Komünistler Moskova’ya!..
Dünya değişiyor, Türkiye değişiyor, her şey değişiyor...
Size öyle canlı ve muazzam bir değişimden bahsedeceğim ki, varın hesap edin, Türkiye kısa bir zaman içinde nereden nereye geldi!..
Her şey Zeynep Gürcanlı’nın köşesindeki haber/dedikodu ile başladı.
Şöyle diyordu, Zeynep Gürcanlı:
“İstanbullular’a sorarsanız, ‘Ankara sıkıcıdır’ derler; hep politika, hep dünya meseleleri konuşursunuz. Magazin yok, renk yok. Ama Ankara’da, şaşıracaksınız, bugünlerde en çok konuşulan ne Suriye politikası, ne başkanlık sistemi... Ankara’da kulaktan kulağa ‘Kabineye yeni bir bebeğin geldiği’ konuşuluyor. Ünlü dedesinin isminin verildiği söylenen bebeğin annesinin yabancı uyruklu olduğu...”
Anlaşılacağı gibi bu haberde isim verilmiyordu ama haberin adresi Tuğrul Türkeş’ti.
Nitekim, Türkeş dün yazılı bir açıklama yaparak konuya açıklık getirdi.
Bugün bir basın yayın organında yer alan ve aile hayatıma ilişkin asılsız iddialarla dolu haber tümüyle gerçeklere aykırı, kamuoyumuzu yönlendirmeyi amaçlayan bir iftiradır. Aziz milletimizin zihninde oluşabilecek soru işaretlerinin giderilmesi için şu hususların bilinmesinde fayda görmekteyim; bundan önce gerçekleştirdiğim evliliğim, 14 yıl önce sona ermiş, ancak hukuki süreç, karşı taraftan kaynaklanan sebeplerle nihayete ermemiştir. Buna mukabil yıllardır kendisi ile hiçbir temasımız bulunmamaktadır. İftira manzumesi haberde adı geçen hanımefendi ile dini, ahlaki ve örfi tüm vecibeler yerine getirilerek aleni ve meşru bir şekilde aile hayatımı sürdürmekteyim. Komşularıma, akrabalarıma ve beni yakından tanıyan herkese malum olan bu ilişki asla ve kata gizli, saklı, gayrimeşru değildir.
40 gün önce dünyaya gelen oğlum Alparslan'ın doğumuna eşimi bizzat götürdüm. Doğumun başından sonuna kadar da hastane görevlilerinin şahit olduğu üzere eşimin yanındaydım. Bu derece açık ve aleni bir ilişkiyi dedikodu haberciliğinin ötesinde iftira haberciliği haline getirip çarpıtarak kamuoyuna yansıtanları da en sert şekilde kınıyorum.
Komünistler Moskova’ya diyenler gün geldi Başbuğ Türkeş’in Moskovalı gelininden kendi adını taşıyan bir torunu oldu.
Bence son derece uygar, mutlu bir beraberlik ve tatlı bir erkek bebek var ortada...
Dini vecibeler de yerine getirildiğine göre, yani imam nikahı yapıldığı, bebeğin annesinin Müslümanlığı kabul ettiği anlaşılıyor.
Benim de anlatmak istediğim bu...
Bu haber 25 yıl önce hayal bile edilebilir miydi?
Her şey değişiyor, iyi de oluyor...
Dünya Fıstık Günü
Her sene Şubat ayının 26’sı ‘Dünya Fıstık Günü’.
Geçen sene de, önceki sene de, daha önceki seneler de... Hep yazmıştım.
Dünyanın en önemli fıstık üreticisi 3 ülkeden birisi olmamıza rağmen bu önemli günü atlıyoruz.
Dünya Fıstık Günü, bütün dünyada ciddi şekilde kutlanıyor. Bu sene Amerika ve İran dünyanın reklamını yaptılar.
Fıstığın dünyadaki en büyük alıcısı Çin.
Bu ülkeye yönelik İran ve ABD akılda kalıcı, sempatik reklamlar ürettiler.
ABD, Çin’deki reklamlarında ‘Happy Nut/Mutlu Fıstık’ jargonunu kullanırken, İranlılar, ‘Smiling Nut/Gülümseyen Fıstık’ diyorlar.
Tabii neden bu jargonları kullanıyorlar, sağlık açısından kuvvetli argümanları var.
Dünyanın en lezzetli fıstığını üreten Gaziantep’in ise dünyadan haberi yok.
Biz de güzel bir jargon bulup bu yarışa katılsak kötü mü olur?
Bu ülkelerin reklamlarında fıstığın tahmini 7 bin seneden beri insanları mutlu ettiği veya gülümsettiği anlatılıyor.
Oysa bizim elimizde Prof. Dr. Engin Özgen’in bizzat ABD’nin en büyük laboratuvarından almış olduğu kapı bir belge var.
Kilis’te Oylum Höyük’te yapılan kazılar sırasında bir mezardan alınan toprak örneği ABD’ye gönderilmişti.
Arşivimizde bulunan orijinal raporda fıstığın bu yörede en az 9000 yıldan beri yetiştiğini belgeliyor.
Onlardan bir adım öndeyiz ama...
Sakıncalı şehir Gaziantep!..
Bir Oda Başkanı, “Londra, New York, Paris ne kadar eminse Gaziantep’te o kadar emindir” demişti. Bir başkası da, “Gaziantep huzur kentidir” iddiasında bulunmuştu.
Ben de her sene Gaziantep’e gelen yabancı akademisyen, politikacı, gazeteci, düşünce kuruluşu yönetim kurulu üyesi dostlarıma aynı şeyleri söylüyorum.
Kimseyi de aldatmıyorum. Geçen sene şehrimizde terör adına bir şey oldu mu?
Ama kazın ayağı öyle değil!
Bırakın yabancıları, kendi okul arkadaşlarımı bile Antep’e gelmeleri konusunda ikna edemedim. Galatasaray maçına geleceklerdi, korkularından gelemediler, hepsinin ya annesi, ya da babası rahatsızlandı!..
Hemen bütün yabancı ülkelerin internet sitelerinde Gaziantep’in ‘sakıncalı şehir’ olarak mimlendiğini daha önce de yazmıştım.
Dün ABD Dışişleri Bakanlığı vatandaşlarını yeniden uyardı ve Gaziantep’e gitmeyin, dedi.
İşte o haber.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Amerikan vatandaşlarını Türkiye’nin güneydoğusuna seyahat etmemeleri konusunda uyardı.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, “Yakın zamandaki terör saldırıları ile uluslararası ve iç kaynaklı grupların artan tehditleri dikkate alındığında, Amerikan vatandaşları Türkiye genelindeki seyahatlerinde dikkatli olmalılar” ifadesine yer verildi.
Son zamanlardaki terör saldırılarında turistik bölgeler, hükümet binaları, polis ve yerel yetkililerin hedef alındığına dikkat çekilen açıklamada, özellikle güneydoğuda adam kaçırma ihtimalinin endişe kaynağı olduğu belirtildi.
Açıklamada ayrıca Amerikan hükümet yetkililerinin Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Şırnak, Diyarbakır, Van, Siirt, Muş, Mardin, Batman, Bingöl, Tunceli, Hakkari, Bitlis ve Elazığ'a seyahatlerine yönelik kısıtlamaların sürdüğü kaydedildi.
Yabancıların en korktuğu şey kaçırılmak!
Uyarılar da hep bunun üzerine yapılıyor. Hepsinin ‘yaşam sigortaları’ var. Kurallara uymayınca sigorta geçersiz oluyor. Bu nedenle, uyarılar sürdükçe buraya gelmeleri zor.
Maalesef bunun pratik bir çaresi de yok.