Amerikan önseçimleri
Amerika’daki önseçimler hiç alışık olunmayan şekilde belden aşağı vuruşlarla sürüyor.
Demokratlarda yarış Hillary Clinton ile Bernie Sanders arasında geçiyor. Rekabette bir kalitesizlik yok. Kırıcı üslup kullanıyorlar ama terbiye seviyesini düşürmüyorlar.
Dün akşama kadar son durum şöyleydi:
Hillary Clinton 1128 delege
Bernie Sanders 484 delege
Demokratların adayı olmak için 2383 delege sayısına ihtiyaç var. Hillary iyi gidiyor. Bir sürpriz olmazsa Demokratların adayı o olacak. Ancak Sanders yarışı bırakmayacağını, sonuna kadar gideceğini açıkladı.
Sorun Cumhuriyetçilerde… Yani muhafazakarlarda! Kavga, belden aşağı vurma muhafazakar geçinenlerde!
İşte dün akşam Cumhuriyetçiler’in son durumu:
Donald Trump 384 delege
Ted Cruz 300 delege
Marco Rubio 151 delege
Cumhuriyetçiler’in adayı olmak için 1237 delegeye ihtiyaç var.
Şimdilik Trump iyi gidiyor. Ancak hafta sonu büyük bir eyalet olan Florida var. Trump’ın orada pek iyi olmadığı yorumları yapılıyor.
Burada akılda tutulması gereken bir olay var. Kampanyanın ilerleyen haftalarında Trump hala aradaki farkı korursa, Cruz veya Rubio’dan birisi diğeri adına yarıştan çekilecek. Esas hedef Trump’ı yarış dışına itmek!
Şimdi gelelim işin insanları şaşırtan, ama çok eğlendiren belden aşağı vurmalar hikayesine…
Ciddi ve seviyeli bir politikacı olan senator Marco Rubio, bir konuşmasında Trump’ın ellerine işaret etmişti. Kirli ve kötü eller anlamında.
Ama Trump arasa çocuğu ya, hemen olayı çarpıtıp, “Rubio benim ellerimin küçük olduğunu söylüyor, yani benim şeyimin (Burada organın adını resmen söylüyor!) küçük olduğunu ima ediyor!..” demesin mi?
Bütün dünya şoke oldu! Dünyanın dört bir tarafında uzman doktorlar televizyonlarda, penis ile eller arasındaki orantıyı açıklayıcı yorumlar yaptılar. Günlerce bütün dünya bunu konuştu.
Sonra, daha komik bir şey oldu. Trump’ın, penisi hakkında açıklama yapacağı duyuruldu ve bütün insanlar televizyonları başına üşüştü, acaba ne diyecek, diye!.. İyi mi?
Donald Trump, gayet ciddi bir şekilde televizyonlara açıklama yaptı!
“Herkesin bilmesini isterim ki, Donald Trump’ın hiçbir şekilde bir sorunu yoktur. Her şey normaldir. Vatandaşlarım bundan emin olabilirler, endişe edecek bir şey yok!..”
Yani bütün Amerika Trump’ın şeyinin meraklısıymış gibi adam açıklama yaptı, “Huzursuz olmayın” dedi.
Böyle bir şey olabilir mi? Oldu!
Amerika’da artık dizi mizi seyredilmiyor. Halk, başkan aday adaylarını takip ediyor. Ama en çok da Trump’ı tabii ki…
Kimbilir, Donald Trump daha neler uyduracak!..
Eğer Trump, Cumhuriyetçiler’in adayı olursa, Demokratlar’ın adayı Hillary hakkında kimbilir neler söyleyecektir! Zira şimdiden, hiç alakası yokken, “Hillary’nın g.tü çok büyük” dedi. Karşı karşıya gelirlerse, ki tahmin etmiyorum, Trump’ı seviyesizlikte kimse durduramayacaktır…
İş adamı ve siyasetçi Mitt Romney, Massachusetts Valisi olarak görev yaptıktan sonra 2012 yılında Cumhuriyetçiler’in adayı olarak Obama ile yarıştı ve kaybetti. Çok düzgün bir politikacı ve iyi de bir hatip. Benim oyum olsa, aday da olsaydı ona verirdim.
Kendi partisinden olmasına rağmen Romney televizyona çıkarak Donald Trump için, “Bu adam dolandırıcı bir sahtekardır. (Phony, fraud) En büyük özelliği namussuzluğu ve şerefsizliğidir. (His hallmark is dishonesty)” dedi.
Donald da ona, “Kendisini 2012 seçimlerinde desteklemem için yalvardı. Çök ulan önümde desem, dizi üzerine çökerdi! Böyle seviyesiz bir adamdır bu!..” dedi.
Amerika’da seviye neden düştü?
Çünkü Amerikan halkı çok öfkeli.
Gelir dağılımında adaletsizlik çok arttı. Burada önemli birşey de, sıradan Amerikalı şöyle düşünüyor: “Bütün dünyanın haracını yiyorlar ama elde edilen ganimetlerin nereye gittiği belli değil!..”
Daha söylenecek çok şey var ama bir siyahı Başkan yapan bunlar. Belki bu sene bir kadını Başkan yapan da bunlar olacak…
Çelişkiler ülkesi ama demokrasileri iyi işliyor…
Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar!..
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) yılın ilk ayında Türkiye genelindeki otel doluluklarının yüzde 50’nin altına gerilediğini, en yüksek düşüşün İstanbul’da yaşandığını açıkladı.
Antalya’da otellerin hatırı sayılır bir kısmı faaliyetlerine ara verdiler. Çünkü müşteri yok!
Ankara’daki otelleri de saldırılar etkiledi, doluluk oranında düşüş var. Oysa Ankara Türkiye’nin başkenti, yoğun otel doluluğuna alışmış bir şehrimiz.
Sorun yalnız dolulukta da değil, fiyatlar da geriliyor.
Gaziantep’teki durumu anlamak için iki oteli aradık. Ne dediler tahmin edersiniz: “Çok şükür bizde doluluk oranı çok iyi, fiyatları artırmamıza rağmen müşterilerden tepki gelmediği gibi teşekkür var.”
Kendime sormadan edemedim: “Bu Gaziantep, Ortadoğu coğrafyasının neresinde acaba?!.”
Gaziantep’te lokantalarda da durum aynı. İşletmecilerin hepsi memnun, hiçbirisi şikayetçi değil. Ama lokantalara bakıyorsun, boş! O halde neden böyle konuşuyorlar? Asıl sorun burada…
Geçen hafta Gaziantep’e gelen bir arkadaşım, dönerken hediye olarak kutnu kumaş, şal falan aldı.
Dükkan sahibi günlük hasılatın 250 lirayı aşmadığını, ticari hayatlarında hiç bu kadar kötü bir durumla karşılaşmadıklarını söylemiş. Arkadaşıma, keşke gazeteci olduğunu söyleseydin, bak o zaman nasıl konuşurdu, diye takıldım…
Gaziantep’in önemli bir siması, “Gaziantep 24 saat yaşayan bir kenttir” derken, Gaziantep Milletvekili Akif Ekci, “Gaziantep’in üzerine sanki ölü toprağı atılmış gibi. Akşam saat 19:00’dan sonra ortalıkta kimseyi göremezsiniz” diyor.