50 YIL ÖNCE BAŞLATILAN KIVILCIM
Cuma günü akşam, Türker “yarın Kolej Vakfı’nın Maslak Sheraton Otel de 50. yıl toplantısı varmış, gidelim” dedi. Bana da Nevin Hekim Azov, karşılaştığımız bir Lions toplantısında daha önce söylemişti. Ama not almadığım için unutmuş olmalıyım. Gece vakti apar topar Esin Battal Tümer’i aradık, o organize etti ve gittik. Ben, Gaziantep Kolej’inin Lise kısmından 1970’de mezun oldum, oğlum Türker ise 1991’de Kolej’in ilk kısmından mezun oldu, bilgi olarak vereyim.
Artık İstanbul’da trafik tamamen tıkandığı için her yere metrobüs, metro ve taksi ile gidiyoruz. Metrobüs, 24 saat çalıştığı ve gece yarısından sonra Beylikdüzü-Söğütlüçeşme direkt yol aldığı için, rahatlıkla her saat binilebiliyor. -İstanbul’da yaşamayanlar için yazayım, Beylikdüzü, daha doğrusu Tüyap, metrobüsün Avrupa yakasında en son geldiği nokta, Söğütlüçeşme ise Asya yakasında en son ulaştığı nokta.- Biz de Maslak’a metrobüs ve taksi ile gittik. İyi de ettik, E-5 üzerinde sağlı sollu trafik tamamen durduğu halde, metrobüs hızlı sayılabilecek düzeyde rahatça ilerleyip, bizi toplantımıza vaktinde yetiştirdi.
Maslak Sheraton’a girer girmez Nevin Kutlar ve Ayfer Dai ile karşılaştım. Nevin Abla, Kolej’in ilk öğrencilerinden, çok sevdiğim bir insan. Ayfer, adaşım ise benden bir iki sınıf daha genç idi, çocukken biraz kiloluydu, şimdi incecik muhteşem bir hanım olmuş. Ayfer’le karşılaştığıma pek sevindim, zira babası İhsan Dai ile mutlaka bir röportaj yapmak istiyorum. Bu arada Nevin Abla ile Ayfer’in kuzen olduğunu da hemen yazayım.
Salona çıktık. Ben bu oteli önceden biliyorum, altta devasa bir balo salonları vardı. -Bu otellerin altlarındaki balo salonlarını hiç sevmiyorum Bana yapay bir ortam hissini veriyor.- Neyse, oteli yenilerken balo salonunu üst kata almışlar, iyi de etmişer pek hoş bir ortamdı... Duvar dekorasyonunda çok fazla ayna kullanıldığı için fotoğraf çekerken zorlandım, hatta istediğim kalitede fotoğraf çekemedim de diyebilirim. Ama olsun, ortam çok güzeldi...
Girişte ücretimizi yatırırken, Gaziantep Kolej Vakfı Sekreteri Funda Suran ile karşılaştım. Ona sitem ettim: “Mezunlarla ilişkiler ne kadar kopuk... Benim hiçbir şeyden haberim olmuyor. Bu toplantıyı da çok geç saatta dün duydum. Halbuki ilişkileri ısıtsak ve sıklaştırsak birbirimize faydamız olur” dedim. Ve Gaziantep Kolej Vakfı Özel Okulları’nın ilk 50 yılı (1963-2013) isimli, Nurel Taner tarafından hazırlanmış bir kitap satın aldım. Nurel Hanım’ın kitabından haberim vardı, ancak basılmış halini görmemiştim. Nurel Hanım, bana telefon edip, Kolej’in kurucularından birisi olan babam Osman Tuzcu’nun özgeçmişini istemişti. Yıllar sonra babamın hatırlanması pek hoşuma gitmişti.
Salonun hemen başında koktelyde Suat Batallı’yı gördüm. Yanında dünyalar güzeli kızı vardı. Suat maşallah yıllara meydan okuyor, gayet genç, hareketli ve güzel.
Nurçin Apa Gören, Sema Apa ve Sevgili Sena Apa Kayalı ile karşılaşmak beni mest etti. Apalar, bir dönem, Atatürk Bulvarı üzerindeki Samet Göğüş’ün evinde, hem de yıllarca Arsuz 60 evlerde komşumuzdu. Sema dişhekimidir. Saçları bembeyaz olmuş, çok yakışmış. Sena ise, muhteşem bir facebook kullanıcısı. Facebook sayfasında kendine ait, Antep’e ait haberleri paylaştığı için çok şeyden onun vasıtası ile haberim oluyor. Azıcık ilerleyince Sena’nın eşi Ekrem Kayalı ile karşılaşıyorum. Benim okurum olduğu için yazılardan filan bahsederken bana Anteplilerle ilgili ilginç bir tesbitini söylüyor. Yazılmamak koşulu ile söylediğini de hemen ekliyor. O nedenle buraya yazamıyorum, merak edenler kendisine sorabilirler!
Derken Bengü Saraç Dedeoğlu yolumu kesiyor. Bengü, Kolej ilkokulunda Türker’in İngilizce öğretmeni idi, Türkeri pek beğendiği için oğlunun ismini de Türker koydu! Geceyi, konuşmaları ve takdimiyle o yönetti. Gayet de başarılı idi.
Jale Çolakoğlu, Gülümay Özbay benim öğretmenim olmadılar. Ancak, her ikisi de Kolejin simgesi sevgili öğretmenlerimiz... Jale Hanım’ı yolda görseniz hemen tanırsınız... Yıllar ona uğramamış... Gülümay Hanım’da öyle. Ona da yıllar uğramıyor... Maşallah doğrusu... Çok üretken bir insandır Gülümay Hanım, yine üretmeye devam ediyor.
Ve Sevgili Güven Güçdemir... Hem komşumuz, hem Kolej’in ilk öğrencilerinden... Annesi sevgili öğretmenim Nilüfer Güçdemir’i anıyoruz birlikte... Güven’le defalarca telefonla konuştum, ama görmemiştim. Tabii, 40 senedir görmediğim için tipi değişmiş, ama gözlerinin içi yine gülüyor ve çok hoş olgun bir görünüme sahip.
Ve masada sevgili Esin Battal Tümer’le birlikte oturuyoruz. Masanın diğer konukları, Reha Aksoy, Mesure Aksoy, Fuat Kanalan, Zeynep Koçak Dai, Ali Yetkin ve Sema Apa. Esin Battal’la ben Akyol İlkokulunu ve Koleji birlikte okudum. Esin, aynı zamanda komşumuzdu. Ne güzel bir tesadüf! Esin’in kızı Sezin ve benim oğlum Türker’de önce Kolej ilkokulunu sonra Anadolu Lisesini birlikte okudular. O nedenle, onları birarada gördüğümde ilk yaptığım şey, fotoğraflarını çekmek oluyor. Esin’de benim ve Sema gibi saçlarını boyamıyor. Sorduğumda: “ben o ak teller için ne kadar emek harcadım biliyor musun? Hiç boyayıp, saklar mıyım?” diyor.
Gözde Sürmeli, Esen Yetkin bana sahip çıkıyorlar. Gözlerinin derinliklerine bakıp hatırlamaya çalışıyorum. Gözlerini ve yüz hatlarını tanıyorum ama, aklıma isimleri gelmiyor... Gözde ile birkaç sene görüşmüştüm... Annesi İsmet Hanım ile mutlaka konuşmam gerektiğini söylüyorum ona. Esen ise, sevgili Eltaf’ın küçük kardeşi... Hilmi Yetkin’in kızı... Eltaf’la ben 40 senedir görüşemiyorum. Figen Kepkep’in facebook sayfasında görüyorum onu, uzaktan uzağa seviyorum...
Bu arada zaman zaman ben, Türker veya masamıza misafir gelenler Nurel Hanım’ın hazırladığı Gaziantep Kolej Vakfı kitabına bakıyoruz. Gecenin bir bölümünde kitapdaki fotoğraflar ekrandan geçiyor. Birileri, “Ayfer, bak baban, baban” diye beni uyarıyorlar. İçimden kabaran minnet hislerini sessizce kendime tekrar ediyorum. Allah hepsine rahmet etsin, başta Cemil Alevli olmak üzere, Kolej’i kuran herkesi, babamı minnetle anıyorum. İyi ki böyle bir eğitim kıvılcımı başlattılar da biz de iyi bir okulda okuduk. Bu kitapdan başka bir yazıda bahsedeceğim. Daha doğrusu mutlaka dillendirmem gerekir. Francine Artuner’in fotoğrafını görünce durakladım. Francine Hanım, bizim hayatımızda ne kadar önemli bir rol oynadı, muhteşem bir kadındı... Nereden aklıma geldi? Kolejin orta kısmında iken, Cemil Alevli’nin evine yaptığımız gece ziyaretlerini hatırladım. Babamla sıkı dostlukları vardı, Cemil Bey, arada bir, bize okul, eğitim seviyesi, sosyal çevre ve mutlu olup olmadığımız konusunda sorular sorar, notlar alırdı. Sonra da onları değerlendirirdi.
Bu yazı pek uzun oldu. Başka bir yazı daha yazmam gerek. Gecenin ilerleyen saatlerinde Vakıf Sekreteri Funda Suran ile sohbet ettim. Funda Hanım, mezunlarla olan ilişkilerin kopukluğunun farkında. Funda Hanım’dan Gaziantep Kolej Vakfı’nın kampusunda Anadolu Lisesi, Fen Lisesi ve Cemil Alevli Koleji olduğunu öğrendim. Cemil Alevli Koleji, tamamen İngilizce öğretimle lise seviyesi eğitim veren bir okulmuş, çok sevindim. Şu anda Gaziantep Kolej Vakfında 1750 öğrenci okuyormuş.
Meğer İstanbul’da ne çok Kolej mezunu varmış... Hiç farkında değilim... İstanbul’daki katılım, bayağı fazla idi, çok sevindim. 50. Yıl kutlaması, arkadaşlarımla buluşmak, tanıdık simalar görmek, eskiyi hatırlamak, çocukluğumu yad etmek pek iyi geldi. Kutlamanın bir yerinde konuk olarak çağırdıkları yazar Ahmet Ümit’e plaket verdiler. Ne akala, onu anlamadım!
Gecenin saat 02:00 sinde Antep tarihi ile ilgili derin bir sohbete daldık... Bunu gelecek yazıya saklayayım.