Korku filmi
CNN International’da Paris katliamını sıcağı sıcağına bütün dünyaya anlatan ünlü gazeteci Christiane Amanpour, “Kısa süre önce röportaj yaptığım Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun bana söyledikleri doğru çıktı” dedi ve Davutoğlu’nun kendisine söylediklerini şöyle anlattı:
“Terör örgütü IŞİD tarafından üstlenilen Rusya'ya ait yolcu uçağının Mısır'da düşürülmesi insanlığa karşı işlenmiş büyük bir suçtur. Bu sadece Rus uçağına değil, Mısır’a karşı değil, hepimize yönelik bir saldırıydı."
Cumhurbaşkanı Erdoğan’da birkaç gün önce canlı yayında bakın olacakları nasıl tarif etmişti:
“Bugün kendi sınırlarında güven ve refah içinde olduklarını sanan ülkeler yarın terörü iliklerine kadar hissetmekten kurtulamayacak.. Terörü bahane ederek Suriye üzerinde oynadıkları oyunlarla kazanım elde ettiklerini düşünenler de kısa sürede yanıldıklarını anlayacaktır. Suriye ateşine odun taşıyanlar çok yakında kendilerini aynı ateşin içinde bulacaktır.”
Kimseyi ne suçluyorum, ne de aklıyorum.
Ama şu bir gerçek ki, bazı liderler kafalarındaki projeleri nedeniyle Suriye ateşine odun taşıdılar. İğrenç bir savaş bütün şiddeti ile sürüyor. Paris katliamının kesinlikle son olacağını düşünmüyorum. Papa bile ‘Üçüncü Dünya Savaşı’ndan bahsetti.
5 Kasım’da şunları yazmıştım:
… Eğer uçağı gerçekten IŞİD düşürdüyse bu büyük bir felaketin başangıcı olabilir. Ruslar’dan intikam almak için Rus uçağı düşürebilen bu teröristler yarın intikam için başka ülkelere de musallat olabilirler.
9 Kasım’da da şöyle:
… Yeni hedef kim olabilir? Korkutucu!
Yazdıklarım aynen gerçekleşti.
“Şom ağızlı” denmemek için bundan sonra neler olabileceğini yazmaktan vazgeçtim.
Bütün dünya olup biteni ‘Müslüman Terörü’ olarak görüyor. Ne olursa olsun, terör, savunulamayacağına göre müslümanlık irtifa kaybediyor. İnsanlar korkuyor!
IŞİD, yayınladığı video da, “Markete bile gitmeye korkacaksınız!” derken sivil halkın haleti ruhiyesini okur gibiydi!
Ancak, bütün dünya biliyor ki, bunun dinle hiçbir alakası yok. Olay tamamen siyasi. Bölgedeki bütün aktörler ‘bol sıfırlı dolar kazanmak için’ film çeviriyor. Korku filmi!
Beni kaygılandıran başka bir şey de, Avrupa’da intikam tamtamlarının çalmaya başlaması.
Polonya'da 26 Ekim’de yapılan genel seçimlerde göçmen karşıtı ve AB'ye şüpheyle yaklaşan aşırı sağcı Hukuk ve Adalet Partisi tek başına iktidara geldi. İlk söylevleri, “Kota mota dinlemeyiz, biz göçmen kabul etmeyeceğiz” oldu.
Fransa’da aşırı sağcılar ayaklanmak üzere.
Almanlar’ın ‘Pegida’sı (Patriotische Europaer gegen die Islamisierung des Abendlandes/Batı’nın islamlaşmasına Karşı Yurtsever Avrupalılar) hazırlıklarını 20 bin kişinin katıldığı mitinglerde tamamladı, saldırmak üzereler!..
Pegida’nın hedefinde “iltica yasası” olduğu kadar İslam da var. Böyle olunca Almanya’da yaşayan Türkler de kendilerini hedeftekiler olarak görüyor.
IŞİD’in canlı bombaları ile Suruç’ta 34, Ankara’da 103 masum insan hayatını kaybetti.
Dünya televizyonları, Paris katliamında olduğu gibi canlı yayın yapmadılar! Haberi kısaca vermekle yetindiler. Ama ucu kendi masum insanlarına dokununca, Fransız Başkanı Hollande, “Bu savaş nedenidir” diyerek amansız ve acımasız olacaklarını söyledi.
Netice olarak; insanlar mutsuz, gelecekleri için endişeli ve çok korkuyorlar.
Bu işin içinden nasıl çıkılacak? Liderlerin egoları ve menfaatı çarpışırken, masum insanların akan kanının durmasını beklemek bana abesle iştigal gibi geliyor.
Hürriyet’e yakışan doğruları yazmak…
Hürriyet Gazetesi, seçim sonrası bütün Türkiye’yi içeren ‘Seçim analizi’ yayınladı.
“Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Paris’i olarak kabul edilen Gaziantep’te…” diye başlıyor bizim bölgenin ve Gaziantep’in analizi.
Analizin neresini düzeltsem, en iyisi başlıktan girelim..
Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesi var. Bu durumda her bölgenin bir Paris’i mi olmalı!
Gaziantep, Doğu’nun Paris’idir! Diğeri de Batı’da! Hai capito? Anlaşıldı mı?
AK Parti’nin bütün başarısı bir milletvekiline maledilmiş. El insaf! Onun tabii ki faydası oldu. Diğer 7 milletvekili hiç mi bir şey yapmadı? Bana göre de asıl başarı belediyelerin çalışması ile kazanıldı.
Gaziantep’ten bütün Türkiye’ye haberi saptırarak vermek gazetecilik mi?
CHP için bir analiz yapılmamış, sadece rakamlar verilmiş.
MHP’nin oyları da, Devlet Bahçeli’nin ‘hayırcı’ algısı yüzünden 166 binden 90 bine düşmüş.
HDP’nin ise Celal Doğan başka bir ilden aday olunca oyları dramatik düşmüş ve 2 milletvekili sayısı bire inmiş. Yani, Gaziantepliler, aşık oldukları Celal Doğan’ı listede göremeyince oy vermemişler.
Hadi bee!..
Bu kadar baştan savma analiz veya habercilik olur mu? Çok ayıp!
Kimbilir o 8 milyon Euro nerede?
Beşiktaş, Tabata’yı 8 milyon Euro bonservis ödeyerek transfer edince hepimiz çok şaşırmıştık. İnanılır gibi değildi!
Tabata, o değerde bir oyuncu hiçbir zaman olmadı. O paraya kimler alınmazdı ki…
Bal gibi iki ortağın, Demirören ile Kızıl’ın bir hesaplaşmasıydı.
Sorun şimdi, o paranın hesabını verebilir mi?
Bana kalırsa, Hürriyet bu röportajı biraz kasıtlı yapmış gibi! Acaba Demirören’le bir sorun mu var?
Ama her halukarda çok iyi etmişler.
Bundan bir şey çıkar mı?
Bizim çok kötü bir huyumuz var, “Geçmişe mazi” deriz ve üzerini örteriz…