1950’li yıllarda Gaziantep’in yüzde kaçı kaçakçıydı?!.

YAYINLAMA: 02 Mart 2016 / 18.00 | GÜNCELLEME: 02 Mart 2016 / 18.00

Yaşar Kemal birinci ölüm yıldönümünde anıldı.

Cumhuriyet, Radikal ve bazı diğer gazeteler sayfalarını büyük yazara bonkörce açtılar.

Ancak, en güzel söyleşi Hürriyet Pazar’dakiydi. Ayşe Arman, Zülfü Livaneli ile söyleşi yapmıştı.

Livaneli, Yaşar Kemal’in en yakınındaki dostuydu. 40 yıllık birlikteliklerinden anlattıkları kimbilir daha kaç sene sürecek.

 

Livaneli’nin bazı anlattıklarından önce Yaşar Kemal henüz sağ iken yayınlanan bir kitabından sözetmek istiyorum.

YKY tarafından yayınlanan (Gerçi Yaşar Kemal’in bütün kitapları Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlandı)Röportaj Yazarlığında 60 Yıl’ kitabında biz de, Gaziantep,  varız.

Yıl 1951. Yaşar Kemal o zaman gazeteci, Gaziantep’e röportaj yapmak için geliyor.

 

Röportajın başlığı, ‘Kaçakçılar Arasında 25 Gün’.

Yaşar Kemal’in, Gaziantep’e geliş nedeni, çok duyduğu kaçakçılığı bizzat yerinde incelemek, insanlarla söyleşiler yapmak, hatta bir kaçakçı ile ortak olup, iş çevirerek gazetesine ilginç bir röportaj sunmak.

Röportaj epey uzun, zamanında yayınlandığı Cumhuriyet gazetesinde de tefrika edilmiş.

Kaçakçılığı ayrıntıları ile anlatıyor. Bohçacı kadınları da anlatıyor. 1951 yılında Gaziantep’te 1000 bohçacı kadın varmış. Halep’e gidiş geliş, 50 liraya çalışan ayakçıları o kadar güzel betimlemiş ki…

İlgi duyanlar için kitabı alıp okumak mümkün. Tavsiye de ederim.

 

Ancak ben küçük bir alıntı yapacağım.

… Neden sonra öğrendim ki, (Buğday arasasındaki kahveler) bu kahvede oturanların yarısı, öbür kahvede oturanların tümü ve bu Antep şehrinin yüzde otuzu kaçakçıymış. Bu yüzde otuz, tarafımdan şişirilmiş değildir…

 

Ayşe Arman, Livaneli’ye soruyor, “Artık herkes neden vasat?

Tüketim toplumu, insanı tek boyuta indirgedi de ondan. Kazan ye harca, ye, tüket, al, al, al… Bunları ne kadar çok yapasan, o kadar başarılısın! Bu tohumların ekildiği bir toplumda Einstein çıkmasını mı bekliyorsunuz? Kurnazlık yaygın bizde, zeka değil… Zeki insan kurnaz olmamaz. Mesela Einstein, kuyruğa kaynak yapmayı filan bilmeyen bir hayat acemisi gibi yaşardı. E=mc2’nin kaç para edeceği de hiç aklına gelmedi…

 

Livaneli anlatıyor…

Bir gün Yaşar Kemal’le Aşık Veysel, İstiklal Caddesi’nde kol kola yürüyorlar. Yanlarından Sait Faik geçiyor. Sonra Sait Faik, Çiçek Pasajı’na gidip, “Biraz önce çok acaip bir şey gördüm” diyor. ‘İki adam tek gözle yürüyordu.” Yaşar Abi bu olaya çok gülerdi!

 

Finansal planmayı kim daha iyi yapar?

 Kadın mı, erkek mi?

 

Dün, Tuğrul Türkeş’le ilgili gülen bir haber vermiştim.

Çok olumlu ve neşeli yanıtlar aldım.

Ortalığın toz duman olduğu bugünlerde politikacıların, iş insanlarının gülümsetici ve düşündürücü hikayelerine devam etmek istiyorum.

Bu olaylar yalnız bizde olmuyor, daha fazlası ve ilginçleri Batı’da oluyor. Financial Times’ta okuduğum gerçek bir hikayeyi paylaşmak istiyorum.

 

Tom, ailenin tek oğlu olarak işlerin başındaydı. Anne ve babası ile birlikte yaşıyordu. Yoğun iş temposu nedeniyle de evlenmeye zaman bulamamıştı.

Bir gün anne ve babasının konuştuklarına tesadüfen şahit olunca çok şaşırdı. Hasta olan babası birkaç sene sonra ölünce bir fonda bulunduğunu öğrendiği 200 milyon dolar kendisinin olacaktı.

 

Zaten artık ailesiyle birlikte yaşamaktan da hoşlanmıyordu. Evlenme vaktinin geldiğini iyice kafasına sokmuştu.

Nitekim katıldığı bir yatırım planlama toplantısında harika bir kadınla tanıştı.

Tam istediği gibiydi. Uzun boylu, etine dolgun, zeki bakışları olan kadına adeta çarpıldı. Hani derler ya, ilk bakışta aşk, işte öyle bir şeydi. Kadın, Tom’un nefesini kesmişti.

 

Kadınla kısa bir sürede olsa başbaşa kalmayı becerdi.

Sakın beni sıradan birisi olarak alma! Babam hasta, birkaç sene sonra ölünce 200 milyon dolar nakit mirasa konacağım.

Kadın bu sözler karşısında, “Sizden çok etkilendim, bana kartınızı verir misiniz?” dedi.

 

Tom, hemen çıkarıp kartını verirken, kadının üzerinde istediği etkiyi yaptığını, işin bundan sonra daha kolay olacağını düşünüp mutlu oldu.

 

Tom, neredeyse 3 hafta bekledikten sonra kadından davet beklerken aldığı bir haberle sarsıldı. Ölecek gibi oldu, dondu, öylece kaldı…

Davet beklediği kadın üvey annesi olmuştu…

 

Kadınların, finansal planlamayı erkeklerden daha iyi yaptığı bir kez daha ortaya çıkmış oldu böylece…

 

 

 

1950’li yıllarda Gaziantep’in yüzde kaçı kaçakçıydı?!.