Rus ruleti
Türkiye’nin diyalog çağrılarına sessiz kalan Ruslar, Paris’teki İklim Zirvesi’nde de aynı tutumlarını sürdüreceklerini açıklamışlardı.
Arkadaşlarıma günler öncesinden, “Bu adam (Putin) göreceksiniz aile fotoğrafına da Erdoğan ile birlikte gözükmemek için girmeyecek” demiştim.
Önceki gün ‘Putin’ başlıklı yazımda, onu anlatan
‘Yüzü olmayan Adam: Vladimir Putin’in olası olmayan Yükselişi’ isimli kitaptan bahsederken, Putin’in davranış biçimi, kişiliği hakkında bilgi sahibi olanlar için bütün bu olup bitenler sürpriz değil, demiştim.
Putin, bir istihbaratçı ve propaganda uzmanı. Nitekim, Paris’teki Zirve’de bu sanatını etkili bir biçimde icra etti.
Türkiye'nin düşürdüğü Rus uçağı konusunu, Paris'te liderlerle yaptığı tüm görüşmelerde ele aldığını ifadeyle gazetecilere şunları söyledi:
"Yaşananlara ilişkin açıklamalarda bulundum. Tüm mevkidaşlarım beni dikkatle dinledi ve çoğu, en azından Türkiye'yi tehdit etmeyen, korumasız, silahsız bir Rus uçağını vurmanın tamamen lüzumsuz olduğu konusunda benimle hemfikir. Onlara ayrıca uçağımızı vurma kararının, IŞİD petrolünün tankerlere doldurulmak üzere limanlara sevkiyat yollarının güvenliğini sağlama isteğine dayandığını düşünmek için nedenimiz ve kanıtımız var. Türkmenler konusu ise doğru değil, sadece bahane.”
Paris’teki Zirve’ye 147 ülkenin lideri katıldı. Yani neredeyse bütün dünya oradaydı. Putin’de bu fırsatı değerlendirerek önüne gelene yukarıdaki söylediklerini anlatmış.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aslında “Putin ateşle oynuyor” derken haklı. Çünkü, Ruslar karşı propagandayı esaslı yapıyorlar. II. Dünya Savaşı’ndan kalma esaslı tecrübeleri var!
Bu kadar ağır ithamın yapıldığı bir ortamda Erdoğan da bizim politikacılarımızdan alışık olduğumuz bir savunma silahını ateşliyor:
“… Burada çok çok iddialı bir şeyi de ortaya koyarım. Böyle bir şey ispat edildiği anda bizim milletimizin asaleti şunu gerektirir. Ben bu makamda durmam ama Sayın Putin'e diyorum, 'Sen o makamda durur musun?' Bu kadar açık bunu konuşuyorum. Bunu buradaki bazı liderlerle de paylaştım.”
Rus ruletinde şimdi sıra Putin’de!..
Keşke Rusya’yı bombalamasaydık!
Geçen sene I. Dünya Savaşı’nın 100. Yıldönümü idi. Enver Paşa’nın emri ile Rus limanları Sivastopol ve Odessa Osmanlı İmparatorluğu Donanması’nın Amiral Wilhelm Souchon kumandasındaki iki gemisi tarafından bombalandı. Bu olay, Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’yla ilk bağlantısıydı ve en önemlisi, Meclis, Hükümet ya da Saray’ın net bir iradesi yoktu.
Birkaç gün sonra, 1 Kasım 1914’te, Rusya, Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan etti. Bunu itilaf devletleri izledi.
Aradan yıllar geçtikten, her şey tarumar olduktan sonra, “Keşke Rusya’yı bombalamasaydık” dedik.
Şimdi bir asır sonra acaba tarih tekerrür mü edecek?
Daha önce de yazmıştım, Rus uçağının düşürülmesinin gerçek nedeninin ‘hava sahası ihlali’ olduğuna inanmıyorum. Zaten, Binali Yıldırım da, “Rus uçağı olduğunu bilseydik, düşürmezdik” demedi mi?
Bu başlı başına bir gaftı! Çünkü, uçağı tanımamak gibi bir şey asla sözkonusu olamazdı.
Rus limanlarını 1914’te salt kendi irademizle mi bombaladık?
Rus uçağını, hava sahamızı ihlal ettiği için kimseye güvenmeden kendi irademizle mi düşürdük?
Bir tek ABD, arkamızda durur gibi yapıp şöyle dedi: “Türkiye’nin hava sahasını korumak hakkıdır.”
Bu cümle bile bir işbirliğini anlatmaya yeterli değil mi?
Dünya basını bunu bir ‘proxy war/başkasının savaşı’ olarak görüyor.
Yok, o kadar da değil!
Bu bizim de savaşımız, ABD’nin ve Batı’nın olduğu kadar.
Tamam, Ruslar bölgede yeni bir İsrail kurdular. Bu haliyle ABD’nin hoşuna gitmiyor. Almanlar’ın, pardon Amerikalılar’ın teşvikiyle Ruslar’la bir asır sonra tekrar karşı karşıya geliyoruz. “Keşke düşürmeseydik” diyebileceğimiz bir maceraya girdik.
Ayrı bir yazı konusu ama AB ile son günlerde aramızda esen yalancı sevgi rüzgarını da buna bağlıyorum.
3 milyar Euro, 2016’da vizesiz Avrupa, arkası arkasına açılacak fasıllar ve sonunda tam üyelik!
Buna inanıyor musunuz?
Eğer inanıyorsanız, en azından naifsiniz!
İhtiraslarımız, aklımızın önünde gittiği sürece bizi kullanacaklarından emin olabilirsiniz.
Ruslar’ın çılgın yaptırımları, Binali Yıldırım’ın “Dünyada 8 milyar insan var, yeni turistler buluruz” söylemiyle anlamsız bir tezat teşkil ediyor.
Çok tehlikeli, korkunç bir bataklığa girdik.
Eski ABD Dışişleri Bakanı’na göre, BOP sınırları değiştirecektir.