşkanı seçilebilir mi? Daha kritik bir soru da, kargaşanın, ülkenin uzun bir süre iltihaplanmış olan Kürt sorununu çözmeye yönelik cesur çabalara ne gibi etkileri oldu?” diye yazdı. Bu çerçevede BDP liderliğinin yaptığı “hükümetin yeni adımlar atmasının beklendiği bir dönemde halka en sert ve otoriter yüzünü gösterdiği” yönündeki açıklamalarına dikkat çekilen analizde Erdoğan’ın “sırtını Kürtlere döneceği” kaygılarının, Başbakanın “milliyetçi klişelere dönüş yayıp” Abdullah Öcalan için “terörist” ifadesini kullanması ile “canlandığı” görüşünü dile getirdi.
Dergi, Erdoğan’ı karşısına almak istemeyen BDP’nin ilk başta protestolarda ancak “sembolik” bir yer aldığını, birçok Kürt’ün de gaz ve tazyikli suyun kullanılmasına önemsemediği gibi bir tavrı gösterdiklerini kaydetti. Ancak halkın öfkesi yayılması üzerine Kürtlerin göstericilerden yana bir tutuma kaydıklarını belirten dergi, bunun bir örneği olarak da Murat Kalayılan’ın Türkiye’nin “savaşa hazırlandığı” için ateşkese son verebileceği yönündeki açıklamalarını gösterdi. Kürtlerin Türk protestocularına katılabilecekleri korkularının Erdoğan’ı “harekete geçmeye ittiği” görüşünü de savunan Economist, BDP’den gelen, hükümetin, Öcalan’ın hapis koşullarının iyileştirilmesi dahil bir dizi reformları yapacağı şeklindeki açıklamalara dikkat çekti.
Economist, sadece Kürtler ile değil, AB ile bir krizin önlendiğini belirttiği analizinde Türkiye’nin üyelik müzakerelerinde 22 başlığa ilişkin bulunan “uzlaşı” üzerinde durdu. Bulunan “uzlaşı”nın ayrıntılarını ilettikten sonra Economist “Ancak bunlardan hiç biri, oğlu Ethem Ankara’daki protestolar sırasında bir polis tarafından vurularak öldürülen Sayfi Sarısülük’ü teselli etmiyor. Bayan Sarısülük, oğlunun ölümünden Erdoğan’ı sorumlu tutuyor” dedi.
Sarısülük’ün ölümünü protesto edenlerin öfkesinin, söz konusu polisin serbest bırakılmasının ardından daha da arttığını kaydeden dergi “Sayın Erdoğan, kurbanların hiç birinden söz etmezken polisi ‘destan yazdığı’ sözleriyle överek ateş üzerine benzinle gitti” ifadeledini kullandı.
Economist, başka bir analizde ise protestolar sırasında yoğun biçimde kullanınan sosyal medyanın rolü ve etkinliğini de irdeledi. “Teknoloji protestoları kolaylaştırıyor ancak daha etkin kılmıyor” spotunu kullanan dergi, analizine Başbakan Erdoğan’ın sosyal medya için kullandı “bela” sözüne dikkat çekerek girdi. Bunun ardından dergi, “Bu tür korkular muhaliflerin çok hoşuna gidiyor. Brezilya’daki protestoların taşıdığı pankartlarda ‘Facebooktan geliyoruz’ gibi sloganlarla otoriteleri kışkırtıyorlardı” ifadelerine yer verdi. Mısır, İran, Moldova ve Tunus’taki protestocuların “twitter devrimcileri” olarak adlandırılmasının biraz prematür olduğunu, o ülkelerde demokrasi davasını desteleyen sosyal medyanın içeriğinin çoğunun yurt dışından geldiğini söyleyen Economist, “Ancak dijital medyanın özellikle popüler olduğu, Türkiye ve Brezilya’daki protestolar teknolojinin, göstericileri bir araya getirebildiğini, eylemleri yönetebildiğini ve büyütebildiğini gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.SHA
RSS