Kaynana gelin...

YAYINLAMA: 19 Ağustos 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 19 Ağustos 2015 / 20.00

Biri Kraliçe, diğeri Majesteleri Prenses


                        Prenses Diana ile öfkesi hala dinmeyen  Kraliçe kaynana...

Kayınvalide, daha sempatik ifadeyle kaynana, bütün dünyada aynıdır. Güzel tarafıyla, çirkin tarafıyla...

Geçimsizliğin nedeni genellikle ‘eğitim’ ve ‘görgü’ olarak değerlendirilir. Ama bu ne kadar doğrudur, pek emin değilim.

Geçen gün İngiliz Telegraph gazetesinde okuduğum haber beni aldı yıllar öncesine götürdü...

 

Üzerinde güneş batmayan Büyük Britanya İmparatorluğu’nun Kraliçesi 2. Elizabeth’e öğrencilik yıllarımdan kalma büyük sempatim vardı. Bazen hafta sonları, çeşitli aktiviteler nedeniyle balkona çıkıp halkını selamlayacağını gazetelerde okuduğumda  Buckingham Sarayı’na gider, çok uzaktan da olsa Kraliçe’yi görmeye çalışırdım.

Çok merak ederdim, bu devirde, özgür dünyada insanlar neden Kraliçe’ye bağlılık duyarlar ki...

İngiliz Telegraph gazetesi Kraliyet Ailesi’ne çok yakın bir gazetedir. Haftanın en az 4 günü mutlaka Kraliçe’nin birinci sayfada kocaman bir resmi basılır, altına bir hikaye uydurulur. Merakla takip ederdim.

 

Bu sempatim yıllar sonra nefrete dönüştü!

Kraliyet Ailesi’nin güzel gelini Diana, herkes gibi benim de sevgimi, sempatimi kazanmıştı.

İlk günden itibaren değişik bir prenses olacağı belliydi. Sık sık halkın arasına karışıyor, mütevazı tavırları ile herkesin gönlünü fethediyordu. Alışılagelmiş prensesler gibi evine tıkılıp kalmıyor, çok önemli sosyal hizmetlerde görev alarak canla başla çalışıyordu. Bu da onu daha sempatik yapıyordu.

 

Bir süre sonra Diana’nın kaynanası ile arasının iyi olmadığı, sözünü dinlemediği dedikoduları çıkmıştı.

Diana asaletinden taviz vermiyor, kaynanası kendisine kan kusturmasına rağmen kızılcık şerbeti içtim diyordu.

Ama yüzündeki o masum ve olağanüstü güzel ifade gitmiş, hüzünlü görünmeye başlamıştı. Nitekim bir süre sonra da adı ‘Hüzünlü Prenses’ olarak anılmaya başlanmıştı.

Bu arada kocası Galler Prensi Charles’tan da İngiliz halkı soğumaya başlamıştı. Prens Charles, annesinin tarafını tutup, karısını aşağılıyordu. Bu da özellikle genç İngilizler’in tepki göstermesine neden oluyordu.

 

Daha sonra epey olay oldu, Diana kaynanası yüzünden eşinden boşandı. İngiliz gazetelerinin yazmaya doyamadığı olaylar oldu. Diana haberleri çok okunuyordu ve hemen bütün gazetelerde mutlaka bir Diana haberi vardı.

Diana bu arada İngiltere’nin en büyük ve tarihi, görkemli mağazası, 7 bin kişinin çalıştığı Harrods’ın sahibi Mısırlı Muhammed El Fayed’ın oğlu Dodi ile sevgili oldu. Bu ilişki dünyada bomba gibi patladı. Öyle ya, asalet kokan İngilizler, prenseslerini esmer bir Mısırlı gence kaptırmıştı. Dodi, babasının yatında Prenses Diana’yı ağırlıyor, paparazilerin yattan çektikleri ‘namahrem’ resimler gazetelerde çarşaf çarşaf basılıyor, bu da muhafazakar İngilizler’in canını sıkıyordu. Kısa bir süre sonra Diana’nın hamile olduğu dedikoduları üstü kapalı sızdırıldı.

Bunu okuyunca, içimden, “Eee! Bu kadarı da fazla! MI5 (İngiliz İstihbarat Teşkilatı) veya SAS Komandoları bu herifi temizler, bak görürsün!” dedim.

 

Demez olaydım, düşünmez olaydım! Prenses Diana ile Dodi, babası Muhammed el Fayed’ın, Paris’teki otelinin lokantasında başbaşa yedikleri yemekten sonra Dodi’nin apartman suitine dönerken yolda bir alt geçitte garip bir kaza oldu ve ikisi de öldü.

Bunun normal bir kaza olduğuna kimse inanmadı. Bal gibi suikasttı. Dodi’nin babası bir sürü dava açtı ama eline bir şey geçmediği gibi İngilizler, Londra’yı terk etmesini istediler. Belli ki gitmeliydi yoksa aynı akıbete uğrayabilirdi!

Suikast zaman zaman alevleniyor, görgü tanıkları konuşuyor, ama asla bir şey çıkmayacaktır çünkü işin içinde devletin olduğu herkesin malumu gibi...

 

Prenses Diana’nın cenaze merasimini dünyada 2.5 milyar kişi izledi. Bu bütün zamanların rekoruydu!

Muhammed el Fayed da, Harrods’ı 2.2 milyar dolara sattı ve Londra’yı terketti.

 

Başa dönersek, bana bu hikayeyi yazdıran, kötü kaynanayı hatırlatan İngiliz Telegraph gazetesinin haberi şöyle:

İngiliz Telegraph gazetesinin haberine göre, biyografi yazarı Ingrid Seward yeni kitabında, Kraliçe 2. Elizabeth'in Prenses Diana'nın trafik kazasında yaralandığı haberini duyduktan sonra ilk tepkisinin “Biri frenleri yağlamış olmalı” dediğini iddia ettiği yazdı.
 Prens Charles'ın eski eşi Prenses Diana, 1997 yılında erkek arkadaşı Dodi Fayed ile birlikte Fransa'nın başkenti Paris'te geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetmişti.

Kitapta, Diana'nın trafik kazası geçirdiği haberinin Kraliyet ailesine ulaştığı haberinden sonra yanında bulunanlardan birinin söylediğine göre, Kraliçe'nin kaza ile ilgili “Biri frenleri yağlamış olmalı” dediği iddia edildi. Bu hayret verici yorum Kraliçe ile Diana arasındaki sıradışı ve karmaşık ilişkiyi ele veriyordu.
Ingrid Seward'ın ‘Kraliçe'nin kendi sözlerinin yakın portresi’ adlı kitabında Kraliçe 2. Elizabeth ile Diana'nın sıradışı ve karmaşık ilişkisini anlatıyor.
Prenses Diana'nın ölümü bütün ülkede ulusal yasa dönüşürken Kraliçe'nin haberi duyduktan sonra İskoçya'daki tatilini yarıda kesmemesi kamuoyunda eleştirilere neden olmuştu. Ayrıca Buckingham Sarayı'ndaki bayrağın yarıya indirilmemesi de şaşkınlık yaratmıştı.
 
Seward, 2000 yılında yayınladığı kitabında da Kraliçe'nin trafik kazası ile ilgili tepkilerini ‘The Queen and Di’ adlı kitapta toplamıştı.

Kaynana gelin...