Ahmet Hakan
Ahmet Hakan iğrenç bir saldırıya uğradı. Son derece vahim, fevkalade kaygı verici bir gelişme.
ABD Büyükelçiliği’nin Twitter üzerinden, "İfade özgürlüğü kaba kuvvet ile susturulamaz" açıklaması herşeyi ifade ediyor. Demokrasinin, hukukun, Batı ile ilişkilerimizin en temel kuralı bu.
Saldırıyı tartışmak abesle iştigal gibi bir şey. Her şey organize; sabıkalı, adam azmanı, katil kılıklı herifler kiralanmış, Ahmet Hakan’ın gösterilmiş, evinin önünde ve takıldığı cafede keşif yaptırılmış, sonra da hadi gidin ağzını burnunu kırın denmiş. Bu kadar net.
Tabii iş bu kadarla kalmıyor. En kolay av Ahmet Hakan olduğu için onu ‘Şekil-A’ yaptılar.
Ertuğrul Özkök ve nihai hedef Aydın Doğan’a da, sizi de ‘Şekil-A’ daki gibi yaparız mesajı verildi. Öyle ya, adamın kilosu kaça ki?..
Kaba kuvvet son derece kararlı duruyor!
Hani Ziya Paşa tarafından söylenen bir atasözümüz var ya, gözdağı vermek için, “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir…” denir.
Yani, önce “yazma lan” diyorlar. Nasihat işe yaramayınca tekdir faslı hakaret ederek gerçekleştiriliyor!..
Bir sonraki aşama ise kötek! Ağız burun kırılıyor.
Son perde ise, herhalde, “Buraya kadarmış!..” mottosu ile Frederic Chopin’in op.35 si-bemol minor no.2 piyano sonatının son bölümü, yani cenaze marşı!..
Abrakadabra!..
AK Parti listesinde kendisine yer verilmeyen Dr. Güzelbey de “Abdulhamit Gül’ün etkisi” sonucu dışarıda kaldığını kabul ediyor.
Ancak, bu kararın bizzat Abdulhamit Gül’ün inisiyatifi ile değil de, çok etkili bir politikacının emri ile de olmuş olabileceği tartışma konusu oldu.
Gerçi Güzelbey listede yer bulsaydı, ilk 6’nın içinde olacağı için bir adayın kaydırılması gerekecekti. Politika biraz da şans işi değil mi?
Celal Doğan’ın kendi isteğiyle de olsa İstanbul’a kaydırılmasında Cemal Kadooğlu’nun da etkisi olduğu konuşuluyor.
Kürt işadamlarının oylarını AK Parti’ye vereceklerini, Ahmet Uzer’i desteklediklerini, onu mutlaka listede görmek istedikleri Başbakan Davutoğlu’na ulaştırılıyor.
Oğluna Celal Doğan’ın adını verecek kadar ona yakın ve minnet dolu olan Kadooğlu, rahat çalışabilmek için Doğan’ın İstanbul’a gitmesinde rol oynadığı söyleniyor.
Bu Ahmet Uzer muhabbeti nereden geliyor, diye kafanıza bir şey takılırsa, Bedesten projesini bizzat Uzer yönetmedi mi?
Bu işler anında oluşan şeyler değil, uzun soluklu işler. Yani, tesadüfe yer yok! İnce hesaplar yapılıyor.
Kürt işadamları AK Parti’ye ne kadar, nasıl faydalı olabilecekler, göreceğiz. Maddi açıdan tabii ki büyük katkıları olacaktır, ben oy açısından demek istedim.